Kadın düşmanı Homongolos ve "görevimiz dil koparmak"

Veysi SARISÖZEN yazdı —

  • Şu on beş gün içinde, Erdoğan üç kadını diri diri mezara gömmekten, dilini koparmaktan söz ediyor. HDP’li Semra Güzel’in binlerle birlikte çözüm zamanı Kandil’e gitmiş olmasını yedi yıl sonra diline dolaması delirme işaretidir. Sezen Aksu’nun bir şarkıda, Allah’ın Kitabı’nda "o ağaca yaklaşırsanız zalimlerden olursunuz" dediği Adem’e "ağaca yanaştı, cahillik etti" diyen dilini koparmak "görevimizdir" dediği zaman delirmeye beş kalmıştır.

Ekranda kafasında kep, üstünde Profesör üniformasıyla Tayyip bin Recep Abu Erdoğan resmi var.  

Altına yazıyorum:

"Bed asla necabet mi verir hiç üniforma 

Zerdüz palan vursan eşşek yine eşşektir". 

Ne demiş oldum?

Cumhurbaşkanı’na "bed asıllı" mı dedim, "eşşek" mi dedim. 

Diyecek olsam "soysuz" ve "eşşek" derdim.

Ziya Paşa’nın Terkib-i Bend’inden iki mısrayı neden paralıyayım? 

O halde ne demiş oluyorum? Bu "diplomasız" adama Prof. kaftanı giydirseniz de diplomasız adam yine diplomasız adamdır" demiş oluyorum. Bunu da, biraz "edebi" bir dille demiş oluyorum.

Diyeceksiniz ki, Erdoğan ve onun yargısı edebiyattan, deyimden, ata sözünden anlamaz. Eh, haklısınız. "Eşek hoşaftan ne anlar, suyunu içer posasını bırakır." 

Üç ay yatıp, sanırsınız Treblinka toplama kampında yatmış gibi yirmi yıldır bu yatmanın üstünde tepinen Erdoğan, yatmasına neden olan "şiir" adı verilen manzumeyi okurken ne demişti? 

'Minareler süngü kubbeler miğfer 

Camiler kışlamız mü’minler nefer’ 

Adama ne dediler? "Bu adam minareleri süngü, kubbeleri miğfer, camileri kışla yapacak, sonra da mü’minlerden bir Hilafet ordusu kurup laikliğe savaş açacak…" Böyle demeye getirdiler ve bastılar cezayı.

Gazeteci kadın, "bir öküz saraya girerse orası ahır olur" demiş. Çerkes atasözüymüş. Hoş, "öküz" yerine büyük baş hayvan diyerek ifadeyi biraz kibarlaştırmak da istemiş.

Şimdi bu Erdoğan 'bana öküz’ dedi diyerek kadın gazeteciyi tutuklattı.

Aklıma hemen Genç Osman geliverdi. Onun sarayına Öküz Ahmet Paşa defalarca girmişti. Tarih böyle yazıyor. Öküz Ahmet Paşa kendisine baba mesleğinden ötürü "öküz" dendiğini elbette biliyormuş. Ama adam bizim Erdoğan gibi "öküz" denmesi karşısında aklını yitirmemiş, bir hayli toleranslı ve nüktedanmış. Anlatayım:

Bir gün sefer çadırında paşalarla otururken, çadırın aralığından bir öküz başını içeriye uzatmış ve melul melul Öküz Ahmet Paşa’ya bakmaya başlamış. Çadırdakiler başlamışlar kıkırdamaya. Paşa bunları Divan-ı Harbe göndermek yerine ne yapmış? Şöyle: "Gülmeyin. Öküz, bendeniz Öküz Ahmet Paşa’ya dedi ki, ‘Ey paşa, anladık sen bizdensin de bu yanındaki eşekler neyin nesi?" 

