Kirli savaş ve direnme hakkı

Ziya ULUSOY yazdı —

  • Erdoğan-Bahçeli çetesinin sömürgeci kirli-işgalci vahşi savaşına karşı Kürt ulusunun direnme hakkı en demokratik hakkıdır. Kimyasal imhaya karşı asker kaybı verdirme de bu hakkın doğal bir parçası.

Zap, Xakurkê alanlarında Kürt özgürlük gerillaları devrimci operasyonla işgalci güçlere ağır kayıplar verdirdi.

Fırtınayı koparması gereken Kürt tarafı. Fakat Kürt Özgürlük Hareketi(KÖH) vakur bir tarzda devrimci operasyonu ve sonuçlarını kamuoyuna açıklarken karşıdevrimci cephede şovenist fırtına koparıldı, devam ettiriliyor.

Erdoğan ve Bahçeli, burjuva muhalefeti estirmek istedikleri şovenist rüzgarla kendi arkalarında hizaya geçirirlerken bir partiyi fire verdiler. CHP farklı bir tavır takındı. Şovenizm alanında kalmasına rağmen Erdoğan-Bahçeli çetesinin arkasına hizalanmayı kabul etmedi.

Faşist çete şovenist fırtınayı “milli birlik beraberlik” ajitasyonuyla kopardı. Elbette bununla yetinmeyecekti. Hemen yeniden Rojava ve Kuzey-Doğu Suriye özyönetiminin alt yapısına yoğun bombardımana geçti. Hastane, buğday siloları, elektrik santralleri ve sivil yönetim binalarını hedeflemek faşist sömürgeci çetenin İsrailvari yeni saldırı biçimi. Aynı saldırganlığı KÖH’nin Ankara eyleminden sonra İsrail’in Gazze soykırımına başlamasından önce bütün dünyaya ilan ederek gerçekleştirmişti.

 Güney Kurdistan’da köyleri hava bombardımanına tabi tuttu ve köylüleri katletti.

Yetinmedi, çetenin arkasına hizalamaya uymayan CHP liderine linç harekatı örgütledi. “Sokağa çıkamazsın” mafyavari tehditini yaptı. Çubuk linç saldırısını hatırlatmak istedi.

Faşist sömürgeci çete, asker kaybını iktidarına kitle desteği sağlamanın aracına dönüştürmek isterken, TSK’nın ulusun ortak gücü milliyetçi şartlanmasını kullanarak etkili olmaya çalışıyor.

Öncelikle vurgulanması gereken şu ki, ordu Türk burjuvazisinin Kürt ulusunu sömürgeci köleliği altında tutmasının militarist aracı. Türk ulusundan işçi sınıfı ve ezilen sınıflar açısından ise, 12 Mart, 12 Eylül askeri darbelerinde ve sıkıyönetim ilanlarında kanıtlandığı gibi, burjuvazinin diktatörlüğünü sürdürmesinin militarist aracı.

Vurgulanması gereken diğer konjonktürel gerçek de şu ki, TSK/ordu şimdi bütün burjuva partilerin ortak ordusu da değil. Polisin aynı çetenin halka saldırısının militarist gücü olmasına benzer biçimde. TSK da  Erdoğan-Bahçeli çetesinin militarist gücüdür.

Erdoğan-Bahçeli faşist çetesi, şovenist paranoyayı kendi iktidarının kitle desteğini büyütmesinin aracı yaparken, aptallaştırıcı tutumları da halk arasında geliştiriyor. Şöyle ki, kimyasal ve nükleer bombardımanlarını süreklileştirilmiş tarzda gerçekleştirirken, gelişkin tekniğe sahip hava izleme ve bombalama araçlarını süreklileştirirken, “bütün altyapıyı yerle bir edeceğiz” ilanıyla başka bir ülke olan halkların özyönetimi altındaki Rojava ve Kuzeydoğu Suriye’ye ağır savaş saldırıları düzenlerken ve işgal altında tutarken, "Kürtlerin direnme hakkı olmasın", ”vahşi saldırganlık altında ölsünler ama askere kayıp verdirmesinler” şovenist şartlanmasıyla Türk halkını aptallaştırmaya çalışıyor. Aynı aptallaştırıcı yöntemi Netenyahu faşisti de İsrail halkını Gazze soykırımında kendi arkasına bağlamak için kullanıyor.

Devrimci operasyonda hayatını kaybeden genç subayın daha önce mesajlarında yazdığı “savaş savaşmayanlar için güzeldir” sözünde esasen Kürt ulusal davasının çözümünün barışçı olması gerektiği özlemi var.

KÖH barış görüşmelerinde de ve şimdi de “Kürt sorununa siyasi çözüm” talep ediyor. Demokratik özerk yönetim isteğine bile Erdoğan-Bahçeli çetesi Cizre -Sur vahşetini Kürt halkına ve direnişçilere yaşattı. Sonrasında Rojava işgallerini gerçekleştirdi. Barış isteyen ve Kobané’ye yardıma giden demokratik ve sosyalist güçlere de IŞİD çetelerini kullanarak Suruç ve Ankara Gar katliamlarını gerçekleştirdi.

Erdoğan-Bahçeli çetesinin sömürgeci kirli-işgalci vahşi savaşına karşı Kürt ulusunun direnme hakkı en demokratik hakkıdır. Kimyasal imhaya karşı asker kaybı verdirme de bu hakkın doğal bir parçası.

Erdoğan-Bahçeli soykırımcı çetesi, Netenyahu’nun Gazze soykırımında yaratmak istediğinin benzeri “karşı konamaz militarist güç” olduğunu kanıtlayarak sonuç almak istiyor.

Kürt gerillaları, faşist çetenin bu amacını, devrimci haklılığın kararlılığıyla en olmaz koşullarda bile darbe indirerek, bozguna uğrattı.

Bu durum değerlendirilerek Batı’da Kürt sorununa siyasi çözüm talep eden mücadele ve güncel taleplerle kitlelerin hak talepli eylemleri yükseltilmeli, Erdoğan-Bahçeli faşizmini yıkmanın kilometre taşı yapılmalı.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.