Dürzileri kurban eden siyasi hesaplar
Hüseyin GEDİK yazdı —
- Dürzilere yönelik katliam senaryosu oldukça basit. Suriye’yi ilgilendirmeyen ama Suriye’yi kullanacak birkaç nedenden dolayı, Suriye’de HTŞ çete yönetiminde merkezi bir idari sistem kurulmak isteniyor. Amaç, tek merkezli selefi bir hükümetin kontrolünde Suriye sorununu çözmektir.
- Dürzi katliamı Suriye geleceğini şekillendiren kritik bir aşamadır. Bıçak sırtında yürütülen barış çalışmalarının istikametini de çizmiştir. Halklar arası dayanışmayı, özerk yönetim ve öz savunmayı kaçınılmaz kılmıştır. Bundan geri adım atmak selefi-cihatçı yamyamlara yem olmaktır.
Dürzilerin yaşadığı Süveyda’ya yönelik 13 Temmuz’da başlayan saldırılar geçen Cumartesi günü itibarıyla taraflar arası yapılan ateşkesle durulmuş gibi görünüyor. Bir haftalık süren çatışmalarda bilanço oldukça ağır. Geride yüzlerce ölü ve yaralı bıraktı.
İnsan kılıklı vahşi yaratıklar yine sahnedeydi. DAİŞ’in bildik insanlık dışı uygulamaları tekrarlanmaktaydı. Ganimet için evler talan edildi, kadınlar kaçırıldı, tecavüz edildi. Sokak infazları yapıldı. Onur kırıcı davranışlardan zevk alırcasına halka hakaretler yapıldı, Erkeklerin bıyıkları, sakalları kesildi.
Dürzilere yönelik katliam senaryosu oldukça basit. Suriye’yi ilgilendirmeyen ama Suriye’yi kullanacak birkaç nedenden dolayı, Suriye’de HTŞ çete yönetiminde merkezi bir idari sistem kurulmak isteniyor. Amaç, tek merkezli selefi bir hükümetin kontrolünde Suriye sorununu çözmektir.
Bu senaryonun işaret fişeğini Tom Barrack ateşledi. “DAİŞ’e karşı mücadele nedeniyle Kürtlere borcumuz yok” diyerek ayar vermeye çalıştı. Yani Suriye’de özerklik, federasyon, yerel yönetim olmaz demeye getirdi.
Siyasi kökenden gelmeyen iş insanı Tom Barrack, ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi sıfatıyla sahaya iner inmez Suriye’yi HTŞ’nin kontrolünde merkezi tek bir çatı altında birleştirmeyi hedefledi. Bu söylem, Colani ve çetelerini harekete geçirdi.
Federasyonun önünü tıkamak için, Aleviler zaten saf dışı edilmişti. Dürzilerin defteri de dürüldükten sonra asıl büyük kütle konumunda olan Kürtleri de her halükârda baskılayarak merkezi bir Suriye kurulmuş olacaktı.
Suriye’de DAİŞ terör örgütünün karmasından müteşekkil HTŞ yönetiminde merkezi bir Arap ulus- devletini kurmak demek katliamlara zaten davetiye çıkarmak anlamına gelmektedir.
Suriye halklarını kızgın sacın üzerine oturtarak selefilerin insafına terk ederek geleceklerinden mahrum bırakmak, zoraki nizam sağlamak hangi siyasi akla hizmet ediyorsa, kandan beslendikleri kesindir.
İsrail’in Şam’a saldırısı, Dürzileri kurban eden siyasi hesapları bozdu. Türkiye, Katar ve bazı Arap ülkelerinin Akdeniz’e açılan yeni bir enerji hattının inşası için Suriye kilit konumdadır. Bu projenin amacına ulaşması için de Suriye’de HTŞ güdümünde merkezi bir idari yapıya ihtiyaç duyulmaktadır.
