Kürt-Arap ittifakı 

Veysi SARISÖZEN yazdı —

  • HPG ve YPG’nin şehit haberlerinde Arap devrimcilerin ismini okuyoruz. Şimdi Türk siyasetçilerinin Arap mültecilere karşı başlattığı “ırkçılık yarışı” sürecinde Kürt-Arap kardeşliği kesinlikle gerçekleşecektir.

Ümit Özdağ ile Soylu arasındaki kavga kamuoyunu dalgalandırdı. Türk medyası günlerce bu iki “zat” arasındaki küfürleşmelerle şenlendi. Böylece Türk milletinin bütün, evet bütün siyaset erbabı birbiriyle “ırkçılık” yarışına girdi. 

Bu defa ırkçılık yarışı Kürt halkına nefret ve düşmanlık yarışından farklı bir özneye yöneldi: Beş altı milyonu bulan Suriyeli Arap mültecileri Türkiye’den kovmak amacı Türk siyasetini birleştirdi. Şu anda AKP ve CHP suriyelileri Türkiye’den “gönüllülük” temelinde kovma konusunda anlaşmış. Derken MHP çıtayı yükseltip, kovma işlemini sertleştirmiş. Nihayet Ümit Özdağ çıtayı “ırkçılık yarışında” rekor seviyeye çıkarmış. 

Şu anda Türk partilerinin tümü şu ya da bu dozda Suriyeli Arapları sınır dışı etmenin yolunu arıyor. En liberalinin bile aklına Arap, Afgan mültecilerinin insan hakları temelinde Türkiye’ye intibakını, bunun yol ve yöntemlerini, mali, sosyal kaynaklarını konuşmak gelmiyor. 

Bu da doğal değil mi? 
Türk devletinin kuruluşu ile birlikte “Türk milleti” inşa sürecinin sonucudur bu. Türk devleti kurulmadan önce 1915’te bu topraklar Ermeni halkından kamilen arındırıldı. Ermeni soykırımı ünlü 6-7 Eylül pogromlarıyla (daha önce Pontus soykırımı ile) sürdürüldü. Hıristiyan nüfus yok edildi. Bu tarihte Dersim “tertelesi”yle birlikte Süryani soykırımı da yer aldı. 
Ve biz yüz yıldır Türk devletinin Kürt halkına karşı savaşını yaşıyoruz. 

Nerelerde yaşıyoruz? 
Önce Türk devletinin gasp ettiği topraklarda, Kuzey Kürdistan’da. Sonra Rojava’da. Rojava’nın pek çok şehri Türk işgali altında. Ve şimdi Başûr Kurdistanı’nda Kürt kanı akıtılıyor. 
Dünyanın  Ukrayna ile körleştirilmiş gözleri önündeki bu kanlı saldırganlığı uzun yıllar, Suriye ve Irak’ın Arap halkı da vurdumduymaz bir tavırla seyretti. Hatta bunların arasından devşirilen Arap çeteler de Türklerle birlikte bu savaşta yer alıyorlar. 

Ve şimdi Türkiye’yi güvenli bir sığınma limanı sanan milyonlarca Arap hem Türk devletinin, hem de HDP dışındaki tüm TBMM’deki partilerin, birbirini “hayvandan da aşağı” olmakla suçlayan Soylu ve Özdağ benzeri bütün faşist ve milliyetçilerin “ortak” hedefi haline geldi. 
Kolay bir hedef oldular. 

Örgütleri yok. Silahları yok. Vatandaşlık hakları bile yok. 
Onlarla kim dayanışma içinde olacak. Yarın kanlı provokasyonlar ve ırkçı kışkırtmalar sonucunda bu Arap toplumuna yapılacak canavarca saldırılara karşı onları kim savunacak? 

Kürt özgürlük hareketi. HDP. HDP’yle ittifak kuran sosyalistler. Türkiye’de yaşayan Alevi Arap devrimciler. 
Böyle bir dayanışma yalnız insani boyutlu bir tutum da değildir. Söz konusu olan Ortadoğu’da küresel ve bölgesel emperyalist devletlerin hegemonya kavgasına son verme ve Ortadoğu Ortak Evi’nde, herkesin kendi kimliğini uygarca koruduğu Demokratik Ulus içinde kaynaşma sürecidir. 

Paramparça edilmiş Arap halkları, birbiriyle düşmanlaştırılmış Alevi, Şii, Sünni halklar bu kaostan nasıl çıkacak? 
Bunun tek yolu Kürt-Arap birliğinden geçiyor. 

Türkiye’de yaşanan “mülteci Araplara karşı ırkçılık yarışı”nda Arap kardeşlerimiz bir tek güvenilir sığınağın Kürdistan ve Kürt halkı olduğunu az sonra anlayacaktır. Türk milliyetçileri, faşistleri, ırkçıları Türk milletini öylesine zehirlemişlerdir ki, şimdi mültecilerin yaşadığı her şehir, her ilçe, her mahalle ve sokak adım adım mülteciler için tehlikeli mekanlar haline gelecektir. 
Şimdiden, kendisi amansız bir savaşın ortasında olsa bile, her gün cansız bedenler toprağa düşse bile, bütün ezilenlere sahip çıkma bilinci yarım yüzyıldır Kürt halkı tarafından sindirildi. Yalnız sindirilmekle kalınmadı, Rojava’da Kürt-Arap birliği hayat buldu. Uzun zamandan beridir, HPG ve YPG’nin şehit haberlerinde Arap devrimcilerin ismini okuyoruz. 

Şimdi Türk siyasetçilerinin Arap mültecilere karşı başlattığı “ırkçılık yarışı” sürecinde Kürt-Arap kardeşliği kesinlikle gerçekleşecektir. Arapların arasında az zamanda Alevi Araplarla Sünni Arapların birliğine şahit olacağız. Bu olduğu zaman hem Türkiye içinde, hem de özellikle Suriye’de küresel ve bölgesel güçlerin yarattığı enkazı birlikte kaldırma, Ortadoğu’yu özgürleştirme süreci başlayacaktır. 

O halde, şimdilik mülteci Araplar arasında Kürde yabancı eğilimlere bakmadan, onların Türk faşistleri ve ırkçıları tarafından uğradığı ve uğrayacağı saldırılara Kürt halkı, bu saldırılar kendisine yönelmiş gibi, karşı koymalıdır ve inanıyorum ki, karşı koyacaktır. 

Mültecilerin bütün evrensel haklarına sahip çıkılmalıdır. Onları Türkiye’den kovmaya kalkanlara karşı direnilmelidir. Bu süreç başlangıçta büyük zorluklarla karşılacak olsa da, gelecekte Kürt-Arap ittifakı Rojava’dan sonra Türkiye topraklarında hayat bulacaktır.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.