Kinlerinden çıldırmak üzereler

Ahmet TURHALLI yazdı —

  • Ayette zikir edildiği gibi, kinlerinden dolayı parmaklarını ısırdılar. Lanetlenmiş bir biçimde, bitmek için zamanlarını beklemekteler. Kininizde boğuldunuz/boğulacaksınız! Belki bugün belki yarın belki yarından da yakın.

Irkçı Türkler ve bu sistemin taraftarları, Kürt milletinden söz edildiğinde çılgına dönüyorlar. Bu kin ve nefretleri öyle korkunç ki beyin, kalp ve ruh sağlıkları dumura uğruyor ve her saniye felç geçirecek gibi oluyorlar. Kürt milleti hakkında duydukları her haber kalplerine iniyor. Türkiye de Türkçülük ve Türk İslam sentezi ile zehirlenmiş kişi cemaat ve partiler, Kürtlerin kanını kadehlere koyup tek seferde yudumlasalar dahi rahatlamayacaklardır. İmam, Şeyh, Müftü, Profesör, Tabip, Öğretmen, Mafya, Siyasetçi, gazeteci, Yazar, İşçi hatta Köylüsü Kürt’e karşı kin ve nefret doludur.
 
Bu devlet ve yönetim yüzlerce yıldır toplumu kin ve nefret mefkuresi üzerine şekillendirmektedir. Türk toplumunun kahır ekseriyetinin de Kürt milletine yaklaşımı bu minvaldedir. 

İslam davası başladığında Müminler; yani Allah’a ve birbirlerine güvenenlerin o zaman dilimindeki durumlarını izah eden ve onlara karşı iki yüzlü münafıkların durumunu da anlatan bir ayeti kerime ile ahvalimizi karşılaştıralım.

‘Onlar size kötülük yapmaktan geri durmazlar, sıkıntıya düşmenizi isterler. Onların ağızlarından nefret taşmaktadır; kalplerinin gizlediği ise daha büyüktür. (Ali İmran 118)

Bize din kardeşi, sosyalizm yoldaşı, demokrasi kardeşliğinden söz edenler, et ve tırnak gibiyiz diyenler, kız almış kız vermişiz diyenlerin durumu tamda bu ayette anlatılmıştır. Kürt milletinin hala bunlara kardeş, yoldaş demeleri, aynı safta namaza durmaları, safça ve dürüstçe bunlara inanmaları ayrı bir felakettir. Bunların kardeşlik teranelerine kanmak, ayette anlatıldığı gibi sırdaş olmak din, insanlık karşıtlarına güç vermekten başka bir şey değildir. Ayet sıkıntıya düşmenizi isterler, onların ağızlarından nefret taşmaktadır, kalplerinde gizledikleri ise daha büyüktür demektedir. Dikkat edilirse, milletimize uyguladıkları kötülüklerin hesabı yoktur. Zindanlara doldururlar, işkence ederler, kimyasal silahlar kullanırlar, kadın ve kızlarına her türlü kötülüğü reva görürler. Rehberlerini idam eder cenazelerini ve mezar yerlerini dahi söylemezler. Esir ettikleri rehberlerine yıllarca tecrit uygular ve onu küçük düşürmek üçün bütün uluslararası güçlerle birlikte oyun üzerine oyun kurarlar. Çocuklarının kemiklerini topraktan çıkartır, karton kutularda ebeveynlerin ellerine ibret olsun diye tutuştururlar. Bununla da yetinmez kemikleri kaldırımların altına gömerler. Kendilerine kardeşlerimiz dedikleri Başûr yönetimine, referandumdan dolayı, bebelerine gidecek mamayı dahil engellerler. ‘Sizleri kapıları kapatarak açlıktan öldüreceğiz der ve bunu uygularlar.’ Bütün konuşmalarında Kürt’e nefret kusarlar. Cami minberlerinden, üniversite salonlarından, Meclis kürsüsünden Kürtçeye ve Kürt’e ait her şeyi aşağılarlar. Öylesine bir kin ve nefrete sahipler ki, Japonya da kulaklarına Kürtler ve Kürtçe hakkında bir ses gelse, oraya dahi savaş açarlar. Nefretle dolu olan bu Münafık ırkçılara hala kardeş diyenlere de ayet cevap vermektedir. 

