Esed yeniden Esad oldu!

Cafer TAR yazdı —

  • Mevlüt Çavuşoğlu’nun Suriye Dışişleri Bakanı ile görüştüğünü açıklaması yıllardır Türkiye tarafından yanıltılan Suriyeli gruplarda büyük bir hayal kırıklığına ve öfkeye neden oldu.
  • Türkiye halkı ilk defa yalın gerçekle yüzleşmek zorunda kaldı. “Türkiye savaşın başından itibaren yardım eden değil; savaşı kışkırtan taraftır!” 

Türkiye’de birçok çevre Suriyelilerin Türkiye’ye minnettar olması gerektiğini düşünüyor. Onlara göre Türkiye Suriye’de ortaya çıkan iç savaşta kapısını savaş mağdurlarına açmış, zaten az olan kaynaklarını büyük bir fedakarlıkla Türkiye’ye sığınan Suriyelilerle paylaşmıştı. 
 
Fakat gerçeğin böyle olmadığını biz biliyorduk, Türkiye’yi yönetenler de biliyordu, dünyanın geri kalanı da biliyor, dün itibariyle Suriyelilerin de bildiğini anlamış olduk; öyle anlaşılıyor ki bunu sadece Erdoğan/Bahçeli rejimi tarafından manipüle edilen Türk halkı bilmiyormuş… 
 
Türk Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun Suriye Dışişleri Bakanı ile görüştüğünü açıklaması yıllardır Türkiye tarafından yanıltılan Suriyeli gruplarda büyük bir hayal kırıklığına ve öfkeye neden oldu.  
 
Azez, Cerablus, Mare, Til Abyad gibi Türkiye’nin kontrolünde olan bölgelerde halk sokaklara döküldü ve Türkiye’yi protesto etti, Türk ordusuna ait zırhlı araçları taşladı, hatta kimi yerlerde protestocular Türk bayrakları yaktılar.  
 
Bütün bu yaşananlara Türk Medyasında verilen tepkilere bakınca; ilkel, kibirli, kendini bütün Ortadoğu halklarının adeta efendisi gibi gören Türk milliyetçiliğinin sadece Türk sağında ve İslamcılarda değil, birçok sol çevrede de çok etkili olduğunu bir kez daha görmüş olduk.  
 
Suriye’deki yangına yıllardır benzin döken; cihatçı çeteleri fonlayan, silahlandırarak Suriye halklarına saldırtan Türk devleti değilmiş gibi davranan Türk medyasının da iki yüzlülüğü böylece bir kez daha açığa çıkmış oldu.  
 
Sedat Peker’inden Levent Göktaş’ına kadar neredeyse devletin sağından solundan bütün karanlık çevreler Suriye’ye silah satarak para kazandılar. Suriye’nin zeytin ağaçları dahil birçok ulusal serveti yağmalanıp Türkiye’ye getirildi.  
 
Yıllardır Türkiye tarafından korunup kollanan çeteler Suriye halklarına kan kusturuyorlar; milyonlarca insan evini barkını ailesini kaybetmiş, her birisi dünyanın başka bir yerinde inanılmaz zor koşullarda hayata tutunmaya çalışıyorlar. 
 
Fakat Türkiye’yi yönetenler ve onların basın bülteni gibi çalışan Türk Medyası Türkiye toplumuna tam tersini anlatıyor. Suriyeli göçmenlerin Avrupa’ya gelmesinden endişe eden AB ülkeleri ise ilkesizce her defasında Türkiye’ye teşekkür ediyorlar.  
 
Ne kadar utanç verici bir şey; kendinizi bir an Suriyeli bir göçmenin yerine koyun, siz olsanız nasıl davranırdınız? Suriye’de sorunlar çözüme kavuştukça gerçekler daha fazla görünür hale gelecek ve Türkiye’ye olan öfke artacak; bütün bunlar daha başlangıç! 
 
Türkiye’de savaşın başından beri köpürtülen Suriyeli göçmenler meselesinde Türkiye halkı ilk defa yalın gerçekle yüzleşmek zorunda kaldı. “Türkiye savaşın başından itibaren yardım eden değil; savaşı kışkırtan taraftır!” 
 
Suriye’de Türkiye tarafından kontrol edilen bölgelerde başlayan protestolar Türkiye’nin bölgede yıllardır uyguladığı “böl, parçala, silahlandır, para ver ve birbirine karşı savaştır!” siyasetinin de sonuna gelindiğini hepimize göstermiş oldu.  
 
Bu saatten sonra hiçbir güç inanarak Türkiye’nin yanında savaşmaz; bundan sonra Türkiye bölgede temel motivasyonu sadece para ve ganimet olan çetelerle çalışmak zorunda kalacak; çünkü Türkiye dün itibariyle bütün Suriye halkı nezdinde inandırıcılığını yitirmiştir.  
 
Suriye’de çözümsüzlüğün yegâne sebebi yıllardır halkları birbirine kırdıran Erdoğan/Bahçeli faşizmidir. Bu koşullarda Erdoğan’ın dilinden düşürmediği Rojava’ya yönelik operasyon daha baştan itibaren başarısızlığa mahkumdur ve hiçbir meşruiyeti kalmamıştır. 
 
Daha düne kadar Türkiye ile hareket eden çevrelerin bile Türkiye’yi Suriye’de istemediği koşullarda, Türkiye’nin bölgede otuz kilometrelik güvenli bölge inşa etmek, buralarda konutlar yapmak ve Suriyeli göçmenleri bu konutlara yerleştirmek istemesi abesle iştigal etmektir. 
 
Bütün bu yaşananların bize gösterdiği şey; yaşanan bunca acıdan sonra Suriye’de tek karşılığı olan çözüm demokratik moderniteyi esas alan Rojava modelidir. Halkların özgürlüğü ve eşitliğini esas alan bu model gerek Suriye’nin gerekse de bütün Ortadoğu’nun çözülmüş bulmacasıdır.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.