Erken seçimden önce barış ve demokratikleşme

Veysi SARISÖZEN yazdı —

  • Şu tuhaf paralelliğe bakın: Erdoğan Dem Parti-CHP ittifakına saldırıyor, Ekrem İmamoğlu ve arkadaşlarını “kendi uzlaşı” gerekçesiyle hapse atıyor ve sizler de Dem Parti’ye saldırarak böyle bir “Türkiye ittifakını” baltalıyorsunuz.

 

Cumhuriyet yazarı Orhan Bursalı dünkü köşesinde şunları yazdı: “Saray ve AKP yol ayrımında. Ya kendini tamamen yok edecek bir sürece imza atacak ya da iktidarı gerekirse teslim edeceğini kabul edecek. Tabii orada kalmak için atacağı adımlar var. DEM’in ve İmralı’nın desteğini alacak politikalar. Bahçeli’nin de iktidar varlığı, adeta İmralı’ya ve DEM’e bağlı.”

Geçtiğimiz yıl Ekim ayından beri CHP’ye yakın yazarların büyük çoğunluğu buna benzer iddialarda bulunuyor. Şu Dem Parti olmasa, bir vuruşta Erdoğan’ı devirecekler ama, ne yazık ki Dem Parti var.

Bahçeli’nin Dem Partililerle tokalaştığı günden önce, eğer şimdi yaptığınız gibi erken seçim hedefiyle sokağa çıksaydınız, tıpkı yerel seçimde olduğu gibi, yanınızda Dem Parti’yi bulacaktınız. Yapmadınız. “Normalleşme-yumuşama” diyerek Erdoğan’la uzlaşma yollarını aradınız. Siz bu uzlaşma yolunu ararken Dem Parti’nin belediyelerine kayyım saldırısı tırmanıyordu, gün geçmeden beşer-onar Dem Partili aktivistler tutuklanıyordu. Irak Kürdistanı’nda HPG’ye karşı kimyasal silahlar kullanılıyordu. Rojava’ya çetelerle birlikte saldırılar sürüyordu. Bunlar olurken aklınıza erken seçim gelmedi. Şimdi AKP’yi destekleyecek dediğiniz Dem Partililer yerel seçimlerde sizin birinci parti haline gelmenize en büyük yardımı yaptı. 

Yerel seçimden başarıyla çıkan bir partinin erken seçim talebinden daha doğal hiçbir talep olamaz. Birinci parti oldunuz, ama erken seçim demediniz. Deseydiniz Dem Parti’yi yanınızda bulacaktınız. Ne zaman ki, geçtiğimiz yılın Ekim ayından sonra ulusalcı aşırılar, Zafer Partisi ve İyi Parti “Erdoğan iktidar karşılığında Apo’yu hapisten çıkaracak” diye ortalığı velveleye verdiler, erken seçimi hatırladınız. O andan sonra da CHP ile Dem Parti’yi karşı karşıya getirmek için köşelerinizden bağırmaya başladınız: “Biz erken seçimle Erdoğan’ı devirmek için saldırılara göğüs gererken Dem Parti kendisine verilecek politik rüşvet karşılığında Erdoğan’ın yeniden aday olmasına ve seçimi kazanmasına yardım ediyor” diyerek çirkin bir yaygara tutturdunuz.

Özgür Özel ve arkadaşları, bu aşamada siz köşe yazarlarının ve TV’lerde değnekli mütekait paşaların yaygarasına, iyi ki mesafeli yaklaşıyor. Zaten mesafeli yaklaştıkları, Dem Parti’yle ittifak yollarını açık tuttukları için iktidar CHP’ye savaş açtı. Şu tuhaf paralelliğe bakın: Erdoğan Dem Parti-CHP ittifakına saldırıyor, Ekrem İmamoğlu ve arkadaşlarını “kendi uzlaşı” gerekçesiyle hapse atıyor ve sizler de Dem Parti’ye saldırarak böyle bir “Türkiye ittifakını” baltalıyorsunuz. 

Akıl var yakın var: Diyelim ki, en erken bir yıl sonra seçim yapılsın diyorsunuz. Katılıyorum. Bir yıl sonra erken seçim olmalı. Erken seçim kampanyanız da hakkınızdır. Devam ediniz. Ama erken seçime kadar geçecek bir yıl içinde olacakları da düşünün. Bu olacakları bir yıl sonra önleriz diyorsanız yanılırsınız. Size ilk işaret, Sırrı Süreyya’nın cenaze töreninde Özgür Özel’e saldırıyla verildi. Bir yıl boyunca bu işaretlerin birbirini izleyebileceğini düşünün. İki çocuğunun katili o gün Özgür Özel’e öldürmek için saldırabilirdi. Amacına ulaştığı gün Türkiye iç savaşa açılan bir yol kavşağına süreklenebilirdi. Erdoğan’ı hemen bugünden demokratikleşmeye zorlamanın dışında demokratik şartlarda bir erken seçimin imkanı yoktur. 

Evet. Her Çarşamba İstanbul’un bir ilçesinde, her hafta Türkiye’nin bir ilinde mitingler yapın. Oylarınızı arttırmak için çabalayın. Ama mitinglerle geçecek bu iki gün dışında, haftanın beş gününü de adı konmamış ve hiçbir hukuki zemine dayanmayan sürecin ülkeye barış ve demokrasi getirmesi için partinizi TBMM’de Dem Parti’yle birlikte sürecin hukuki zemine kavuşturulmasına ve demokratikleşme yönünde adım atılmasına katkıda bulunmaya teşvik edin. 

Ve bir kere daha “Üçüncü Yol"un ne olduğunu ayık bir kafayla düşünmeye başlayın: Kürt halkı, kim Kürt halkının demokratik haklarını, çıkmaz ayın son çarşambasında değil de, hemen şimdi tanır ve hayata geçirirse onunla, kim Kürt halkının demokratik haklarını tanımazsa ona karşı tutum aldığını ve alacağını kanıtlamış bir halktır. Türkiye’yi kaosa sürüklemekte olan krizden çıkarmanın biricik yolu, Kürt sorununu çözmekten geçiyor. Bu konuda Dem Parti’nin AKP’yle diyaloğundan çok daha fazla, CHP’nin AKP’yle adı konmamış süreçte başlatacağı diyalog sonuç almayı sağlayacaktır. Sağduyulu bir ulusalcı partisini erken seçim kampanyasıyla birlikte böyle bir “barış ve demokratikleşme” diyaloguna yönlendiren yazılar yazdığı ve konuşmalar yaptığı zaman, “yurtseverliğin” de gereklerini yerine getirmiş olacaktır.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.