‘Size gelince, bakın siz onları seviyorsunuz, ama onlar sizi sevmiyorlar…  Size karşı öfkelerinden (kinlerinden) parmaklarını ısırıyorlar. De ki: ‘Öfkenizden çatlayın!’ Şüphesiz Allah kalplerde olanı bilmektedir. (Ali İmran 119)

Kürsü ve menfaat için bunların yanlarında duranlara, oy verenlere, taraftar olanlara, kendilerini bu zalim ve münafık sistemin yandaşı ve kardeşi görenlere, bu düzenin partilerinde, kurum ve kuruluşlarında çalışıp hizmet edenler! Milletinize karşı Kin ve nefretle dolu bu ırkçı sistem, sizi asla sevmiyor/sevmeyecektir. Buldukları ilk fırsatta kin ve nefretlerini sizlerin üzerine kusacaklardır. Görmediniz mi CHP Meclis başkan vekili, Kürtçe konuşmazsınız diyor ve Kürtçe kendisini ifade eden vekilin konuşmalarını mikrofonu kapatarak nefretini gösteriyor. Bu sistemin Kürt nefreti, Kürt’ü yok edemedi/edemeyecek ama bu kin ve nefret onu çürüttü, ahlaksızlaştırdı ve her türlü günaha bulaştırdı.

Bu sistemin ve onun taraftarlarının Kürt’e olan nefreti o kadar derin ki, Kürt’ün gülüşü ve yaşaması, ona ölüm ve yok oluş olarak görülüyor. 

‘Size bir iyilik gelirse bu onları üzer, ama başınıza bir kötülük gelse buna sevinirler. Eğer direnir ve uzak durursanız, onların tuzağı size hiçbir zarar veremez. Allah onların yaptıklarını çepeçevre kuşatmıştır. (Ali İmran 120)

Başkaları tarafından Halepçe’de zehirli gazlarla öldürüldük, İslam konferansında bir araya geldiler, katil Saddam’a alkış çaldılar. 
DAİŞ çetelerine kafalarımızı kestirerek, kadınlarımızı ve kızlarımızı pazarlarda satarak keyif yaşadılar. ‘Kobanê ha düştü ha düşecek’ dediler, DAİŞ in bizi bitirmesi için ellerini ovuşturarak seyre daldılar. Hapishanelerde bizi işkenceyle katl ettiler, cenazemize ambulans vermediler, camilerde dini vecibelerin yerine getirilmemesi için imamı tehdit ettiler ve bizi kefensiz namazsız bırakmak istediler. Van ve başka beldelerde depremlerde öldük, keşke hepsi yok olsaydı dediler, sellere kapıldık, durup zevkle seyir ettiler. Vatanımızı ve evlerimizi başlarımıza yıktılar, bizleri mülteciler haline getirdiler. Umuda yolculuk diye bizleri teknelere bindirerek hem paralarımızı aldılar hem de cesetlerimizin kıyılara vurmasını zevkle seyir ettiler. 

Kin ve nefretlerini her geçen gün büyüttüler. Peygamber derki: Kin: ‘ateşin odunu yaktığı ve kül ettiği gibi, güzel amelleri de yok eder.’ Hacca gittiler, Cami yaptırdılar, Tarikat kurdular belki de kendilerine göre güzel ameller ettiler, ama Kürt’e karşı besledikleri kin ve nefretten dolayı dünyanın en kötü insanları olarak dünya da tanındılar. Hem İslam’dan hem insanlıktan uzaklaştılar. Ayette zikir edildiği gibi, kinlerinden dolayı parmaklarını ısırdılar. Lanetlenmiş bir biçimde, bitmek için zamanlarını beklemekteler. Kininizde boğuldunuz/boğulacaksınız! Belki bugün belki yarın belki yarından da yakın.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.