Demokratik toplum hep vardı

Demir ÇELİK yazdı —

  • 12 Pir Ocax’ı “el ele el- Hakk’a” düsturu ile özgünlüklerini koruyarak parça- bütün ilişkisi ile devletli moderniteye karşı demokratik modernite değerlerini savunmuş, onları sır diye saklayarak korumaya çalışmışlardır.

Kom ve komün, anacıl toplumdan bu yana, toplumun en küçük ölçekteki örgütlü hali olarak yaşanmıştır. Kom; toplanmak, birlikte olmak, hep beraber olmak anlamlarına gelen Ari dilinden bir kelimedir. Komün, onun toplumsal formu olmaktadır. Klandan aşirete, oradan da devletli sisteme geçişte kom ve komüne dayalı toplumsallık, kendisini büyüyen ve genişleyen toplumun yeni ihtiyaçlarına göre şekillendirerek bugünlere kendisini taşırmıştır. Komün devletli sisteme karşı kendi hakikatini sürdürmenin mücadelesindeyken birçok kez alt üst oluşların yaşanmışlığına da tanıklık eder. Bir yandan devlet ve iktidar üzerinden şekillenen kapitalist modernite, öte yandan kom, komün ve Ocaxlar üzerinden şekillenen demokratik modernite arası çelişki, bu anlamda uzun soluklu insanlık tarihinin temel çelişkisi olarak hep yaşanmıştır.

Gerek devlet dışı kalmış halklar ve inançlar, gerekse devletli sistemin egemenliği altındaki halklar kom, komün ve Ocaxlar'a dayalı örgütlü toplumsallıkları sayesinde, siyasal, sosyal, inançsal, dilsel ve kültürel ihtiyaçlarını karşılamışlardır. Mezopotamya’da iktidara bulaşmamış birçok topluluk ve inanç, toplumun çoklu kimliği ve çoklu kültürü esası ile örgütlendikleri bu konfederal ilişki sayesinde dillerini, kimliklerini, kültürlerini ve inançlarını bugünlere taşıyabilmişlerdir. Devletçi ve iktidarcı sisteme karşı alternatif sistem olarak formüle edilen demokratik konfederalizm, anlaşılacağı üzere tarihte hep vardı. Devlet ve iktidar dışı insan toplumsallığının bu tarihsel hakikati sayesinde devrimler yaşanmış, evliya, enbiya ve peygamberler ortaya çıkmıştır.

Altın Hilal olarak ifade edilen Fırat-Dicle havzası, insanlıktan sapma olan hiyerarşiye, devlete ve iktidara mekanlık etmekle kalmaz. Aynı zamanda kapitalist modernite ile demokratik modernitenin kıyasıya mücadelesine de mekanlık eder. İnsanlığın kök hücresi değerlerini kendilerine düstur edinen demokratik modernite güçleri, uzun soluklu tarihselliğin değişimci ve dönüştürücü dinamikleri olarak bu mekana ruh ve değer katarlar. Devlete ve iktidara bulaşmadıkları için insanlığın kök hücresi değerlerini sürdüren Mezopotamya'nın doğal, otantik kadim inançları, ahlaki ve politik değerleriyle, yeni ideolojik ve siyasal yorumlarıyla dinlere, siyasal ve sosyal hareketlerin yaşanmışlığına neden olmuşlardır. 

Pers İmparatorluğu’na karşı Zerdüşt, Firavun'a karşı Hz. Musa, Roma İmparatorluğu’na karşı Hz. İsa, Sasani ve Bizans İmparatorluğu’na karşı Hz. Muhammed, toplumun iyiliğine, doğruluğuna, hak ve adaleti için devletçi sisteme karşı toplumun hak, adalet, özgürlük ve eşitlik taleplerini sahiplenerek tarihe damgasını vururlar. Ancak ilerleyen süreçte kendilerini meşru savunma temelinde örgütleyemedikleri ve iktidar olmayı esas aldıkları için topluma yabancılaşmış olmakla kalmadılar, toplum kırımda devletli sistemin ideolojik aygıtına dönüşmekten de kurtulamadılar. Buna karşın dinleşmemiş, devlet dinine dönüşmemiş Êzîdî, Yarsan, Horam, Kakai, Enel Haq ve Rêya Haq gibi Mezopotamya’daki devlet dışı inançlar ise Ocaxlar sistemi üzerinden insanlığın evrensel değerlerini bugünlere taşırabilmişlerdir.

