Kimyasal cinayet

Cafer TAR yazdı —

  • Irak merkezi hükümeti harekete geçmeye davet edilmelidir. Çünkü öyle anlaşılıyor ki; Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü (OPCW) devlet dışı kurumların başvurularını değerlendirmeye almakta istekli davranmamaktadır.

Bazen öyle gündemler oluşuyor ki; başka bir şeyi yazmanız mümkün olmuyor. Geçen günler; hatta haftalar, aylardır kimyasal silahlarla yapılan insanlık dışı saldırıları konuşuyoruz. Dünyanın neredeyse her yerinde çalınmadık kapı bırakmadı Kürtler. 
 
Fakat henüz istenilen tepkiler de alınmış değil; birçok devlet ve uluslararası kurum sanki hiçbir şey olmamış gibi davranıyor. Halbuki onlar neler olduğunu herkesten çok biliyorlar; fakat üç maymunu oynuyorlar.  
 
Duymadım, görmedim, bilmiyorum!
Kürtler neredeyse Avrupa’nın bütün şehirlerinde gösteriler yaptılar; bütün medya organlarına duyurdular, ilgili bütün kurumalara görüntüleri ve diğer materyalleri verdiler; fakat buna rağmen bu kurumalardan hiç birisi henüz ciddi bir tepki vermiş değil. 
 
Kimse onlardan hemen bir yargıda bulunmalarını da istemiyor; fakat bu kadar görüntü varken, en azından soruşturmak gerekmez mi? Elbette ki gerekir; fakat söz konusu devletler ve kurumlar gerçeğin kendisinden koktukları için araştırmaktan, gerçeği açığa çıkarmaktan kaçınıyorlar. 
 
Korkuyorlar!
Onlar da AKP/MHP rejiminin bütün güçlerini sahaya sürmüş olmalarına rağmen henüz kayda değer bir askeri başarı elde edemediğini bundan dolayı kimyasal silah kullanmakta dahil her türlü savaş hukukunu hiçe sayan yollara baş vurduğunu biliyorlar. 
 
Konunun bağımsız gözlemciler tarafından araştırılması durumunda ortaya çıkacak gerçek onları korkutuyor. Bu durumda ne yapacaklarını bilmiyorlar, sorun Erdoğan’ı sevmek veya sevmemek değil; kimyasal silah kullanımı kanıtlandığı anda, buna karşı tavır almak zorunda kalacaklar ve birçok devlet ve kurum bunu duruma gelmek istemiyorlar. 
 
Bunun birçok nedeni var; bunların en başında da ekonomik nedenler geliyor. Bu devlet ve kurum Türkiye ile çıkar ortaklığı ve ticari partner durumundadır. Kimyasal saldırıların kanıtlanması durumunda istemeseler de buna tavır almak zorunda kalacaklar.  
 
Kimyasal silah kullanımı sadece bir grubun başka bir gruba karşı yasaklanmış bir silahı kullanmasına indirgenemez; kimyasal silah kullanımı bütün insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur ve muhatabı bütün insanlıktır.  
 
Dolayısıyla ona karşı durma sorumluluğu sadece mağdur tarafın omuzlarına yüklenemez; bu türden insanlığa karşı işlenmiş suçlarda bütün insanlar tepki göstermek zorundadırlar. Bugün kendini çok güvencede gören insanlar eğer bugünden başkalarına yapılan insanlık suçlarına karşı tepki göstermezlerse kendilerinin ve sonraki nesillerin geleceğini de güvence altına alamazlar.  
 
Uzun bir süredir insanlar AKP/MHP rejiminin Güney Kürdistan’da kimyasal silah kullandığına dair kanıtlar sunuyorlar; fakat başta KDP olmak üzere bölgedeki hiçbir Kürt partisi gerekli duyarlılığı göstermiyor.  
 
Burada büyük bir trajedi vardır; Halepçe katliamına maruz kalmış bir yönetim yıllar sonra kendi topraklarında başka Kürtlere karşı kimyasal silah kullanılmasına göz yumuyor; hatta bizzat destek oluyor! 
 
Bu bütün Kürtler adına büyük bir utançtır; en azından bırakın başka kurumları bizzat Güney Yönetimi bu kadar ciddi bulgular varken bizzat kendisi bölgede inceleme başlatmalı ve Kürt kamuoyuna tatmin edici bir şeyler söylemeliydi; fakat herkesten çok Güney’deki yönetim hiçbir şey duymamış gibi davranmakta ısrar ediyor.  
 
Güney halkı bu utancı daha fazla taşımamalı ve ilk fırsatta KDP yönetiminden bunun hesabını siyaseten sormalıdır. Güney’de faaliyet gösteren KDP dışı partiler, kurumlar, şahsiyetler KDP yönetimi ve Irak merkezi hükümetini harekete geçmeye zorlamalıdır. 
 
Devletler düzeyinde bir başvuru çok etkili olabilir; bu noktada mümkünse Irak Merkezi hükümeti harekete geçmeye davet edilmelidir. Çünkü öyle anlaşılıyor ki; Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü (OPCW) devlet dışı kurumların başvurularını değerlendirmeye almakta istekli davranmamaktadır.  
 
Gelecekte Kürt gerillalara karşı kimyasal silah kullanılmasının utancı sadece AKP/MHP rejiminin değil, aynı zamanda KDP yönetiminin de olacaktır. Böyle zamanlarda üzerine düşeni yapmayanların gelecekte ulusal birlik lafını ağızlarına almaya da hakları olmayacaktır.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.