Faşizmi yenmek için savaşa karşı mücadele

Ziya ULUSOY yazdı —

  • Putin, İdlib’de Astana anlaşmasına uymayan diktatörü, işgalci TSK üslerine hava saldırısıyla uyardıktan sonra, Soçi’de ne üzerine anlaştı? Bilinmiyor. İdlib karşılığında Tıl Rifat’ı verme pazarlığı mı yapıldı? 

İşgalci ve kirli savaşa karşı mücadele ile faşizme karşı mücadele hiç bu kadar kaynaşmamıştı.

Bunu neden irdeleme  ihtiyacı hissediyoruz?

Tabii ki faşist şef Erdoğan’ın yeniden Rojava’da işgali genişletme sinyali verdiği, savaşa karşı mücadele ihtiyacının daha da yükselmesi nedeniyle.
Önce tarihsel deneyimlerde faşizm ve savaş ilişkisine değinelim.

İçte ve dışta savaş faşizmin karekteridir. İkisi atbaşı gitmez tabii. Ama faşizm önce hangisini yoğunlaştırsa, diğerine  dayanak yapar.

Yakın tarih ve 2 örnek

Mussolini, iç savaş yöntemleriyle komünistlere ve muhaliflerine saldırıp korku yayma/zindan ve yasakla iktidarını güvenceye alınca, bunu, Libya ve Etiyopya işgallerinin dayanağı yaptı.1939’da ise, işgaller serisini  Arnavutluk ve  Yunanistan’a uzattı.

İşgalci savaşları ise içeride faşizmin kitle desteğini pekiştirmenin aracı olarak kullanabildi.

Faşizme karşı direniş daha gelişkin kılınabilseydi Mussolini işgalleri gerçekleştirebilir miydi?

Bunun tersi de sorulabilir. İşgalci savaşlarına başlarken yenilseydi, faşizmin iktidarını pekiştirebilir miydi?

Tabii ki her iki sorunun cevabı aynı: hayır!

Aynı soru ve cevap Hitler faşizmi için de geçerliydi.

Mussolini’nin savaşları engellenemedi, ama Arnavutluk ve Yunanistan halkları komünistlerin öncülüğünde devrimci ulusal savaşları yükselterek, 1943’te İtalyan faşist işgalcilerini yenilgiye uğrattılar.

Etkisi hemen İtalya’ya yansıdı. Büyük Faşizm Konseyi içinde çelişki kendisini gösterdi. Kralın emriyle Mussolini tutuklandı. Alman faşizminin militarist güçlerince kurtarılsa da, 2 yıl sonra halk direnişi/partizan savaşıyla tümüyle yenilgiye uğratıldı.

Diktatör Erdoğan’a gelince

Kirli iç savaş, yasak ve zindanla iktidarını güvenceye alınca, bunu, 2016’dan başlayarak Rojava, Kuzey Suriye işgallerine dayanak yaptı. Libya’dan Karabağ’a savaşların bileşeni oldu. 

İşgalci savaşlar Erdoğan faşizmine umduğundan daha az düzeyde de olsa kitle desteği sağladı.

Denklemi diğer biçimiyle de okuyabiliriz. İşgalci savaşlar, Erdoğan faşizminin kalıcılık sağlayacağı desteğe yeterli olamadı.

Erdoğan faşizminin kapitalist talancılığı ve yarattığı yoksullaşma ile kuralsız keyfiyetçiliği, kitle desteğini hızla aşındırıyor. Üstelik en çok da diktatörlük altında yetişmiş genç kuşaklarda desteği eriyor.

Erdoğan savaş narası atıyor

Bu koşullarda Erdoğan yeniden savaş naraları atmaya başladı. İşgali altındaki Azez’de  zırhlı güçlerine yönelik eylem ve Kilis’e  düşen havan topu mermisi sonrası ‘tahammülümüz kalmadı’, savaş bakanı Akar ‘daha önce yaptığımız gibi Erdoğan’ın talimatıyla gerekeni yaparız’ sözleriyle, işgalci savaşı genişletme davulunu çalmaya başladılar.

Diktatör ve askeri şefleri, Til Rifat ve Mınbiç’e savaş planını gerçekleştirmeye çalışıyorlar.

14 Haziran’da görüşüp anlaştığı Biden, Medya Savunma Alanları’na diktatörün savaşını tümüyle desteklemesine rağmen, Rojava’ya yönelik yeni bir savaşın zarar vereceğini açıkladı.

Soçi görüşmesi

Putin, İdlib’de Astana anlaşmasına uymayan diktatörü, işgalci TSK üslerine hava saldırısıyla uyardıktan sonra, Soçi’de ne üzerine anlaştı? Bilinmiyor. İdlib karşılığında Tıl Rifat’ı verme pazarlığı mı yapıldı? Bu ihtimal yoksa salt kara gücüyle diktatör işgali genişletmede zorlanacak.

Diktatör’ün işgali genişletmesine “hava sahasının açık olması gerektiği” uyarısı yapan bazı  askeri yöneticiler istifa etti. Bu durum, sahadaki askeri şefler arasında da kararsızlık anlamına geliyor.

Bu duruma rağmen diktatör, yine de savaşı genişletme macerasını dayatabilir. Çünkü şavaş şovenizmiyle kitle desteğini artırmaya, burjuva muhalefeti arkasına bağlamaya ihtiyacı var. Savaş sıkıyönetimiyle yeniden yasakları, zindan saldırısını ve siyasi cinayetleri yoğunlaştırmaya ihtiyacı var.

İşçi sınıfı ve yoksullar işgale karşı tutum almalı

Diktatörün işgalci savaşlarına karşı mücadelenin dosdoğru faşizmden kurtuluş mücadelesi momentine girildiği bir durum. 

Özellikle işçi sınıfı ve yoksul Türk halkı, barışsever güçler, diktatörün zayıflığını yeni savaş macerasıyla giderme oyununa karşı direnişi yükseltmekle yükümlü.

Bu onurlu  mücadele, diktatör ve çanak tutan burjuva muhalefetin “milli dava” yalanını bir kenera atarak, savaş tezkeresini redde zorlayarak, faşizmin bekası için savaşlara karşı yükselmeli diktatörü tarihin çöplüğüne göndermeli.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.