Diktatöre nezaket faşizme suç ortaklığı

Ziya ULUSOY yazdı —

  • Diktatöre nezaket göstermek değil, rüşvetten katliamlara uzanan suçlarıyla Erdoğan’dan ve faşist rejiminden hesap sormak, halklara bağlılığın ve faşizme karşı mücadelenin olmazsa olmazıdır. 

Millet İttifakı (Mİ) partileri ve diğer burjuva partileri, rüşvet aldıkları açığa çıkarılan Saray kadrolarına suç duyurusunda bulundular. 
Fakat tümü de Saray’ın şefi Erdoğan’ı bu suçtan muaf tuttu. 

Üstelik diktatörün 2013’te 7/25 Aralık’ta ses kaydı deliliyle ortaya çıkan 100 milyon dolarlık rüşvet parasına ilişkin burjuva muhalefet ses bile çıkarmadı, suç duyurusunda bulunmak bir yana gündemde bile tutmuyor. 

Şimdi bazı dişlileri açığa çıkan rüşvet çarkının suçlularını sadece 3-5 Saray bürokratıyla sınırlayıp diktatörün yargısına suç duyurusuyla yetinmek ve diktatörü muaf tutmak, burjuva muhalefetin sefaletini gösteriyor. 

Burjuva muhalefetin diktatör Erdoğan’a ve faşist rejimine yaklaşımının iki karekteristik özelliği var. 

Uzlaşma ve işbirliği çizgisini sürdürerek, seçim yoluyla parlamenter bir rejime geçişi diktatörün bahşetmesini sağlamaya çalışıyor. 
Faşist şef Erdoğan’a saygılı davranıyor ve hesap sormayacağını deklare ediyor. 

CHP lideri Kılıçdaroğlu ve CHP’li bir vekil geçmişte birkaç defa “diktatör bozuntusu” sözünü kullandı, CHP vekili B.Tezcan “faşist” nitelemesini ekledi. Karşılığında Erdoğan, Kılıçdaroğlu’na Çubuk linciyle, CHP vekili B.Tezcan’a ise mafya usulü topuğuna kurşunla cevap verdi.

CHP’liler “sayın cumhurbaşkanı” nezaketini süreklileştirdiler. Kurşun ve lince alternatif olarak nezaket, elbette CHP’nin burjuva devletin klikler arası olası sertleşmeden zarar görmemesini gözeten sınıfsal tavrından geliyor. 

Burjuva muhalefetin yükselttiği İYİP lideri Akşener, Saray resepsiyonuna katılarak diktatörün meşruluğunu bu tavrıyla göstermiş, daha ötesine geçmişti. Seçim sonrası ittifak değişikliğine açık olduğunu vurgulamış, diktatörle koalisyona açık olduğunu da deklare etmişti. Tavrını sürdürüyor., 

Burjuva muhalefetin diktatöre nezaketi elbette Erdoğan faşizmiyle uzlaşma ve işbirliği çizgisinden geliyor. 

Burjuva muhalefetin rüşvete ilişkin suç duyurusunda diktatörü muaf tutması da faşizmle uzlaşma ve işbirliği çizgisinin bir parçası. 

Erdoğan faşizmine karşı olan geniş kitleler, burjuva muhalefetin seçimle iktidarı devralması yoluyla faşizmden kurtulacakları beklentisi içinde. Hatta faşizmden kurtululuş umudunu buna bağlamışlar denebilir. Bu, geniş kitleleri faşizme karşı ve hakları için mücadeleden alıkoyuyor. 

Burjuva muhalefetin faşizmle uzlaşma ve işbirliği çizgisi de, bu çizginin bir parçası olarak diktatörü saygınlık halesiyle ödüllendirmesi ve hesap sormayacağını deklare etmesi de, faşizme karşı mücadeleyi engelliyor. 

Oysa yalnızca halka karşı suçlar kapsamında bile Erdoğan faşizminin, yöneticilerinin, polis-askeri şefleri, bürokratları ve tetikçilerinin suçları yalnızca rüşvetle sınırlı da değil.

Erdoğan ve tetikçileri öncesi bir yana, 2015’ten bu yana en ağır savaş ve halk düşmanlığı suçlarını işlediler. 

2015’in Suruç, Amed mitingi ve Ankara Gar katliamları, Cizre-Sur vahşetinde gerçekleştirdiği (3 bini aşkın Kürt’ün öldürüldüğünü Erdoğan övünerek açıklamıştı) katliamlar, Erdoğan faşizminin nişanesi ve ağır suçları. 

Öncesi süreçte 2006’da polise “kadın da olsa çocuk da olsa gereken yapılacaktır” emrini basın önünde vererek Amed’de içinde çocukların olduğu Kürt insanlarını öldürmek de Erdoğan’ın karekteri ve suçu. Gezi’de 7 canı öldürmek de !...

Dahası Rojava ve Kuzey Suriye işgallerinde Kürt ve diğer halklardan binlerce insanı öldürmek ve kaçırmak, DAİŞ’e Êzîdî inancından kadınları köleleştirmede teşvik ve yardım da Erdoğan’ın suçları... DAİŞ canavarlarını Kobanê’ye saldırtarak Kürt halkından binlercesini öldürmek de...

Şimdi Medya Savunma Alanları’nda gerillalara karşı kimyasal silahlar kullanarak, Kürt siyasetçileri ve sivil halkı Başûrê Kurdistan’da, Rojava’da suikastler ve hava saldırılarıyla öldürmek de Erdoğan’ın savaş suçu. 

Diktatöre nezaket göstermek değil, rüşvetten katliamlara uzanan suçlarıyla Erdoğan’dan ve faşist rejiminden hesap sormak, halklara bağlılığın ve faşizme karşı mücadelenin olmazsa olmazıdır. 

Faşizmi yıkmanın yolu en başta Erdoğan faşizmden hesap sorma kararlılığıyla başlar. Burjuva muhalafetin diktatöre nezaketle, onunla uzlaşma ve işbirliğiyle yeniden faşizan belaları halkların başına sarmamasının güvencesinin yolu da bu kararlılıkla açılır.

Kitleleri mücadeleye çekmenin ve anti-faşist bilinci geliştirmenin tek yolu da buradan geçer.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.