Ey gerilla: merhamet et, Recep’i 'mağdur' etme!

Veysi SARISÖZEN yazdı —

  • “Ekselans, karşımızda bir NATO içi kriz yok, Türk devlet başkanı Erdoğan keçileri kaçırmış, bizim NATO’ya İsveç ve Finlandiya’yı değil, PKK-YPG’yi alacağımızı sanıyor, buna izin vermem diyor, adamı hoş görün.”

Erdoğan giderek tuhaflaşıyor. Bu da konuşmalarına yansıyor. Şöyle demiş: 
“YPG, PKK’nin farklı doğurduğu bir terör örgütüdür.” 

Bunu dedikten sonra da “farklı doğmuş” bu örgütü Batılıların terör örgütü olarak kabul etmemelerinine vermiş veriştirmiş. 
Vaktiyle Türk Devleti TKP tarafından yayınlanan Bizim Radyo’yu her fırsatta kapattırmak için Sovyetlere başvururdu. Bir gün hangi Dışişleri Bakanı hatırlamıyorum, Sovyet muhatabına “Bizim Radyo’yu neden susturmuyorsunuz?” deyince, Sovyet yetkili, “Sizin radyoyu susturmak ne haddimize, Sovyetler Türkiye’nin iç işlerine asla karışmaz. Madem bu radyo ‘Sizin Radyo’ kapatın gitsin” demiş. 
O hesap. 

Şimdi İsveç Başbakanı Erdoğan’a “YPG’yi doğuran PKK nasıl bir anne olursa olsun, tam da sizin dediğiniz gibi YPG bu anneden ‘farklıdır’, o nedenle biz de bu farkı anlatmak için, PKK’ye ‘terör örgütü’ desek bile, YPG’nin ‘farklı’ olduğunu dikkate alarak ona terör örgütü demiyoruz” dese nasıl olurdu? 

Erdoğan Bizim Radyo’yu Rusların susturmasını isteyen Türk dışişleri bakanı gibi mostralık olurdu. 
Hollanda Başbakanı’yla buluştuğunda Erdoğan bir de şöyle demiş: “Bu terör örgütlerinin bütün belgeleri, bilgileri bizde olduğuna göre ve bunun mağduru da biz olduğumuza göre NATO'ya böyle bir terör örgütünün alınmasına evet diyemeyiz.” 

Kalın adındaki muamma adam Erdoğan’ın devirdiği çamları her defasında suratında kıl kıpırdamadan düzeltmekle meşhur. Recep İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğini ceffel kalem, yani değiştirilemez katiyetle veto ettim deyince Kalın “kapıyı tamamen kapamadık” diye bir düzeltme yapmıştı. 

Eğer Kalın’a birileri yukarıda alıntıladığım cümleyi düzelt demişlerse, ben adım gibi biliyorum ki, adamcağızın takma gibi duran sabit bıyıkları havalanmış ve “bunun düzelecek hali yok, deveye neren eğri demişler, nerem düzgün ki demiş, bu cümle deve gibi bir şey” diye mırıldanmıştır. 
Şimdi cümleye bakalım: 

“Bu terör örgütlerinin bütün belgeleri, bilgileri bizde olduğuna göre…” 

Recep böyle söze başlar başlamaz Finlandiya Elçiliği’nin şoförü “sizde olabilir ama bizde yok”  demiş. Al başına belayı. 
Hikayeye devam edelim: 

Recep Hollandalı’ya hitaben “Ve bunun yani terörün mağduru da biz olduğumuza göre…” diye devam edince… Yoldan geçen bir Finli turist selis bir Türkçeyle “atma Recep, biz seninle Turan kardeşiyiz” deyivermiş. Sonra da Recep’e anlayacağı basitlikte “mağdur” kelimesinin ne manaya geldiğini anlatmış.  

İzninizle önce bu Finlandiya vatandaşının Recep’e neden kinayeyle “Turan kardeşiyiz” dediğini izah edeyim. 
Bilen bilir. Turancı Türk milliyetçileri Fin halkının, tıpkı Macarlar gibi Türk “ırkından” geldiğini iddia ederler. Resmi tarihçiler şöyle yazmıştır:  
“Tarihi açıdan baktığımızda Finliler, Ural Dağları’ndan kuzey batı yönüne doğru bir yayılma göstermişlerdir. Rus milliyetinin doğumuna dek, Rusya coğrafyasında rahat bir şekilde yaşamlarını devam ettirmişlerdir. Orta Asya’da Türklerle birlikte yaşamlarını sürdüren Finliler yukarıda belirtildiği gibi Urallardan İskandinavya istikametine göçmüşlerdir. Bu bakımdan Finliler’in Turan asıllı oldukları söylenebilir.” 

Anlaşılacağı gibi Finli turist Fin milletini Türk asıllı diye anlatan resmi tarihçiyi de, Recep’i de, onun yanıbaşında duran Turancı-milliyetçi Bahçeli’yi de makaraya almış. “Madem bana Türk diyorsun, sana Türkçe öğreteyim. Sen ne dediğini bilmiyorsun, ben sana ‘mağdur’ nedir anlatayım” demeye getirmiş. Ve Türk Dil Kurumu’nun sözlüğünden “mağdur” kelimesini Erdoğan’a okumuş: 

“Mağdur kelimesi; herhangi bir durum karşısında haksızlığa uğrayarak hakkını savunamamış, başkaları tarafından zulüm görmüş, hakkı elinden alınmış insanları ifade eden bir kavram olarak belirtilmektedir.” 

İşte böyle. “Çocuktan haberi al, Finliden Türkçeyi öğren.” 
Erdoğan Hollanda Başbakanına “mağdurum, haksızlığa uğradım, hakkımı savunamadım, Kürtlerden zulüm gördüm, hakkım elimden alındı, medet ya NATO” diye ağlaşmış.  

Hollandalı bu gözyaşları karşısında kim bilir ne düşünmüştür? 

Her ne düşünmüşse biz bilmiyoruz. Ancak hemen sonraki laflar karşısında adamcağızın beyni büyük olasılıkla dumura uğramış olmalıdır. Recep demiş ki: 
“Terör mağduru da biz olduğumuza göre NATO'ya böyle bir terör örgütünün alınmasına evet diyemeyiz ". 

Hollandalı ülkesine döndüğünde NATO genel sekreterine  şöyle bir not yazacaktır: 
“Ekselans, karşımızda bir NATO içi kriz yok, Türk devlet başkanı Erdoğan keçileri kaçırmış, bizim NATO’ya İsveç ve Finlandiya’yı değil, PKK-YPG’yi alacağımızı sanıyor, buna izin vermem diyor, adamı hoş görün ve hemen şimdi bir tele konferans düzenleyip, Recep’in talebini kabul ettiğimizi, PKK ve YPG’nin yerine İsveç ve Finlandiya’yı NATO’ya alacağımızı açıklayın.” 

Şimdi siz Kalın’ın yerinde olsanız, Erdoğan’ın aktardığımız cümlesini nasıl düzeltirsiniz? 

Her yeri eğri olan deveye hendek atlatmaktan beter bir iş olacaktır bu düzeltme…

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.