Diktatörlerin sonu

Cafer TAR yazdı —

  • Erdoğan ateşle oynuyor; Putin dahil kimin Erdoğan'a hangi sözleri verdiğini bilmiyoruz; fakat hangi sözler verilmiş olursa olsun; olası bir Rojava saldırısının Erdoğan'a ve çevresine bedel ödeteceğini, “Midyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olacağını”, yaşayarak göreceğiz!

April Catherine Glaspie, ABD'nin bir Arap ülkesine Büyükelçi olarak atadığı ilk kadın diplomattır. Saddam Hüseyin Kuveyt'i işgal etmeden bir kaç yıl önce Bağdat'ta göreve başlamıştı. Glaspie, ABD Dışişleri Bakanlığına atandığı ilk yıllardan itibaren Arap dili ve edebiyatı ile ilgilenmiş ve bu konuda önemli eserler yazmış bir diplomat olarak öne çıkıyordu.

Bu yönü onun dönemin Irak hükümeti ile yakınlaşmasını sağlıyordu. Glaspie'nin Bağdat'ta Büyükelçi olduğu dönemde Irak/ABD ilişkileri her alanda büyük bir gelişme gösteriyordu.

1990 yılında ABD Büyükelçisi olarak Saddam Hüseyin'le yaptığı bir görüşme sonraki yıllarda oldukça tartışma konusu olmuştu. Buna göre Glaspie, önce Saddam'a “Irak hükümetinin Kuveyt sınırına önemli bir miktarda birlik sevk ettiğini” söylüyor.

Daha sonra ise Saddam'a “Arkadaşlık ruhu içinde size sormak istiyorum; niyetimiz size karşı durmak değil; sadece nedenini bilmek istiyoruz, ABD olarak Arap-Arap ihtilafı konusunda bir görüşümüz yok, dolayısıyla Kuveyt meselesi Amerika'nın meselesi değildir!” diyor.

Sonrasında bölgede neler yaşandığını hepimiz biliyoruz. Peki ama Saddam Hüseyin neden bu kadar budalaca bir işgal kararı vermişti?

İran'la on yıl kadar süren savaş ve kötü yönetim Irak ekonomisini çökme noktasına getirmişti; silahlanma ve israf nedeniyle boşalan hazine borçlarını çeviremiyordu. Saddam Hüseyin Kuveyt'in zengin petrol kaynaklarına el koyarak içine düştüğü bu ekonomik sıkışmışlıktan kurtulmak istiyordu.

Saddam'a ve Irak'a sonra ne olduğunu hepimiz biliyoruz; şimdi çok benzer bir saldırganlığı Türk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'da görüyoruz. İçerde ekonomi çökmüş, yaygın bir işsizlik, düşük ücret/pahalı fiyatlar sarmalında bütün Türkiye halkları inim inim inliyorlar.

Bütün kamuoyu araştırmaları, Erdoğan'ın halk desteğini önemli ölçüde yitirdiğini net bir şekilde ortaya koyuyor. Erdoğan son bir hamleyle HDP'yi etkisiz hale getirerek iktidarda kalmayı denemek istedi; fakat bu hamlesi de Kürt Hareketi ve diğer HDP bileşenlerince boşa çıkarıldı.

Bu aşamada rejim henüz tam anlamıyla otoriter bir karakter kazanamadığı için serbest seçimlerle iktidar değişikliği az da olsa mümkün; bunu Belediye seçimlerinde Erdoğan acı bir şekilde yaşayarak tecrübe etti.

Burada soru şudur; olası bir seçimde Cumhur İttifakı meclis çoğunluğunu kaybederse; yenildiğini kabul eder mi? Bu sorunun bu aşamada kimse için net bir cevabı yok; çünkü Türkiye çoktandır asgari de olsa kurumsallaşmış, öngörülebilir bir politik yapıya sahip değil.

Bana sorarsanız Erdoğan Rejimi bu noktaya gelmemek için elinden gelen herşeyi yapacak; seçimleri manipüle etmeye çalışacak, bunda da başarılı olamazsa seçimleri ertelemeye, hatta yaptırmamaya çalışacak!

Peki bu durumda “Erdoğan'a seçimleri erteleme, hatta iptal etme bahanesini ne verebilir?” Bu sorunun bir tane cevabı var: “Savaş!”

İşte Erdoğan tam da bunu yapmak istiyor; kendisinin ve etrafındaki rantiyeci çevrelerin iktidarda kalabilmesi için bölge halklarını birbirine kırdırmak istiyor.

Olası düşük yoğunluklu bir savaş Erdoğan'a; daha kitlesel tutuklamalar, sosyal medyanın tamamen kontrol altına alınması, muhalefetin bütünüyle etkisiz hale getirilmesi ve daha önemlisi, sözüm ona zafer kazanılıncaya kadar seçimlerin ertelenmesi olanağını sağlar.

Erdoğan Soçi'ye Putin'den bunun vizesini almaya gitti; bu ayın sonunda ABD başkanı Biden'le konuşup ABD'den de onay alarak Rojava'ya saldırmak istiyor. Fakat bu o kadar kolay değil; Saddam da askeri olarak çok kolay olduğunu düşündüğü Kuveyt işgali sonrasında ülkesinin tamamını yangın yerine çevirmişti.

Erdoğan'ın kapalı kapılar ardında neler konuştuğunu bilmiyoruz; Saddam da sözümona ABD Büyükelçisi Glaspie'den onay aldığını düşünmüş ve Kuveyt’i işgal etmişti.

Erdoğan ateşle oynuyor; Putin dahil kimin Erdoğan'a hangi sözleri verdiğini bilmiyoruz; fakat hangi sözler verilmiş olursa olsun; olası bir Rojava saldırısının Erdoğan'a ve çevresine bedel ödeteceğini, “Midyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olacağını”, yaşayarak göreceğiz!

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.