Buradan Erdoğan'a ekmek çıkmaz!

• HDP, isminden de anlaşılacağı gibi "Halkların Demokratik Partisidir" Bu Parti'nin binlerce şehidi ve cezaevlerinde yatan üyesi vardır. HDP ve onun devamı olduğu gelenek hiç bir zaman kişi partisine dönüşmemiştir.

Her fırsatta "Türkiye'nin en önemli sorunu Kürt Sorunu, geldiğimiz noktada en önemli parti de HDP'dir!" diyoruz. Bu tezimiz son günlerde yaşanan gelişmelerle bir kez daha doğrulandı.

İktidar inkar etse de Türkiye yeniden seçim sürecine girdi; "seçimler ne zaman olur veya olur mu?" bunu bu günden kestirmek çok kolay değil; fakat Erdoğan/Bahçeli rejiminin toplumdan rıza almakta zorlandıları çok açık ve yeniden bir seçim kazanabilmek için şapkadan tavşan çıkarmak zorundalar.

Yakın zamana kadar insanlar neredeyse sadece ekonomi ve artan yoksulaşma sürecini konuşuyordu. Fakat işler ciddileşince bir anda ülkenin gündemi yeniden HDP, Kürtler, Selahattin Demirtaş ve Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan oldu.

Çünkü bu ülkede Kürt Sorunu çözülmeden; başta yoksulluk olmak üzere hiç bir sorun çözülemez!

Türkiye, tarihinin en karanlık dönemlerinden birini yaşıyor; iktidar ülkeyi yönetemiyor, muhalefet ise iktidara aday bir politik harakete bir türlü dönüşemiyor.

Peki, ama neden böyle?

Çünkü hem iktidar, hem de muhalefet Türkiye'nin en önemli sorununda yetersiz, cevapsız ve çapsız bir noktada duruyor. Ne muhalefet ne de iktidar Kürtlerin son kırk yıl içinde geçirdiği sosyolojik dönüşümün farkında değiller. Onlar Kürtleri hala kolaylıkla kandırılabilir bir halk olarak görüyorlar!

Elbette Kürtler de tekil bir halk değil; Kürtlerin de kendi içlerinde farklı sınıf ve inançlardan gelen çevreleri var ve bu çevrelerin tamamı mevcut koşullarda özgürce kendilerini ifade edebiliyorlar.

Kürtlerin; Alevileri, sünnileri, Êzîdîleri, emekçileri, iş adamları, kadınları, sanatçıları Kürt Özgürlük Hareketine rağmen değil, aksine Kürt Özgürlük Hareketinin aktif desteği ile örgütleniyorlar. Bunların hepsi birden Kürt Özgürlük Hareketini oluşturuyorlar.

Kürtler kendi içlerinde demokrasi, kollektif iş yapma ve gerekirse uzun konuşma süreçlerine rağmen, ortak kararlar alabilme ve bunları hayata geçirebilme yeteneğine sahip ender Ortadoğu halklarından birisidir.

Ve bunun önünü Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan açmıştır!

Bu objektif olarak böyledir; bunun Öcalan'cılıkla alakası yoktur

Kürt Halk Önderi Öcalan; HDP projesini ilk ortaya atan ve parti programına en fazla katkıyı sunan; HDP'nin çoğulcu yapısını teşvik eden, Eşbaşkanlığı öneren, kadınların parti içerisinde daha fazla aktif olmasını savunan, ekolojik toplumu öne çıkaran kişidir.

Dikkat ederseniz bir önceki yerel seçimlerde Erdoğan/Bahçeli rejimi içine düştüğü çaresizlikten Kürt halkıyla hiç bir bağı kalmamış Osman Öcalan'dan medet ummak zorunda kalmıştı. Şimdi de Kürt Halk Önderi'ni Edirne cezaevinde tutuklu bulunan Selahattin Demirtaş'la karşı karşıya getirmeye çalışıyor.

Öyle anlaşılıyor ki, Erdoğan ne Kürt Özgürlük Hareketini ne de HDP'yi anlayamamış.

Her şeyden önce Kürt Özgürlük Hareketi açısından Kürt Halk Önderi günlük tartışmaların konusu edilebilecek bir insan değildir; en zor sınanmalarda bile Kürt Özgürlük Hareketi Önderliğini tartışma konusu yapmamıştır.

Son olarak; HDP, isminden de anlaşılacağı gibi "Halkların Demokratik Partisidir" Bu Parti'nin binlerce şehidi ve cezaevlerinde yatan üyesi vardır. HDP ve onun devamı olduğu gelenek hiç bir zaman kişi partisine dönüşmemiştir.

Kollektif mücadele ve ortak çalışma, kararları parti yetkili kurullarda alma, keyfiyeti ortadan kaldırma daha en baştan itibaren HEP'den HDP'ye devreden en önemli siyasal mirastır. HDP bu ülkede programı ve ona bağlı kadrolarıyla öne çıkan bir siyasi geleneğin devamı, temsilcisidir.

HEP'ten itibaren başlayan söz konusu geleneğin bu ülkeye armağan ettiği katılımcı, çoğulcu, demokratik, cinsiyet eşitlikçi, doğaya saygılı parti yaklaşımına biz üçüncü yol diyoruz.

HDP ne dinci/ırkçı ne de laik/milliyetçi bir partidir; HDP demokratik ulusçu bir partidir.

Buradan Erdoğan'a ekmek çıkmaz; Erdoğan HDP'yi AKP ile karıştırıyor!