Frau Merkel

Cafer TAR yazdı —

  • Libya'da henüz taraflar daha bu kadar netleşmeden, Türkiye henüz petrol arama gemilerini bölgede aktifleştirmemişken bu gazetede birçok yazar arkadaşım gibi ben de Rojava sorunun önemli bir kısmının Doğu Akdeniz sorunu olduğunun altını çizmiştik.

Gelişmeler bizi doğruluyor; Doğu Akdeniz kaynıyor. Sadece bölgesel güçler değil dünyanın geri kalanı da mümkünse direkt, eğer bu olmuyorsa kendine yakın diğer ülkeler üzerinden Doğu Akdeniz'deki çıkarlarını güvenceye almaya çalışıyorlar.

Rusya, Fransa, ABD, Mısır gibi sorunun hem askeri hem de politik olarak doğrudan muhatabı olan ülkelerin pozisyonunu anlamak nispeten kolay; çünkü bu ülkeler bölgede askeri güç bulunduruyor ve gerekli gördüklerinde problemlere doğrudan müdahale ediyorlar.

Fakat özellikle Almanya gibi hem askeri hem de politik olarak açık pozisyon almaktan özellikle kaçınan ülkelerin tavrını anlamak, belirli bir vade için bir öngörüde bulunmak çok kolay değil.

Almanya Başbakanı Angela Merkel, Temmuz ayının başında Federal Mecliste milletvekillerinin sorularını yanıtladığı bir oturumda Türkiye/Fransa gerilimine de değinmiş ve işin oldukça ciddi olduğunu itiraf etmek zorunda kalmıştır.

Olayın esası şu; Fransız savaş gemileri Libya'ya silah taşıyan Tanzanya bandıralı bir kargo gemisini durdurmak istiyorlar; fakat Türkiye geminin kendi kontrolünde olduğunu Fransa’ya bildiriyor. Fakat Fransızlar ısrarla gemiyi aramak istiyorlar ve Erdoğan rejimi MİT TIR’ları olayında yaşadıklarını Doğu Akdeniz'de tekrar etmemek için bu kez işi sıkı tutuyor ve savaş gemilerinin namlularını Fransız gemilerine doğrultuyor.

Libya'da Türkmen de olmadığı için; bu ülkeye yasadışı yollardan gönderilen silahları izah etmek de mümkün olmayacaktı. NATO'nun iki önemli ülkesi Türkiye ve Fransa başka bir ülkeye yasadışı yollardan silah sevk edilmesi olayında savaşın eşiğine geliyorlar.

Çok değil aradan bir kaç hafta geçtikten sonra bu kez Türkiye Yunanistan’a ait olan Meis Adası'nın güney ve doğusunda sismik araştırma yapacağını bildirerek gemilerini söz konusu bölgeye gönderiyor. Bunun üzerine Yunanistan hükümeti duruma müdahale ederek onlar da bölgeye savaş gemileri ve savaş uçakları gönderiyorlar.

Hemen ardından Türkiye de bölgeye savaş gemilerini ve uçaklarını gönderiyor. Bir anda iki ülke sıcak çatışmanın eşiğine geliyor. Yani aslında Erdoğan'ın istediği oluyor; Türkiye oyun kurucu olarak değil, ama bozucu olarak yeniden bölgede pozisyon almış oluyor.

Türkiye'nin bütün Doğu Akdeniz ve Ortadoğu'da kendine biçtiği rol “oyun kurdurmamak varolanı bozmak” olarak bir kez daha netleşiyor. Türkiye bir AB projesi olan; İsrail, Mısır, Kıbrıs ve Yunanistan arasında gelişen stratejik ortaklığı bozmak, bu mümkün değilse en azından rahatsız etmek istiyor.

Erdoğan rejimi de Meis Adası açıklarında hidrokarbon bulsa bile çıkaramayacağını biliyor. Bu çok kolay bir şey değil; fakat Türkiye ısrarla provokasyonlarına devam ediyor. Erdoğan rejimi Yunanistan'la gerilimi tırmandırmak istiyor; bunun için Ayasofya'yı açıyor, Yunanistan'ın münhasır ekonomik bölge olarak ilan ettiği bir çok alanda provokatif sondaj çalışmaları yapıyor.

Dolayısıyla rejim sadece Yunanistan'ı değil başta Almanya olmak üzere AB'nin tamamını tartışmaların içine çekeceğini biliyor. Nitekim de öyle oldu; Yunanistan bütün AB ülkelerini harekete geçirdi ve Almanya devreye girdi. Erdoğan rejimi her provokasyonunda konu dışına çıkıyor; somut olayın kendisinden çok kendi gündemi olan diğer meseleleri el atından konu ederek, bu alanlarda taviz koparmaya çalışıyor. 

Konuyu yakından takip eden çevreler “ne oldu da Erdoğan Merkel'le görüştükten sonra gemileri geri çekti?” diye düşünüyor. Bunun için son bir kaç günde döviz piyasalarında yaşananlara bakmak yeterli olacaktır. Euro 8,30'lara, Dolar 7 Tl’ye tırmanmış durumda. Türkiye ise çok ciddi döviz açığıyla karşı karşıya.

Türkiye'de ekonomik kriz rejim açısından bir güvenlik sorununa dönüşmek üzere; bunun için ne Amerika'nın ne de Rusya'nın kapısını çalamazlar, gidebilecekleri bir tek adres var: Frau Merkel! Aslında Erdoğan rejimi Meis Adası’nda petrol aramıyordu, bölgede maraza çıkararak, şantajla kendini finanse etmek istiyor. Bundan dolayıda Frau Merkel'in kapısını çaldı.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.