Kürt dili günü
Ahmet TURHALLI yazdı —
- Kürtçe konuşmayarak, anadilini geliştirmeyerek, "dil önemli değil" diyerek yaşamı sürdürmek, insanlık ailesi içerisinde köksüz bir yaşam sürdürmek demektir. Köklerimizle hem kendimizi hem de çocuklarımızı buluşturmalıyız.
Bu makaleyi yazmaya başladığımda, Kürt dili ve onun asimile edilmesinin ağırlığından söz edeceğimi düşününce, etik olarak oldukça zorlandığımı söylemeliyim. Buna rağmen Kürtçeyi asimile eden ve ettiren Türkçe lisanı ile yazmakta ayrı bir çelişkidir.
Fil-hakika bu şirin ve kadim dili lehçeleri ile birlikte korumak ve kollamak hem inançsal hem insani olarak başta biz Kürtler olmak üzere, hepimize farzdır. Bu milletin bir evladı olarak bu dili yeniden hak ettiği yere taşımak hepimizin hem görevi hem de sorumluluğu durumundadır.
Bu sorumluluk ve onun bilincini hayatımıza tam yansıtmadığımızın farkında olarak bu yazıyı yazmaktayım. Ahlaki olarak bu yazıyı Türkçe kaleme aldığım için zorlandığımı sizlerle paylaştıktan sonra, böylesi bir nefis muhasebesi içerisinde, Kürtçe dil günü üzerine yazmaya başladım.
Bildiğimiz gibi 15 Mayıs Kürtçe dil günü olarak kutlanmaktadır. Onlarca yıldır asimilasyon mengenesine alınan Kürt dili, bütün lehçeleri ile yok edilmek üzere bizleri sömüren yönetimlerin zulmü ve zorbalığı altında yaşam mücadelesi vermektedir.
Dünyanın en kadim dilleri arasında yer alan Kürt dili Kürdistan’ı parçalayan devletlerin ağır baskılarına maruz kalmıştır, kalmaya devam etmektedir. Binlerce yıllık ve milyonlarca insanın emeği ile var edilen insanlık ailesinin kadim bir lisanının lehçeleri ile birlikte yok edilmesi hangi vicdan sahibi varlığın kalbinde yer edinmektedir? Bu dili yok etmek isteyenleri, beşer olarak hangi kategoriye yerleştirmeliyiz?
Bir dil konuşulurken onu hangi kaide ve kanunlar yasaklaya bilir? Varlık aleminde hangi tür yaratıklar başka bir türün konuşmasına ve farklı sesler çıkarıyorlar diye onlara engel olamaya çalışır?
Bu soruları Kürt dilini asimile etmek için çaba gösteren yönetimlere, bu zulme ve zorbalığa sessiz kalanlara, asimilasyona bilinçli ve bilinçsizce katkı sağlayan bu dilin müntesiplerine soruyorum.
İnsan türü dışında bu cürümü işleyebilecek başka bir tür yaratık olabileceğini de tahayyül edemiyorum.
Dünyanın sekizinci zengin dili arasında yerini almış olan bu dilin vebali, sadece onu yasaklayanların değil, bilakis onu çocukları ve çevreleri ile konuşmayarak, başka dilleri kendi dillerinden daha kıymetli gören biz Kürtlerin de boynundadır.
İnsanlık ailesinin ve dillerinin en köklü isim, ses ve kelimelerini içinde taşıyan bu zengin lisanı yasaklamak onu konuşan bir milleti asimile etmek, insanlığa yapılmış en büyük zulümdür. Bir milletin anadilini yasaklamak ve onu asimile etmek, insanlık tarihinin en büyük ve en katmerli terörüdür.
Bu zaviyeden olaya baktığımızda, Kürtçe dilini yasaklamak ve asimilasyona tabi tutmak, sadece terör değil aynı zamanda bir insanlık suçudur.
Bu dili yasaklayanlar, bu yasağa ortak olanlar, insanlığa karşı ağır bir suç işlemektedir. İnsanlığın en köklü dilini yasaklamak ve onu bitirmek için çaba sarf etmek, bir milleti tarihi ile birlikte soykırıma uğratmaktır.
Ülkemizin, dağlarımızın, ovalarımızın, nehirlerimizin, köylerimizin; varlığımızın isimlerini yasakladılar.
Kendileri çocuklarına Atakan, Cengiz, Uğur Kaan, Türkkan isimlerini taktılar, bizim çocuklarımıza kendi anadilimizde takmak istediğimiz Artêş, Pelda, Rojda, Rojhat’a gavur isimleridir dediler. Dilimizi asimile etmek ve bizi aldatmak için Allah ve din adına bizleri aldattılar.
Kürtlerin yaşadığı şehir, kasaba ve köylerinde, tek kelime Türkçe bilmeyen Kürt’e Türkçe hutbeler ve vaizlerle Türk- İslam sentezini yağdırdılar. Kürtlerin coğrafyasında okullar açtılar ve Kürt çocuklarına zorla, dayakla Türkçe öğrettiler. Kürtlerin kendi dillerinden, kültürlerinden ve köklerinden nefret etmeleri için ellerinden gelen her şeyi yaptılar.
Allah’ın Kürt yaratmış olduğu Kürt’ten, din adına Yaratan’ın kendisine vermiş olduğu dilden utanan bir Türk- İslam sentezi mümini oluşturdular.
Kürtleri Allah’a ve İslam’a çağırıyoruz adına Kürtleri Allah ve İslam düşmanı haline getirdiler. Allah’a ibadet eden Kürt’ten, Allah’ın mutlak iradesi olan ve benim ayetim dediği dili inkar eden bir Kürt inşa ettiler.
“O’nun ayetlerinden birisi de gökleri ve yeri yaratması, renklerinizin ve dillerinizin farklı farklı olmasıdır.” (Rum 22)
Allah’ın kendisine Kürt ve Kürtçe mührünü bastığı Kürt’ün eline bıçağı verdiler ve Allah’ın mührünü kazımayı dayattılar. Allah’a ibadet ettiğini sanan Kürt ise Allah’ın kendisine yaradılış gereği bastığı mührünü kazıyarak, Allah’a dost olacağı algısını yerleştirdiler.
Değerli okurlar, bizler ancak kendi anadilimizi yaşatarak ve geliştirerek bu dünyada onurluca yaşayabiliriz. Kürtçe konuşmayarak, anadilini geliştirmeyerek, "dil önemli değil" diyerek yaşamı sürdürmek, insanlık ailesi içerisinde köksüz bir yaşam sürdürmek demektir. Köklerimizle hem kendimizi hem de çocuklarımızı buluşturmalıyız.
Bu bize Allah’ın emridir.
Evlerimizde, okullarda, camilerde, sokaklarda her yerde Kürtçe konuşmalı ve Kürtçenin bütün lehçelerini öğrenip öğretmeliyiz.
Bizler bir millet olarak dil seferberliği başlatmalıyız. İşyerlerimize, hayvanlarımıza ve eşyalarımıza Kürtçe isimler takmalıyız. Bütün dünyadaki Kürtler dillerine sahip çıkmalılar.
Yeni doğacak çocuklarımıza kendi anadilimizden isimler takmalıyız.
Kürtçeye sahip çıktığımızda, yaygın bir şekilde konuştuğumuzda o zaman bizler millet olarak varlığımızı garanti ederiz.
Milletimizin Anadil gününü kutluyor ve hepinizi bu yılı her yerde çocuklarımızla, milletimizle Kürtçe konuşmaya, yazmaya ve düşünmeye çağırıyorum.