Erdoğan’ın "ceddi" olan Öküz Ahmet Paşa belli ki kendisine "öküz" denmesinden bir komplekse kapılmamış. Bizim ki korkuyor. Çünkü Erdoğan’ın da aklında şu atasözü var: "Bir adama kırk gün deli dersen o adam deli olur." Adam havadan nem kapıyor, "bana kırk gün öküz diyecekler, sonunda öküz olacağım" korkusuyla gazeteciyi hapse atıyor. Ya gazeteci hücresinde kırkıncı defa "öküz" demeye kalkarsa ne olacak? 

Kolayı var. Ne demişti? Cemaate "göreviniz yeri geldiğinde Sezen Aksu’nun dilini koparmaktır" demişti.

Gazetecinin de dilini koparır, böylece "öküzleşmekten" kurtulur. 

Durum vahim.

Saray delirtir. Adam delirmek üzere. Ceddinin tarihini kulaktan dolma da olsa bilir. Mesela ceddi "Deli İbrahim"i unutamaz. Genç Osman’ın babası Mustafa da “delirmişti." Saraya kapatılan ve deliren şehzadelerin ismini saymaya kalksak Topkapı Sarayı "lebaleb" dolar da taşar.

Sarayda öküz haline gelmek yine de bir şeydir. Ya kafayı yersen?

Bence yedi bile.

Camide sağına imamı alıp cemaate "dil koparma" emri vermek aklı başında bir insanın yapacağı iş değildir.

Bir psikiyatr arkadaşım bana, "ıskartaya çıkan bir erkeğin delirmeye başladığını gösteren en büyük semptom kadınları düşman olarak görmeye başlamasıdır" demişti.

Köy bitti. Halk şehirlere doluştu.Sonuçta ne oldu? Köyde mahpus hayatı yaşayan kadın şehre geldi. Hayat pahalı. Kadın başladı çalışmaya. Emek, insanı sosyalleştirir. Geliştirir. Erkek eski erkek. Kadın ise yeni kadın. Şehir hayatı erkeğin belini büker. Iskartaya çıkar ve yanı başındaki kadından korkuya kapılır. Saçını örtse bile elinde telefon, gün on saat adamın uzağında? Koca denilen ıskarta erkek başlar korkmaya. Eskiden vurdu mu oturtuyordu. Kadın lal idi. Şimdi konuşuyor iyi mi? Halüsinasyondu, kabustu derken "erkeklik öldü mü ulan" diyerek çeker vurur. Erkek egemenliği bir sistemdir ama bireysel erkeğin de egemenliği var. Sarsıldı mı, delirir. 

Kadın cinayetleri neyi gösteriyor? Eli "keleşli" kadının öncülüğünde kadın devriminin ayak seslerini duyan ıskartaya çıkmış erkeğin delirdiğini…

Erdoğan deliriyor.

Şu on beş gün içinde, Erdoğan üç kadını diri diri mezara gömmekten, dilini koparmaktan söz ediyor. HDP’li Semra Güzel’in binlerle birlikte çözüm zamanı Kandil’e gitmiş olmasını yedi yıl sonra diline dolaması delirme işaretidir. Sezen Aksu’nun bir şarkıda, Allah’ın Kitabı’nda "o ağaca yaklaşırsanız zalimlerden olursunuz" dediği Adem’e "ağaca yanaştı, cahillik etti" diyen dilini koparmak "görevimizdir" dediği zaman delirmeye beş kalmıştır. Adem’i kendi öz babası, Havva’yı onu doğuran anası sanmaya başlayınca, sülalesine küfür edildi diye deliriyor. Adamın görevi Cumhurbaşkanlığı, delirince "görevim dil koparmak" diyor yahu! Ve Üçüncü kadın Sedef Kabaş’ı "Sarayını ahır, kendisini  de öküz yapacak" korkusuyla tutuklattı.

Aklıma Reşat Nuri Güntekin’in "Bir kadın düşmanı" adlı romanındaki Homongolos geliyor. Iskartaya çıkarılmış, ruhu çirkin erkek delirince Homongolos oluyor. 

"Allah ıslah etsin."

Amin.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.