Halkların, kimliklerin, kadınların, gençlerin, ekoloji, emek ve inançların kendi meclisleri üzerinden öz ihtiyaçlarını karşılamanın, doğrudan demokrasiye erişmenin ete kemiğe büründürülmesinin siyasal sistemi olarak formüle edilen demokratik konfederal sistem, bu kadim inançlarda binlerce yıl yaşatılan hakikattir. Ocax sistemi, ideolojik perspektifini devlet ve iktidar dışılıktan, toplumun meşru, demokratik karakterinden almaktadır. Ocax formu, toplumun dilsel, kültürel, inançsal, siyasal ve sosyal temelli bireysel ve toplumsal sorunlarını devletçi sisteme ihtiyaç duymadan, toplumun etik kuralları ile çözüme kavuşturmanın zeminidir. Talip toplulukların tümünün Cem ve Civat’a katılma, söz ve karar hakkına sahip olduğu dikey olmayan yatay insan toplumsallığının örgütlü zeminidir.

Mezopotamya'nın kadim halklarının yaşattığı bu toplumsallığı demokratik konfederalizm olarak formüle eden Kürt Siyasal Hareketi, toplum dinamiklerinin meclislere dayalı örgütlülüğünü devletçi sistemin yanı başında toplumsal devrim inşa çalışmalarına dönüştürmüş olması, Aleviler gibi devlet ve iktidar dışı kalmış halklar ve inançlar için büyük tarihi fırsattır. Toplumun çoklu kimliğine ve çoklu kültürüne dayanan her meclis, özgün ve özerktir. Özgün ve özerk her meclis, kendi toplumsal dinamiğinin temel sorunları ve talepleri ile faaliyetlerini yürütmede, iradeleşme ve pratikleşmede özgün ve özerktir. Özgün ve özerk meclisler parça- bütün ilişkisi ile, birbirini tamamlayan özellikleri ile kadim inançların dikey olmayan yatay toplumsallıklarını çağrıştırmaktadır. Ocax formunda da alt üst ilişkisi yoktur. 12 Pir Ocax’ı “el ele el- Hakk’a” düsturu ile özgünlüklerini koruyarak parça- bütün ilişkisi ile devletli moderniteye karşı demokratik modernite değerlerini savunmuş, onları sır diye saklayarak korumaya çalışmışlardır.

Ulus- devletin 1925’te Ocaxları yasaklaması, Pîr-“ talip ilişkisini engellemesi, özgün ve özerk inanç toplumsallığını dağıtması ve kendi hiyerarşik ilişkilerine yedeklemeye çalışması yaşanmamış olsaydı, insanlığın kök hücre değerleri bugünlere çok daha güçlü taşınmış olurdu. Devletli sistem, oldum olası en çokta Mezopotamya halklarının ve inançlarının toplumsallığını dağıtmak istemiştir. Çünkü orada hak, adalet, özgürlük ve eşitliğe dayalı bir ruhi şekillenme ve toplumsallığın yaşandığını biliyordu. Orada insanlıktan sapma olan devletli uygarlığa alternatif demokratik toplumun ahlaki ve politik değerlerinin yaşatılmakta olduğunu bildiği için en çok bu değerleri savunanlara saldırmıştır. Dersim’e Osmanlı’nın ve Türk ulus- devletinin ‘çıban başı’ diyerek katliam ve soykırımlar yaşatmasının nedenini bu hakikatte aramak gerekiyor.

Tarih boyunca devletli sisteme karşı binlerce peygamberin, yol önderinin bu direnişçi çizgi sayesinde ortaya çıktığını. Adil, demokratik ve eşitlikçi toplum mücadelesinin bu sayede yürütüldüğünü bildiğinden, Mezopotamya coğrafyasını işgal, ilhak ve talan etmek, insansızlaştırmak istemişlerdir. Zerdüşt ile ekolojik mücadele vermiş. Mazdek ile eşitlikçi komünal toplumu savunmuş. Hürrem, Zarife ve Besê’lerle kadın özgürlükçü mücadeleyi bayraklaştırmış. Hz. Hüseyin ile iktidarın şatafatı yerine halkın gönlünde yer almayı seçmiş. Karmati hareketi ile yeni ve eşitlikçi yaşamın inşasına soyunmuş. Babaî, Şahkulu, Celali direnişçiliği ile kendi egemenlerine karşı halkların ve inançların kardeşliği savunusu içinde, ”Yarin yanağından gayri, her yerde, hep beraber” diyen ortaklaşmacı kültürün tarihi önderlikleri, bu tarihi direnişçi çizginin hiyerarşi dışı toplumsallık sayesinde ortaya çıkmışlardır.

Bugün iktidarlaşmaya kapalı, hiyerarşiyi ret eden, demokratik toplumun zemini olan ocaxlar sistemine benzer bir toplumsallığı yeniden inşa edebilirsek eğer, umudu yeniden yeşertmiş oluruz. Çünkü insan toplumsallığı doğası gereği iktidara karşıdır. Tarih boyunca insan toplumsallığından sapma olan iktidara ve iktidarlaşmaya karşı hep direniş ve mücadele içinde oldu. Karşısında olduğu hiyerarşik yapıya öykünmeden, toplumun dikey olmayan yatay örgütlülüğünün eş güdümüne dayalı ortaklaşmacı kültürün hayat bulduğu ortak yaşam mazlumların ütopyası olmaya devam ediyor.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.