Gelecek bizimdir!

Demir ÇELİK yazdı —

  • Yüz yıldır Alevi inancını inkâr eden, Alevileri katliam ve soykırımlardan geçiren bu nahak zihniyet, şimdi de inancımızı başkalaştırmaya uğratmak, inancımıza biçim vermek, sınır çizmek ve yeni bir don biçmek istiyor.

Türk Ulus devleti, kuruluşundan bu yana Kürtler ve Aleviler ne istiyor diye soragelmiştir. Sanki dili, kimliği, inanç ve inanç değerlerini yasaklayan, katliam ve soykırımlardan geçiren kendisi değilmiş gibi. 1925 Tekke ve Zaviyelerin kapatılması ile Alevi Ocax sistemine müdahale eden devlet, asıl olarak inancı ve inanç değerlerini ortadan kaldırmayı amaç edinmiştir. Tekçi, ırkçı ulus devlet Alevi Ocaxlarını kapatmakla kalmaz, Ocax Pîrlerine birer Kuran ile birlikte, İslam’ın şartları ve cenazenin kaldırılması talimnamesi gönderir. Pîrlerin talip ziyaretlerine sınır çizer, talimnamede geçen söylem ve ritüellerin esas alınmasını dayatır. Yüzyılı bulan dışarıdan bu müdahaleye paralel eğitim, kültür, sanat, siyaset, ekonomi, hukuk, medya, aile, kentleşme vb. ideolojik aygıtlar üzerinden Alevi hakikatini çarpıtır, Türk, Sünni İslam’ ı Alevilere dayatır.      

Siyasal, sosyal, kültürel ve inançsal ihtiyaçlarını Ocaxlar sistemine dayalı karşılayan Alevi toplumsallığı, bu meşru zeminden yoksun bırakılınca, ya da giderek uzaklaşmaya başlayınca, ulus devletin asimilasyonuna açık hale gelir. Bu durum yetmezmiş gibi 1960 sonrası siyasal ve toplumsal aydınlanma hareketlerinden etkilenen Alevi gençliği, kaba sekter anlayış ile inanca içeriden müdahalesi devletin dışarıdan müdahalesi ile buluşunca Yol yürütülmez, değerleri yaşanmaz olur.  İnancın hakikati ve değerlerine yabancılaşma yaşanmaya, egemenin inanç ve kültürüne öykünme ile birlikte kendinden ve hakikatinden kaçış yaşanır. Kendi hakikatini sahiplenmenin ağır bedelini ödemektense, egemen kültüre yedeklenmenin avantajlarını fırsata dönüştürmenin orta sınıf eğilimi giderek Aleviler içinde gelişen eğilim olur. Alevi Pîrlerinin buna sessiz kalmaları, devrimci demokratların ise kayıtsız kalmaları nedeni ile derin yabancılaşma yaşanmaya, dolaysıyla inanç varlık yokluk ile yüz yüze kalır.

Yüz yıldır Alevi inancını inkâr eden, Alevileri katliam ve soykırımlardan geçiren bu nahak zihniyet, şimdi de inancımızı başkalaştırmaya uğratmak, inancımıza biçim vermek, sınır çizmek ve yeni bir don biçmek istiyor. 2022 yılında yüzlerce köydeki irili ufaklı cem evlerini ziyaret eden nahak zihniyetin bürokratları, kendilerince Alevilerin ne istediklerini sorduklarını ve isteklerini karşılamaya çalıştıklarını söylemişlerdi. Türkçü-İslamcı zihniyet, bir yandan inancımızı ‘sapkın’, ‘zındık’ diyerek katli vacip görmekte, öte yandan da kendi zihniyetini ve onun kültürel kodlarını inancımızın içine ince politikalarıyla yerleştirmeye çalışmaları içinde olduğunu iyi bilmek durumundayız. Cemevlerini ibadethane kabul edip, statü vereceğine kum, çimento gibi kimi ihtiyaçlarını karşılayan bu nahak zihniyet daha ne istiyorsunuz deme cüretinde bulunmuştur. Tarih boyunca onlarca kez katliamlar yaşatan ve soykırımdan geçiren, dilimizi, kimliğimizi, kültür ve inancımızı yasaklayanlar kendileri değillermiş gibi onlara kanmamızı bizden istemektedirler. Onlara kananlar, hem inancımızı itibarsızlaştıran katliamcı zihniyeti haklı çıkarmış olacaklar, hem de onlarca kez katliam ve soykırıma uğrayan Alevilerin katledilmeyi ve soykırımdan geçirilmeyi hak ettiği sonucuna bizi götürür. Bu durum inancın köküne kibrit suyu dökmek anlamına geldiğinden, Erdoğan 2022 yılının son çeyreğinde, Aleviliği Torba Yasasına sığdırmaya çalışan hamleler içinde olmuştur. Halbuki Yol önderlerimizden Nesimi, değil torba yasasına, “Ben iki cihana sığmazam” diyerek inancımızın hakikatini yüzlerce yıl öncesinde haykırmıştı. Devlet ve iktidar dışı insan toplumsallığının hakikati olan inancımız devletçi sistemin, hele de kirletici iktidarın yasalarına asla sığmayacak kadar evrensel ve ekolojist değerler sahibi bir inançtır.

