Dersim Festivali’ni geride bırakırken…

Demir ÇELİK yazdı —

  • Dersim’in kendi hakikati ile buluşması, tarihi direnişçi kimliğine sahip çıkması, kültürünü ve dilini yaşaması ve yaşatması soykırım karşıtı bizler için en temel ilke olmalıdır.

03-04 Haziran’ da Frankfurt’ta 12. Dersim Kültür Festivali tüm eksikliklerine rağmen, güçlü katılım ve coşkulu etkinliklerle kutlandı. Bu yazımda festivalin eleştirisi yerine, hem gelecek festivallerimizin daha nitelikli ve sürece cevap olabilmesi için hem de bir bütün Dersim kimliği, kültürü ve inancını yaşama ve yaşatma adına yapılması gerekenleri ele almaya çalışacağım.

Koçgiri ve Dersim soykırımları Kürt soykırımı olmanın yanında, Dersim coğrafyasında yaşayan Kürt Raya Heq inancının kutsal mekanlarını, tarihi, sosyal ve kültürel değerlerini ortadan kaldıran, kadın ve ekolojik kırımın vahşi uygulamaları olmuştur. Bugünde duraksamadan kültürel soykırım olarak sürdürülmek isteniyor. Raya (Rêya) Heqî inancının kelam ve sözlerini Kîrmancki ve Kurmancî Kurdî lehçelerinde anlamlandıran, sosyal ve kültürel değerlerini yapım ve yaratım faaliyetlerinde yaşatan Dersim, devlet ve iktidar dışı insan komünalitesine sahipti. Hiyerarşi dışı dikey olmayan yatay örgütlülüğü ile tarih boyunca hem devletçi-iktidarcı sisteme karşı tarihi direnişçi çizgiyi temsil ediyordu. Hem de anacıl toplumun ahlâki ve politik değerlerini insan toplumsallığında özgün ve özerkçe yaşıyor, yaşatıyordu. Bu nedenle ulus devletin milliyetçi, dinci ve cinsiyetçi zihniyeti; hem insan toplumsallığının bu komünalitesini, hem inancı ve inancın sosyal kültürel değerlerini “çıban başı” görmüş, topyekûn ortadan kaldırmaya kalkışmıştır. Kadın özgürlükçü, demokratik ve ekolojik anlayışıyla devlet ve iktidar karşıtı inanç sahipleri hem Kürt,  hem devlet dışı toplumsallığı yaşattıkları, hem de Semavi Dinler dışı doğal inanca sahip oldukları için vahşice soykırımlara uğratılmışlardır. Türkçü- Sünni İslam zihniyeti dili, kültürü ve inancı yaşayan, yaşatan ve gelecek nesillere taşıyanın kadın olduğunu bildiğinden, kadın kırımında ısrar ediyor. Paylaşan, dayanışan, ortaklaşan, ailesini ve aşiretini adalet, özgürlük ve sevgide buluşturan, kapsayan, kucaklayan ve herşeye sevgisini katan kadını toplumun gözünde düşürme, inancı ve inanç değerlerini itibarsızlaştırma, karalama ve kriminalize ederek kültürel soykırımı sürdürüyor. Dilimize işe yaramaz geri diyerek ondan kaçmamızı bize dayatan devlet, inancımızı da itibarsızlaştırarak egemen dine ve egemen kültüre öykünmenin her tür yoluna başvuruyor. Diyanete bağlı gençlik merkezi ile Kuran kurslarını açıyor, Munzur üniversitesini asimilasyon merkezine dönüştürerek kimliğimize, dilimize, kültürümüze ve inancımıza başkalaşmayı dayatıyor.

