CHP kurultayı ve açmazları

Cafer TAR yazdı —

  • Türkiye'de muhalefetin temel sorunu her defasında iktidarı anti/demokratik olmakla eleştirirken; kendisinin bir türlü güçlü bir demokrasi programı ortaya koyamamasıdır. Sürekli geçmişin yeniden ihya edilmesi üzerinden yürütülen çabalar toplumda hiç bir karşılık yaratmıyor.

Ayasofya'nın yeniden ibadete açılması sonrasında yaşananları ibretle izliyoruz. İktidar çevreleri kadim bir kilisenin cami olarak yeniden ibadete açılmasını sadece Fatih'in vasiyetine indirgeyerek tartışmak istiyor. Muhalefetin büyük bir bölümü ise Ayasofya'yı müze yapanın Mustafa Kemal olması üzerinden iktidarın kararına itiraz ediyor.

Türkiye'de neredeyse hiç kimse içeriğe ilişkin bir tartışma açmadı desek yeridir. Muhalefet çevreleri bunu Erdoğan'ın tuzağına düşmemekle izah etmeye çalışıyor. Halbuki Erdoğan'ın asıl tuzağı burada; Erdoğan kendisini muhalefetin de en az kendisi kadar demokrat olmaması üzerinden büyütüyor.

Türkiye'de muhalefet en az Erdoğan kadar; türkçü, fetihçi ve sünnici olduğu için ortaya Türkiye'nin demokratikleşerek sorunlarını çözmesine yardımcı olacak bir program koyamıyor. Erdoğan rejiminin en önemli dayanağı sanıldığı gibi tarikatlar ve cemaatler değil, sürekli geçmişin eksik demokrasisine özlem duyan muhalefet çevreleridir.

Kürtlerden ve HDP'den oy isterken bile açık olamayan; bunu bile gizli saklı yapmak isteyen bir muhalefet, şimdi Erdoğan'ın Ayasofya'yı cami yapma kararına açıktan itiraz edemez. Halbuki daha önce Kürtlerin uzun mücadeleler sonrası ortaya çıkardıkları demokrasi dinamiğini Türkiye'nin demokratikleşmesi için bir şansa dönüştürebilirlerdi.

Erdoğan rejimi kendisini muhalefetin bu zaafları üzerinden büyüttü; eğer muhalefet daha önce güçlü bir demokrasi programı ortaya koyabilse ve başta Kürtler olmak üzere diğer demokrasi isteyen çevrelerle bunu paylaşsa bugün iktidarın Ayasofya kararına itiraz etmek daha kolay olurdu. Bu çok önceden yapılmadığı için bugün tartışma Erdoğan'ın tuzağına düşüp düşmeme olarak sürdürülüyor.

Erdoğan buradan güç alıyor; insalar açlık sınırında yaşıyorlar, kiminle konuşsanız halinden şikayetçi, fakat buna rağmen oylarını Erdoğan'a veriyorlar. Soruyorsunuz “neden Erdoğan?” cevap: “başka kimse yok ki!”

Türkiye halklarını kimsesiz bırakmak da muhalefetin ayıbı olsun. Türkiye toplumunun çoğunluğunun sağcı olduğu bir şehir efsanesidir. Türkiye'de gerçek olan bir şey varsa o da “Türkiye solculuğunun aslında bir türlü solcu olmayı becerememesi, güçlü bir sol programla halka gidememesidir.”

Bir türlü sosyal demokrat olmayan CHP ve sosyalist olamayan bir solla halka gitmek, toplumda güçlü bir politik karşılık yaratmak elbette mümkün olmamıştır. Türkiye solculuğu toplumun gittikçe çeşitlenen talepleri ve geçmişten gelen demokratikleşme problemlerini görmemezlikten geliyor.

Türk devleti inanç sorununu herkesi sünnileştirerek, ulusal sorunu ise yine herkesi Türkleştirerek çözmek istiyor. CHP bu noktada Genel Başkanı Alevi kökenli olmasına rağmen bir kaç küçük nüans farkları dışında neredeyse AKP ile aynı noktada duruyor.

Sosyalist sol ise sorunu herkesi inançsızlaştırarak ve ulusal sorun yokmuş gibi davranarak çözmek istiyor. Buradan bakınca Türkiye toplumunun neden çoğunluğunun herşeye rağmen hala AKP'ye oy verdiğini anlamak zor olmasa gerek.

Halkın taleplerini alıp bu talepleri politik bir program üzerinden çözmek yerine, kendini halka dayatan bir anlayışın toplumda bir karşılık bulmamasına şaşırmamak lazım, aksi olsa çok şaşırırdık. AKP, Kürt hareketinden ve HDP'den çok şey öğrendi; ama Türkiye solunun önemli bir kesimi hala kibirle Kürtlerin ve HDP'nin deneyimlerinden yararlanmamakta ısrar ediyor.

CHP'nin 37'inci kurultayının solaganı “Hedef iktidar, Cumhuriyeti demokrasi ile taçlandıracağız!” Eğer CHP bu konuda gerçekten samimi ise ilk adım olarak HDP ile ilişkileri dolaysız hale getirmeli ve Kürt sorununda demokratik çözümü esas aldığını kamuoyu ile paylaşmalıdır.

Böyle bir politika üzerinden bütün Türkiye halklarını mutlak bir faşizmden kurtaracak güçlü bir direniş hattı oluşturulabiliriz. Aksi halde hepimiz bir gün Erdoğan'ın halife ilan edildiği, laiklerin gerçekleşmesinden çok korktukları “İranlaşmış” bir Türkiye'ye uyanabiliriz.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.