İsrail’in bay pas edilmesi anlamına gelecek bu proje İbrahim anlaşmasını da boşa çıkaran bir girişim anlamına gelmektedir. İsrail’in devreye girerek Şam’ı vurması Türkiye ekseninde gelişen bu plana bir müdahaledir.
İsrail’i ilgilendiren başka bir konu da İsrail’in güvenliğini ilgilendiren kaygılardır. İslami selefi çete gruplarının Süveyda’ya saldırısı İsrail güvenliği için risk teşkil edeceğinden dolayı sınır hatları boyunca silahlardan ve çete gruplarından arındırmak istemesindendir.
İsrail, Dürzileri koruma maksadıyla Şam’ı vurmasının asıl nedeni kendi güvenliğini öncelemiş olmasından kaynaklıdır. Dera’ya da benzer bir ültimatom vermiştir. Silahlı grupların çıkması için süre tanımış aksi takdirde vuracağını belirtmesi de kendi güvenliğini sağlama almak istemesindendir.
Dürzi katliamına ilişkin başka bir hesap da Türkiye’nin Kürt düşmanlığına dayanan çıkarsamadır. Suriye’de federasyon çözümü, Türkiye’nin beka meselesine dönüşmüştür. Kürtlerin özerklik elde etmesi Türkiye’nin kâbusu gibi olmuştur. Bu nedenle bütün yatırımını HTŞ çeteleri üzerinden merkezi bir hükümetin inşasına hasretmiştir. Suriye’den geçecek yeni bir enerji hattı senaryosuna, Kürtlerin özerklik talebine, halkların güvenliği için federatif çözümüne Dürziler kurban edilmiştir. Bu planlar İsrail’i dışarda tutan ve güvenliğini tehdit etmesi nedeniyle İsrail’in Şam’ı vurmasını kaçınılmaz kılmıştır.
Suriye hamuru daha çok su kaldıracak gibidir. Diplomasi trafiği hız kazanmıştır. BM ve ABD yetkililerinden art arda açıklamalar yapılmaktadır. Tom Barrack bile ağız değiştirmek zorunda kalmıştır. SDG ile görüşerek Mazlum Ebdi’nin liderliğini ve DAİŞ’e karşı mücadelesini övmüştür. Tekçi devlet kurma hayali suya düşmüş gibi görünüyor.
Alevi ve Dürzi katliamından sonra HTŞ’ye iktidar kurdurmak Suriye halklarının intiharıdır. Katliamlarda yer alan, insanlık suçu işleyen çetelerin yargılanması ve cezalandırılması yönünde ABD’nin çağrıları umarız gerçekleşir. Eğer bu söz sadece söylemden ibaretse bu DAİŞ’in Suriye’de iktidara gelmesi ve yasallaşmasıdır.
Dürzi katliamı Suriye geleceğini şekillendiren kritik bir aşamadır. Bıçak sırtında yürütülen barış çalışmalarının istikametini de çizmiştir. Halklar arası dayanışmayı, özerk yönetim ve öz savunmayı kaçınılmaz kılmıştır. Bundan geri adım atmak selefi-cihatçı yamyamlara yem olmaktır.
Dürzilerin ve Kuzey ve Doğu Suriye yönetimi arasında insani bir koridorun açılmasına ilk tepki Devlet Bahçeli’den geldi, ‘Şeytan Koridoru’ diyerek tepki verdi. Hani Kürtlerle bin yıllık kardeştiniz. Bilinç altındaki niyetleri hemen depreşmesi, çözüm sürecine dair kuşkuları beslemeye devam ediyor.
Suriye halklarının güvenliği için koridor da olur, BM gücünün yerleşmesi de olur. Suriye için özerklik, federasyon, öz yönetim, öz savunmadan daha doğal ne olabilir ki? Erdoğan’ın ‘Türk, Kürt, Arap kardeşliği’ hamasetten söylenmiş olsa bile halklar arası kardeşlik de bunu gerektirir. Hiç kimse gocunmasın.