Bizi geri dönülmez noktaya mahkûm eden bu zihniyetin yasaları ile bize don biçmeye çalışanlara, 25 Aralık’ta İstanbul’da gerçekleştirilen Büyük Alevi Kurultayı’nda Alevi kurumları güçlü katılım ve yüksek sesle temel taleplerimizi yeniden haykırmışlardır. Alevilerin temel taleplerini dünya âlem bilmekteyken, sağır sultanlar bile duymuşken, bu zihniyet sahipleri bir kez daha iktidarlarına alan açmak, direnişi ve mücadeleyi kırmak için hamle ve operasyonlar geliştiriyorlar. AKP yirmi yıllık iktidarı boyunca birçok Alevi Pîri ve siyasetçisi üzerinden Alevi çalıştayları düzenlemiş, taraflardan temel taleplerini dinlemiş olmasına rağmen çözüm yerine, her seferinde yoğun asimilasyon çalışmaları eşliğinde inancı itibarsızlaştırma, kriminalize etmekten asla geri durmamıştır. Bir kez daha duymak ve bilmek isterlerse Alevilerin temel talepleri:

1- Sivil, laik, demokratik, eşitlikçi ve özgürlükçü bir Anayasa hazırlanmalı, Alevilerin eşit Yurttaşlık hakkı bu Anayasa güvencesine alınmalıdır.

2-Tüm din ve inançlara eşit mesafede duran demokratik hukuk sistemi inşa edilmelidir.

3- Ocaxlar üzerindeki yasak kalkmalı. Pîr- Talip ilişkisi önündeki engeller kalkmalı, ilişki inancın hakikati ile yürütülmelidir.

4- Cemxane ibadet statüsüne kavuşturulmadır.

5- Zorunlu din dersleri kaldırılmalıdır.

6- Ana dilde eğitim, ana dilde ibadet Anayasal güvenceye alınmalıdır.

7- Diyanet İşleri Başkanlığı kapatılmalı. Cami, Kilise, Havra ve Cemxaneler din ve inanç sahiplerine bırakılmalıdır.

8- Alevi Dergâh ve kutsal mekanlar inanç sahiplerine devredilmelidir.

9- Alevilere dönük yaşatılan katliam ve soykırımlarla yüzleşilmeli, hesap sorulmalıdır.

10- Alevi yerleşim yerlerinin ve kutsal mekanların isimlerini değiştirmekten vazgeçilmeli, anadildeki isimler iade edilmeli, yasal güvenceye bağlanmalıdır. Kutsal mekanlarımızın yağma ve talanına son verilmelidir.

11- Kamusal ayrımcılıktan vazgeçilmeli, nefret suçlarını önleyici yasal ve Anayasal değişiklikler yapılmalıdır.

Bu temel taleplerimiz meşru ve haklı talepler olup Aleviler ve demokrasi güçlerinin birlikte mücadelesi ile kazanacakları haklardır. Bu temelde mücadeleyi İstanbul Yenikapı’daki kurultayda bırakmamak, çeşitlendirmek, çoğaltmak ve başarmak bizlerin boynunun borcu olmalıdır.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.