Canım kardeşim!

• Bu operasyonun başındaki şahıs kalkmış bize "Çalışmadan, yan gelip yatarak para istemek yok, biz buna müsade etmeyiz!" diyor. Şimdi soruyorum size "Kim bu ülkede yan gelip yatarak bir gecede milyarlarca lira para kazanmış?"

"Ne diyor birileri 'İş yok!' Nankör, nankör bunlar. İş arayaya ekmek var, Ama yan gelip yatarak para kazanmayı istersen, kusura bakma o yok!"

Yukardaki sözler AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'a ait. Sanırsınız ki kendisi ve çevresi muazzam bir emek sürecinden geliyorlar ve bütün mal varlıklarını çalışıp çabalayarak kazanmışlar.

Halbuki Türkiye Cumhuriyeti tarihinde emeğe en fazla düşmanlık yapmış, sermaye sever Cumhurbaşkanı Erdoğan olmuştur. Uçağının, sarayının kapılarını sürekli Türkiye'nin zenginlerine açan Erdoğan bu ülkenin fakir fukaralarının yüzüne bile bakmamıştır.

Neredeyse bütün iş adamlarıyla bire bir ilişkisi olan Erdoğan’ın hiç bir emek kurumu ile doğrudan ilişkisi yoktur; hatta her defasında emek örgütlerini aşağılamaya çalışır. Böyle olduğu için toplumun yarısından fazlası bırakın Erdoğan'ı sevmeyi, Cumhurbaşkanı olarak saygı duymayı bile red eder. O da zaten sadece kendisini sevenlerin başkanı hatta reisi olmak istiyor.

Türkiye toplumunun fakirleri bu hükümet içinde birilerinin organize ettiği bir operasyon ile dolandırılmıştır. Bu hükümet halkına tuzak kurmuştur.

23 Eylül'de başlayan faiz indirme süreci son ana kadar tırmandırılarak sürdürülmüş, en sonunda bizzat Erdoğan tarafından Nas Süresi'nin gündemleştirilmesi ile bilerek bu yaklaşım zirve noktasına çıkarılmıştır. Bir noktadan itibaren insanlar paniğe kapılmış ve ellerindeki Türk Parasını dövize çevirmişlerdir.

Buraya kadar olanı herkes biliyor; fakat buna rağmen biraz daha açık anlatmakta fazda var.

Elinizde 100000 dolarınız var ve birileri size bir gün sonra doların TL karşısında değer kaybedeceği bilgisini veriyor. Siz de elinizdeki doları (100000*18) 1.800 000 TL'ye satıyorsunuz.

Ertesi gün size verilen bilgi doğru çıkıyor ve hükümetin dolaylı faiz artırımına gitmesi ile dolar 12 TL'ye kadar düşüyor.

Siz de elinizdeki paranın 600000 TL 'si ile bir araba alıyor, kalan 1.200000 TL'nizi ise yeniden dolar olarak değerlendirmek istiyorsunuz. Elinizde kalan para günün sonunda bir kez daha (1.200000/12) 100000 dolar ediyor.

Bir gün sonra elinizde yeniden 100000 dolarınız var ve siz ayrıca 600000 TL'lik bir arabaya biniyorsunuz.

Bu tam bir "hokus pokus" değil mi? Peki ama soru şu: "siz bu durumda kimin arabasına biniyorsunuz?" Burada hiç emeksiz bir kazanç var; aslında bu araba bütün Türkiye toplumunun ve siz bu arabaya başkasının emeği üzerinden biniyorsunuz.

Bu hikayede sadece emeksiz kazanç yok; aynı zamanda bir tür hırsızlık da var. "Hazine ve Maliye Bakanı bu bilgi kimi bürokratlar tarafından dışarıya sızdırılmış olabilir" diyerek yaşanan hırsızlığı itiraf etmiş oldu.

Bu sadece basit bir örnek, bir rivayete göre 40 Milyar dolara yakın bir para; TL mevduatının dolar'a endekslenmesinden bir gün önce TL'ye çevrilmiş. Diyelim ki bu rakam biraz abartılı ama bu rakamın en az yarısı kadar bir paranın bir gece önce TL'ye çevrildiği konusunda Türkiye'de kimsenin bir kuşkusu yoktur.

İşte seksen milyonluk bir ülke böyle bir soyguna şahitlik etti. Türkiye halklarının çalışıp çabalayarak elde ettiği milyonlarca lirası bir gece operasyonu ile birilerine emeksiz peş keş çekildi.

Şimdi bu operasyonun başındaki şahıs kalkmış bize "Çalışmadan, yan gelip yatarak para istemek yok, biz buna müsade etmeyiz!" diyor. Şimdi soruyorum size "Kim bu ülkede yan gelip yatarak bir gecede milyarlarca lira para kazanmış?"

Üstelik aynı şahıs sadece bununla da yetinmiyor; bu halkı tembellikle suçluyor ve insanlar bütün bunları seyretmekle yetiniyorlar.

Bu ülkede sadece bir AKP ve Erdoğan sorunu yok; aksine bu ülkede bütün bunlar gözünün önünde olurken sadece seyreden; hatta yaşananlara sevinen, davul zurna çalan bir Türkiye Toplumu sorunu var.

Demeye dilim varmıyor ama

Kabahatin çoğu senin canım kardeşim!