Hep beraber…

Suat BOZKUŞ yazdı —

  • HDP’nin son yaptığı “Hep beraber” çağrısı, AKP-MHP diktası çökerken halkı ayağa kaldırmaya yarayacak olan bir yürüyüş çağrısıdır. Erdoğan-Bahçeli çetesinin gitmesi ve ondan sonra yapılması gerekenleri net olarak açıklamaktadır.

HDP’nin siyaset sahnesine girmesiyle birlikte yeni bir döneme girildi. 7 Haziran 2015 seçimlerinde, HDP’nin bütün engelleri aşarak seçim barajını parçalaması ve TBMM’ye girmesi Erdoğan’ın tek adam ve tek parti diktasına son vermiş, karizma çizilmişti.

Erdoğan, seçim sonuçlarını geçersiz ilan ederek Bahçeli ile anlaşıp seçimleri yeniletti. Aslında o günden beri sandıkta hep kaybetti. Ancak YSK-AA ve emrindeki saray medyası eliyle kazanmış gibi gösterildi.

Bu oyun Mart 2019 yerel seçimlerinde sökmedi. İstanbul’u donattıkları “Binali kazandı” panoları ellerinde kaldı. Yenilenen İstanbul seçimlerinde daha büyük bozguna uğradılar.

Erdoğan cephesi artık hep geri gitmeye başladı. Tekne su almaya hatta batmaya başladı. Çoktandır AKP gemisinden kaçışan farelerin denize dökülmesi ve saray medyasına vuran panik bundandır.

Hepsinde açık açık “Erdoğan giderse ne yaparız” telaşı ve korkusu görülüyor. Kendi korkularını ve telaşlarını halkın beynine bocalamaya, halkı kışkırtmaya çalışıyorlar. Halka diz çöktürmeye kalkışanlar şimdi kendileri çöküyor.

Siyasi mücadelede iktidara karşı olmak ve akşam sabah sözde sert muhalefet yapmak, hakaretler yağdırmak kar etmez. İktidarın bütün saldırılarına ve tehditlerine, kışkırtmalarına karşı halkların en geniş kesimlerini bir araya getirecek olan yeni bir seçenek ve yeni bir umut yaratmak şarttır. Bu olduğu zaman sessiz olan halkın sesi yükselir ve duruma müdahale edene kadar gider.

HDP, 7 Haziran 2015 seçimlerinde “Yeni yaşam” projesiyle halklara bir çağrı yapmış ve başarıya ulaşmıştır. Ama bu başarı Erdoğan diktasına son vermeye yetmedi. Tersine Erdoğan-Bahçeli çetesi yeni bir darbeyle diktalarını ilan ettiler. Hatta Fethullahçılar bahanesiyle kendi yaptıkları karşı darbeye HDP dışındaki partilerin desteğini bile sağladılar.

Erdoğan-Bahçeli diktası, o günden beri başta HDP olmak üzere tüm muhalif kesimlere karşı hukuk ve insanlık dışı saldırılara başladı. Ankara Gar katliamı, Diyarbakır seçim mitingine saldırı, HDP binalarına yönelik saldırılar birbirini takip etti. HDP’li vekillerin ve belediye eşbaşkanlarının tutuklanıp yerlerine kayyım atanarak tasfiye edilmesi sıradan bir iş haline geldi.

Son dönemde de, İzmir’de parti binasına giren bir saldırgan, parti görevlisi Deniz Poyraz’ı katletti. Suruç’ta kendi dükkanlarında saldırıya uğrayan ve hastanede katledilen Şenyaşar ailesinin adalet arayışı adliye önünde sürüyor.

Bütün bu kanlı saldırılar, tutuklamalar, zindanlar HDP’nin gücünü yok edemedi, tersine arttırdı.

Anketlerde HDP’nin oyu yüzde onbeşin üzerinde görünüyor. Ama HDP’nin esas gücü sadece oy oranından gelmiyor. HDP’yi güçlü kılan ve ayakta tutan önerdiği programın tarihi haklılığı, doğruluğu ve önemidir.

HDP’nin son yaptığı “Hep beraber” çağrısı, AKP-MHP diktası çökerken halkı ayağa kaldırmaya yarayacak olan bir yürüyüş çağrısıdır. Erdoğan-Bahçeli çetesinin gitmesi ve ondan sonra yapılması gerekenleri net olarak açıklamaktadır.

Erdoğan-Bahçeli diktası HDP’yi susturmak üzere anlaşmışlardı. 7 Haziran 2015’ten beri kendi medyalarında ve TRT’de HDP’ye ambargo koydular. Sanki HDP yokmuş gibi paneller, programlar yaptılar. HDP hakkında atıp tuttular, her türlü iftirayı ve yalanı söylediler.

Bir yandan tutuklamalar, bir yandan da suikastler ve kapatma davaları… Hiç biri kar etmedi. Şimdi hepsi de HDP’yi konuşuyor. Ne yaparlarsa yapsınlar, HDP siyasetin tayin edici kilit bir partisi olduğunu gösterdi.

Artık HDP’siz bir Türkiye, HDP’siz bir dünya mümkün değildir. Herkes saatlerini HDP’ye göre ayarlamalıdır.

Hep beraber demokrasi, hep beraber adalet, hep beraber barış!

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.