Halklara ve geleceğimize inen tokat!

Demir ÇELİK yazdı —

  • Seçilmişleri yargılanmakta, siyasal rehine olarak tutulmaktadırlar. Dışarda olupta faşizme rağmen demokratik siyasette ısrar edenler ablukaya alınmakta, itilip kakılmakta, yerlerde süründürülmekte, atanmışların tokatına, işkencesine maruz bırakılmaktadırlar.
  • HDP seçilmişine atılan tokat Alevi’ye, Ermeni’ye, Êzîdî’ ye, Süryani’ ye, Rum’a ve öteki sayılanlara atılan tokattır. HDP’ye atılan tokat, maden ocaklarında göz göre göre ölüme terkedilen emekçiye, açlık ve yoksulluk cenderesinde yaşama tutulanlara atılan tokattır.

Türk ulus devletinin inkâr ve katliamlarına karşın Kürtlerin eşit, ortak ve birlikte yaşam iradesine her zaman olduğu gibi bir kez daha tokat indi. Gasp edilen hakları, yok sayılan ve her seferinde katliam ve soykırım dayatılan Kürtler, demokratik ortak coğrafyada birlikte yaşamanın her tür fedakarlığına rağmen, her seferinde benzer zulümlerle karşı karşıya kalmışlardır. Devletin alî çıkarlarını savunan elit siyaset tarafından tasfiye edilen Kürtler, 1991’ de HEP (Halkın Emek Partisi) ile birlikte demokratik siyaseti örmeye, örgütlemeye başlarlar. Kürtlerin, bunca zulme rağmen eşit ortak yaşam arayışına saygı duyacaklarına terörize etmeyi görev bilen tekçi söz konusudur.

Son iki yerel seçimlerde %60’ın üzeri oylarla seçilen belediye eş başkanları görevden alınıp, cezaevlerinde tutsak ediliyor, yerlerine kayyumlar atanıyor…

HDP eşbaşkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ başta olmak üzere onlarca milletvekili hukuki olmayan gerekçelerle içerde rehin tutuluyor… Onbinlerce siyasetçi içerde tutsak, onbinlerce siyasetçi ise sürgünde kadım toprağının özleminde…

Her gün il ilçe binalarına ve genel merkezine saldırı oluyor, ırkçı faşist sloganlar yazılıyor, milletvekilleri, yöneticileri tehdit ediliyor, geçmişte biz halklara ve inançlara yaşatılan soykırımlar hatırlatılıyor…

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı devam eden kapatma davasını gerekçe göstererek, HDP’nin hesaplarının bloke edilmesi talebinde bulunuyor…

HDP Eşbaşkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar ve milletvekillerinin parti binalarına girmesi engelleniyor, basın açıklamalarına müsade edilmiyor, polis ablukasıyla halkından ve toplumdan yalıtılmaya çalışılıyor.

Eski milletvekili, bu dönem İstanbul İl Eşbaşkanı olan Ferhat Encu’ya polis tokat atıyor, diğer yöneticilere aleni işkence yapılıyor…

Kendisine sosyal demokratım diyen partiden belediye başkanı seçilen biri, halkının oyları ile seçilmiş ve halkın iradesi olan Kürt’e polisin attığı tokatı “az bile olmuş” diyebiliyor…

2015’te “Taş taş üstünde, gövde üstünde baş kalmamalı.” diyen faşist güruh bir ağızdan,”HDP kapatılmalı” talimatını yargıya verirken, siyasi sözcüleri utanmadan yargı bağımsızdır diyebiliyor…

Türk devleti ve ondan beslenen siyasetçi, mafya, çete ve askeri sivil bürokratın HDP ve siyasetine tahammülsüzlüğü, ırkçılık tanımlamasını aşan boyutta olup aleni ve açık faşizmdir. Bu faşizan yaklaşımın nedeni; Türk ulus devletinin tekçi, inkârcı, katliamcı zihniyetine karşı, HDP’nin eşit, ortak ve birlikte yaşamı savunuyor olmasıdır.

Bu nedenle seçilmişleri yargılanmakta, siyasal rehine olarak tutulmaktadırlar. Dışarda olupta faşizme rağmen demokratik siyasette ısrar edenler ablukaya alınmakta, itilip kakılmakta, yerlerde süründürülmekte, atanmışların tokatına, işkencesine maruz bırakılmaktadırlar. Ortadoğu’nun şiddet sarmalında her insan babasından, büyüğünden, öğretmenden, asker- sivil bürokrattan, kısacası eril egemenlikçi devletten ve onun prototip güç odaklarından tokat yemiştir. Bu denli yaygın şiddet sarmalında çoğu unutulup gitsede, kişinin onurunu, kişiliğini zedeleyen, toplumsallığını hedef alan tokat asla unutulamaz, unutulmamalıdır.

İşkencenin ve şiddetin en yaygını olan tokat; eril egemenlikçi vahşi barbar zihniyetin kişiliğe saldırının, aşağılamanın, hakaret etmenin, hak gaspının ve karşısındakinin siyasal ve sosyal varlığını inkâr etmenin, ortadan kaldırmaya kalkışmanın fiili eylemidir.

Dolayısıyla Ferhat Encu’ya atılan tokat Kürt’e atılan tokattır. HDP seçilmişine atılan tokat Alevi’ye, Ermeni’ye, Êzîdî’ ye, Süryani’ ye, Rum’a ve öteki sayılanlara atılan tokattır. HDP’ye atılan tokat, maden ocaklarında göz göre göre ölüme terkedilen emekçiye, açlık ve yoksulluk cenderesinde yaşama tutulanlara atılan tokattır. Toplumun çoklu kimliğinin ve çoklu kültürünün eşit ve ortak yaşamını savunan HDP’ye atılan tokat, halklarımızın ve inançlarımızın ortak yaşam iradesine ve özgür geleceklerine atılmıştır. Doğamızın talanına karşı direnenlere, ‘jin jîyan azadî’ diyerek özgür yaşamı ve özgür insanlığı savunmak için idam sehpalarını göze alanlara atılan tokattır.

Bu temelde sıradan yaklaşmamalı, halklarımıza, inançlarımıza ve özgür geleceğimize inen bu barbar şamara karşı, daha çok örgütlenmeli ve daha çok mücadele birlikteliklerini geliştirmek durumundayız.

Kadim coğrafyamızın halklarına ve inançların hakikatine, onuruna ve değerlerine vurulan bu tokatı unutursak çok daha ağır olanın üzerimize ineceğini asla unutmadan bu soykırımcı zihniyete karşı hakikatimizi, onurumuzu ve özgür yaşamı savunan Emek ve Özgürlük İttifakı etrafında kenetlenmek zorunayız.

Ulus devletin tekçi ideolojisine, yere indirdikleri tanrı putlarına ve bencil bireyci değerlerine karşı, toplumun çoklu kimliğini ve çoklu kültürünü esas alan demokratik ulus anlayışından hareketle demokratik cumhuriyeti inşa etmek üzere yollara düşmeliyiz.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.