Dersim soykırımı; vahşi uygulamaları yanında, aynı zamanda Kemalist sistemin bellek kazıcı, ideolojik aygıtlarıyla yeni bir kimlik, yeni bir kişilik ve yeni belek oluşturmanın da soykırımıdır. Dersim’in ölüm sessizliğine mahkûm edilmesine, kimliğine ve hakikatine yabancılaşmasına, Kürt- Raya (Rae)-Rêya Heqî insanında özgüven yitimine, düşürülmüş kişilik ve kimlik ile devam eden ağır siyasal, toplumsal, kültürel travma yaşanmaktadır. Türk Ulus Devleti’nin militarist Kemalist zihniyetinin Kürdistan ve Raya Heqî karşıtı bu yüz yıllık jeo-stratejisi değişen hükümetlere rağmen değişmeyen zihniyeti olmuştur hep. İdeolojik, siyasal, kültürel, dilsel ve dinsel kuşatma altındaki Dersimliler olarak soykırımın bu gerçekliğine karşın amacına uygun örgütlü mücadeleyi gerçekleştiremediğimiz için kültürel soykırım devam ediyor. Ön alamadığımızda çok daha vahim sonuçlarla karşılaşabiliriz. Bu temelde elbette ki soykırımı kınayacağız, lanetleyeceğiz. Asla unutmayacağız, unutturmayacağız. Ancak bunların yetmediğini aradan geçen son yüzyılın büyük yıkımından biliyor olmalıyız. Artık çok daha bilinçli, çok daha örgütlü mücadele ile süreci karşılayan olmak durumundayız.

Kültürel soykırımda ön almak ve başarmak adına:
1- Devletin yüzleşmesi ve özür dilemesine dönük uluslararası çalışmayı ete kemiğe büründürmeli, hesap sormalıyız. 
2- Soykırımla hesaplaşmanın çalışmaları içinde olmalıyız.
A- Kürt kimliğine, diline ve kültürüne sahip çıkmalıyız. Ana dilimizle konuşmalı, yazmalı ve okumalıyız. Çünkü asimilasyon sonucu Raa-Raya (Rêya) Heqî olmuş Alevilik. Çime Muziri olmuş Munzur Baba. Pîr olmuş dede. Kemeri Duzgini olmuş Düzgün Baba. Cenazelerin İslam’i rituel ve dualarıyla kaldırıldığı, mezar taşları üzerine El Fatiha yazılan Dersim’ de camilerden ezan sesi, okullardan Kuran sesi yükseliyor. Bu anlamda soykırımla hesaplaşmada biz Dersimliler kendi hakikatımızla buluşmayı ve yüzleşmeyi ilk adım olarak görmeli, gereğini yerine getirmeliyiz.
B- Anadil eğitimini kurumsal kimliğine kavuşturmalı, kreş, anaokulları açmalı, çocuklarımızı ana dilimizin kelam ve sözleri ile büyütmeliyiz.
C- BM’in Devletsiz Halkların Hakları Komitesine siyasi statüsü hakkını elde etmeye dönük siyasal ve diplomatik çalışmaları örgütlemeliyiz.
D- İnancın ve kültürün hem taşınmasında, hem de yaşatılmasında tarihi rol oynayan Ocax ve aşiret formu dağıtıldığından bu dönemin açığa çıkardığı toplum dinamiklerinin komün, meclis ve kongre tarzı örgütlenmeleri üzerinden inancımızı, kültürümüzü ve dilimizi yaşamalı, yaşatmalı ve toplumsallaştırmalıyız.
E-Sosyal Bilimler Akademisinde dilsel, inançsal ve toplumsal hakikatimize dönük araştırma ve incelemeler yapmalı, toplumu egemenin tarih yazımına muhtaç olmaktan kurtarmalı. Kendi tarihsel ve inançsal hakikatimizle buluşmalıyız.

Devletsiz bir halk ve iktidara bulaşmamış inanç sahipleri olarak devletin asimilasyon politikaları sonucu dilini, kültürünü ve inancını gelecek kuşaklara aktarmamanın neden olacağı geri dönülmez dilsel, kimliksel ve kültürel kırımla karşı karşıyayız. Devletin soykırımına karşı çıkmanın yanı sıra, devletçi zihniyetin bizden çaldıklarını, el koyup götürdüklerini yaşatmaya çalışmak hem insani, hem de vicdani olandır. Dersim’in kendi hakikati ile buluşması, tarihi direnişçi kimliğine sahip çıkması, kültürünü ve dilini yaşaması ve yaşatması soykırım karşıtı bizler için en temel ilke olmalıdır.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.