Faşizme geçit yok!

Cafer TAR yazdı —

  • Türk devleti; iktidarı ve muhalefeti ile birlikte, bir bütün olarak Kürtleri kaybediyor. Devlet Kürtlerin önemli bir çoğunluğundan bir daha asla rıza alamaz.

 

 

Güney Kürdistan'a iç ihanetle birlikte organize edilip hayata geçirilen kapsamlı işgal saldırısı püskürtülmeden hepimiz; evimizde, okullarda, iş yerlerimizde bu saldırıyı konuşacağız, yazacağız ve daha önemlisi aktif olarak alanlarda olacağız.

Biliyorum, bir çoğumuz “bu ilk değil ki; daha önce de Türk devleti medya savunma alanlarına karşı operasyon düzenledi; ama bunların hiç birisi başarılı olmadı, bu da başarısız olacak!” diyecek.

Bu yaklaşım bir yere kadar doğru; ben de kendi adıma bir çoğumuz gibi 17 Nisan'da AKP/MHP faşizmi tarafından başlatılan saldırının da sonuçsuz kalacağını düşünüyorum. Fakat unutmayalım ki; ordular sadece silahlarıyla değil, moral güçleri ile de savaşırlar.

Ülkelerinin işgalini protesto etmek için güçlü bir şekilde alanlara çıkan, her yerde “savaşa ve işgale hayır!” diyen her milletten yurtseverler; AKP/MHP faşizminin ve iç ihanetin savaşma iradesini zayıflatırken; ülkesini işgale karşı savunan güçlere de moral vereceklerdir.

Bundan dolayı Kürdistan'ın işgaline karşı olan; Türk, Kürt, her milletten ve inançtan insan açıkça işgali lanetlemeli ve tavrını açıkça ortaya koymalıdır. İktidarın tutumunu hepimiz biliyoruz; fakat muhalefetin hiç vakit kaybetmeden işgali destekleyen yaklaşımları Kürtler için hem yaralayıcı hem de hatırlatıcı olmuştur.

Türk devleti; iktidarı ve muhalefeti ile birlikte, bir bütün olarak Kürtleri kaybediyor. Devlet bu tutumu ile belki bir süre daha Kürtleri kendi siyasal sınırları içerisinde yaşamak zorunda bırakabilir; fakat Kürtlerin önemli bir çoğunluğundan bir daha asla rıza alamaz.

Kimse “bu devletin umurunda değil” dememeli; eğer Kürtler Türk devletini yönetenler ve yönetmeye aday olanların umrunda değilse birileri onlara; “kırk milyonluk, oldukça politize, yıllardır uzun emeklerle kendi kurumlarını yaratmış öz savunması olan bir halktan bahsettiğimizi hatırlatmalı!”

Yeni Osmanlıcılık üzerinden Türk devletinin bölgesel gücünü sözüm ona büyütmeye çalışanlara sormak lazım; bütün bunlar “Kürtler olmadan nasıl olacak?” Sadece bir aileye dayanarak Kürt halkının desteğini aldığınızı mı sanıyorsunuz?

Eğer böyle düşünüyorsanız; siz ve işbirlikçileriniz bir süre sonra çok büyük yanıldığınızı anlayacaksınız. Türk devleti ve iç ihanet çok kısa bir sonra Kürtler tarafından tecrit edilecekler.

Yeni Osmanlıcılık gibi saçma bir yaklaşım ile, Misak-ı Milli sınırlarını yeniden kontrol etmek; bu bölgeyi bir tür iç sömürge haline getirmek isteyenlere sormak lazım; “bu Kürtlere rağmen mi olacak?”

Selçuklu'lar da dahil hiç bir devlet Kürtlere rağmen bu topraklarda egemen olmadılar. Alpaslan'ın bu topraklara geldiği günden beri Türk devlet geleneği bir biçimde Kürtlerden rıza aldı.Hatta Kürtler uzun yıllar boyunca önce din kardeşliği; daha sonra bunu pekiştiren Hilafet kurumu üzerinden kendilerini devletin asli bir unsuru olarak gördüler.

Cumhuriyet'in kuruluşuna kadar yaşanan süreçte Kürtler sadece kendi yaşadıkları yerlerde değil; Türkiye'nin bütün bölgelerinde Türklerle birlikte dönemin işgalci güçlerine karşı mücadele ettiler. Bırakın Misak-ı Milli'yi Cumhuriyetin sınırları bile Kürtlerin aktif desteği ile belirlendi.

Bu coğrafyada bin yıl sonra bir ilk yaşanıyor; Türk devleti inkarcı katliamacı politikalarıyla Kürtleri tamamen kaybediyor. Bin yıl boyunca Kürtler bütün bölgesel çatışmalarda Türklerden yana tavır aldılar; Türkler işte tam da bu nedenle yüzyıllar boyunca bölgede kalabildiler.

Fakat artık işler değişiyor; Türk devleti iktidarıyla, muhalefetiyle Kürtleri kendilerinin karşısında konumlandırıyor. Bu tutumun bir süre sonra muhakkak çok vahim sonuçları olacak; sadece iktidar değil işgali büyük bir şevkle destekleyen muhalefet de bunun altında kalacak.

Dimyata pirince giden AKP/MHP faşizmi eldeki bulgurdan da olacak; sözüm ona etki alanını Misak-ı Milli'ye kadar genişletmek isterken tarihinin en şiddetli küçülmesi ile karşı karşıya kalacak.

İlk defa dört parçada ve Kürt diyasporasında işgale karşı güçlü bir tepki var; Kürt halkı yaşadığı her yerde işgali protesto ediyor ve ihanete olan nefretini açıkça ortaya koyuyor. Bu nefret bir süre sonra iç ihaneti boğacak, kürt sokaklarına çıkamayacak hale getirecek.

Hiç bıkmadan, usanmadan; AKP/MHP faşizminin Medya savunma alanlarına karşı düzenlediği saldırı her platformda şiddetle kınanmalıdır. Başta Kürtler olmak üzere her milletten halkımız alanlara çıkarak “faşizme ve işgale” hayır demelidir.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.