Kazdıkları kuyuya düşecek olanlar

Veysi SARISÖZEN yazdı —

  • Daha önce yazmıştım. Tekrar edeyim:
  • OHAL için ne gereklidir? Örneğin ekonomik buhran. Erdoğan bilinçli olarak ekonomiyi dinamitleyerek OHAL gerekçesini kendi eliyle zaten yazıyor. Başka? Japon bankası "savaş" şıkkına dikkat çekti.
  • Soru şu? Erdoğan kimle savaş haline gelecek? 

Merkez Bankası faizi bir puan daha indirince Türk Lirası rekor düzeyde değer kaybetti. Bir yandan MB milyarlarca doları piyasaya sürüp lira alıyor, böylece güya doların 15 TL’ye çıkmasını önler gibi yapıyor. Ardından faizi bir puan indirip, doları 15 TL’nin üstüne fırlatıyor, sonuçta borçla toplanan MB’ndaki dövizi de eritmiş oluyor. 

Bu durumda insanların aklı karışıyor. "Hem doları indirmek istiyor, hem doları yükseltmek istiyor, acaba bu Erdoğan ne istiyor?" sorusuna akıl sır ermiyor.

İşte bu sırada ortaya bir Prof. Çıkıyor. İlhan Özgeç adındaki bu Prof. "ne yapmak istiyor" sorusuna açıklık getiriyor: "OHAL yapmak istiyor." Der demez Saray neye uğradığını şaşırıyor. Kurtulmuş "saçma" diye geveliyor, Bahçeli "yok böyle bir şey" diyor. Gerçekten böyle bir "OHAL hazırlığı" yok mu? 

Ben bu hazırlığın yapıldığına kalıbımı basarım. O halde AKP’nin "zayıf" inkarının, Bahçeli’nin "kuvvetli" inkarının anlamı ne?

OHAL için hazırlık tamamlanmamıştır. Ekonomik yıkıma uydurulacak gerekçe henüz yaratılamamıştır. Ekonomik sabotaj şu anda OHAL’i gerektirecek seviyeye çıkarılamamıştır. 

Bir Prof. ve bir Japon bankası hazırlığı bilerek ya da bilmeyerek deşifre etmiştir. Ve insanlar bir türlü akıl erdiremedikleri "yeni ekonomik programın" amacını bir anda anlamıştır. Saray’ın OHAL ilan etme şeklindeki gizli hedefi açığa vurulunca, OHAL hedefi büyük bir yara almıştır. Yara almıştır ama henüz gündemden kalkmamıştır. Hemen yarın OHAL ilan etmek istese de rejim artık bunu yapamaz. Ama ertesi gün? Ertesi gün, sonu OHAL’e varacak her şey olabilir. Saçma olsa da örnek vereyim: Veba hortladı, Kürdistan’da fare sürüleri veba yayıyor, diyerek Kürdistan’da evlerin kapı ve pencerelerine, tıpkı Ortaçağda olduğu gibi tahta çakılıp Kürtler külliyen hapsedilmiş bile olur. Saçma örnek, muhtemel reel örnekleri kavramak için çok yararlıdır.

Daha önce yazmıştım. Tekrar edeyim: OHAL için ne gereklidir? Örneğin ekonomik buhran. Erdoğan bilinçli olarak ekonomiyi dinamitleyerek OHAL gerekçesini kendi eliyle zaten yazıyor. Başka? Japon bankası "savaş" şıkkına dikkat çekti. Soru şu? Erdoğan kimle savaş haline gelecek? Rojava’yı geçin. Rojava’daki savaş yüzünden OHAL ilanı kimseyi ikna etmez. 2015’ten beri bu savaş zaten yaşanıyor. Ama başka şeyler olabilir. Veba uydurması kadar saçma olmayacağını düşünerek şu ihtimali yazıyorum: Türkiye ABD’yle birlikte Rusya’ya karşı Ukrayna’ya SİHA’larla donatılmış asker gönderebilir. Az da olsa ihtimaldir. Gönderdiği anda ülkede OHAL’e de, Savaş Hali’ne de o dakikada geçilebilir. Hele ekonominin Erdoğan sabotajıyla yıkıma uğradığı o anda, ABD yeni bir Marshall Planıyla "müttefik Türkiye’yi" Rusya’ya karşı kurtarma operasyonuna girmişse, ilan edilen OHAL’i de, Savaş Hali’ni de büyük bir Türk çoğunluğu heyecanla karşılar. Şey gibi olur: Marshall yardımıyla birlikte Türkiye’nin Kore’ye asker göndermesi gibi bir şey. 

Daha kolay anlaşılabilir ihtimali ise yazmıştım: Erdoğan kendi milli ekonomisine nasıl sabotaj yaparak OHAL’e gerekçe üretmeye çalışıyorsa, seçim eşiğinde bizzat katıldığı kendi mitingini kendisi bombalayabilir. Birkaç yüz AKP’linin ölümü sonrasında neler olacağını varın siz düşünün.

Belki de 15 Temmuz günü Başbakan Binali Yıldırım’ı Boğaz Köprüsüne yönlendirip, orada keskin nişancılar eliyle öldürmeyi darbe inandırıcı olsun diye planlayanlar, seçim eşiğinde mitingi bombalamanın riskli olacağını düşünüp, birkaç AKP’li Bakanı havaya uçurabilir. Bu martirler OHAL uğruna "şehit" düşmüş sayılır. Camilerden salalar, KHK’lardan OHAL’ler anında yükselir. 

Yükselince ilk önce HDP’ye karşı kollar sıvanır. Ardından Babacan tutuklanır (şu anda bir eski hakim Babacan hakkında "FETÖ"cü diye dava dosyasına gerekli itiraflarda bulundu bile.) Artık sırada kim varsa…

"Bu kadarı olmaz" demeyin. Bu devletin kurucusu (Hepsi de İstiklal Madalyalı) muhaliflerini ne olduğu bilinmeyen İzmir Suikasti gerekçesiyle astı, kimilerini sürdü. Sürgündekilerden birisi de Halide Edip Adıvar’dı. Adıvar’dan suikastçi çıkaran, kendi ordusuna karşı darbe yapan ve generallerinin yarısını, albaylarının yüzde doksanını hapseden ve tasfiye eden bu devlet neler yapmaz ki? "Bunlar deli mi?" demeyin. Deli değiller. Suçlular. Deli deliliğini bireysel olarak yapar. Suçlular örgütlüdür. Milyarderlikten beş parasız zindanlara tıkılmamak için her şeyi yaparlar. 

Yapmıyorlar mı? Yahu adamlar gözünüzün içine baka baka kendi milli ekonomisini dinamitliyor. Daha ne yapsınlar? 

Hay Allah. En önemli ihtimali unuttum: Bu devlet kendi Reisicumhur’u için en yüksek rütbe olan "şehitliği" uygun göremez mi? Onu cehennem azabından kurtarmak için, şehitlik rütbesine mazhar kılarak günahlarından kurtarmayı cennette iyi bir mekan kazandırmayı düşünmez mi? Düşünür. Cenaze merasimini gözünüzün önüne getirin: En önde Reis’i "cennete gönderenler". Bir mahşer, bir mahşer… Tam bu sırada Quto kapıdan seslendi: "Veysi abê, belki Erdoğan durumu fark eder, 'ben bu şerefe layık değilim, Bahçeli’yi cennetlik edin' diyebilir, bunu da yaz"… 

Yazdım.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.