Çürüme

Suat BOZKUŞ yazdı —

  • AKP-MHP diktası artık tuzu da kokutmuştur. Bu sistem içinde çürümeyen bir yer kalmamıştır. Türkçe çürüme kelimesi durumu tam açıklamıyor. Arapça tefessüh kelimesi durumu daha iyi açıklıyor.

Aziz Nesin yıllar önce “Dünyanın her ülkesinde yolsuzluklar, hırsızlıklar, haksızlıklar, hukuksuzluklar, katliamlar vb. olur. Ama Türkiye’de hepsinin de rekoru olur” diyordu.

Aradan geçen her gün Aziz Nesin’i defalarca doğruladı. Bugünlerde Erdoğan-Bahçeli diktası elindeki Türkiye hiçbir alanda rakip tanımıyor ve artık kendi rekorlarını kendisi kırıyor.

Çürüme dört yanı sarmış, paçalarından yolsuzluk ve hırsızlık akıyor. Buna da aldırmıyorlar çünkü yüz de kalmamış, yüzsüzlükte de rekor kırıyorlar.

Yıllar önce bir AKP Müslümanı yaptığı pisliği savunamaz durumu düşünce “Müslümanların günah işleme özgürlüğü yok mu?” diye sormuştu. O günden beri AKP Müslümanları bütün özgürlükleri yok ederken “günah işleme özgürlüğünü” tepe tepe kullanıyorlar.

Eskiden sağ siyasetçiler kendilerinden gayet emin olarak “Şu mübarek Ramazan ayında, size oruçlu ağzımla yalan mı söyleyeceğim” der ve halkı kandırırdı. Şimdi Erdoğan-Bahçeli diktası ne kadar inandıracak göreceğiz. Şu pandemi sürecini bile yalanla dolanla geçiştirmeye çalıştılar. Kendileri lebalep kongreler, cenazeler yaparken halka ağır cezalar yazarak salgını daha da yaygınlaştırdılar. Sonuçta suç gene halka yıkıldı. “82 milyon sorumludur” dediler. Erdoğan ve AKP tam bir kurnaz tüccar, zarar milletin sırtına onlar ise sadece kara ortak, daha doğrusu karın tek sahibi. Tembel talebe gibi iyi not alırsa “Ben aldım”, kötü not alırsa “Hoca vermiş” diyorlar.

Bir bakan kendi aile şirketinden kendi bakanlığına fahiş fiyatla dezenfektan satıyor. İş ortaya çıkınca “usulüne uygun ve ucuza satmıştım” diyor. Neredeyse bir de teşekkür ve aferin bekliyor.

AKP belediyesi yöneticileri satacak bir şey bulamayınca, çete oluşturup gri pasaportlarla yurt dışına insan kaçırıyor. İş ortaya çıkınca da “Ne yapalım, iş güç sahibi olsunlar dedik” diyerek kendisini savunuyor. Ne kaç kişinin gittiği belli ne de kaçının döndüğü… İşsizlik ve döviz sorununu da böyle çözecekler demek ki.

Faşist çeteleri serbest bırakıp muhalifleri içeride tutan Erdoğan-Bahçeli diktası devrinde devletin bütçesini sıfırlayanlar kral gibi yaşarken masumlar ya mezarda ya da mezardan kötü zindan hücrelerinde.

Dükkanlarında saldırıya uğrayan Şenyaşar ailesine ilişkin davada, babası ve iki kardeşini olayda yitiren Fadıl Şenyaşar'a 37 yıl 9 ay hapis, AKP’li vekilin ağabeyi Enver Yıldız'a ise 18 yıl hapis cezası verildi. Anne Şenyaşar adliye kapılarında adalet arayışını ve nöbetini sürdürüyor. Ne var ki polis ona da saldırıyor.

Şu pandemi döneminde bile vatandaşı açlığa mahkum edenler patates-soğan dağıtarak halkın bunları kapışmasını zevkle seyrediyor, böylece sevap kazanmaya çalışıyor. Gerçi bu işte de voliyi vuran bir AKP’li güruh mutlaka vardır ama araştırmak gerek.

Erdoğan niye birden aya gitme kararı aldı diyorduk. Meğersem oraya da bayramdan önce patates-soğan göndermeye niyetlenmiş.

Thodex diye şirket kurup sanal para vurgunu yapan dolandırıcı haber göndermiş. Yakında geleceğim demiş. Bekleyelim, görelim bakalım.

Et kokarsa tuzlarsın, ya tuz kokarsa?

AKP-MHP diktası artık tuzu da kokutmuştur. Bu sistem içinde çürümeyen bir yer kalmamıştır. Türkçe çürüme kelimesi durumu tam açıklamıyor. Arapça tefessüh kelimesi durumu daha iyi açıklıyor.

TDK’ye göre tefessüh kelimesi ise şu anlama gelmektedir:

Çürüme, bozulma, kokuşma.

Kişi, toplum vb. özelliğini, niteliğini yitirerek bozulma, kokuşma

Türkiye tam bir tefessüh aşamasına gelmiş bulunuyor.

Kayıp Damat paşa giderayak doğru söylemiş: “At izi it izine karıştı. Allah sonumuzu hayreylesin.”

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.