Kürtlerin gündemi direniştir!

Cafer TAR yazdı —

  • Kürtler de yüz yıldan uzun bir zamandır özgürlükleri için kimi zaman düşük yoğunluklu, sadece bir bölge veya inanç temelinde; son kırk yıldır da bütün Kürdistan'da özgürlük mücadelesi veriyorlar.

Her toplumun kendi gündemleri vardır, fakat kimi zaman bunlardan bir tanesi diğer gündemlerin tamamını belirleyici bir karakter kazanır. Örneğin Ukrayna ve Rusya'nın temel gündemi savaştır; devlet ve toplum diğer yaşamsal fonksiyonlarını yerine getirmekle birlikte asıl olarak savaşa odaklanmıştır.

Bir toplumun askeri güçleri zaten savaş odaklıdırlar, bu çok anlaşılır bir şey; fakat olası bir savaş sadece cephede savaşan askerlerle kazanılamaz. Cephede olanların savaşın kazanılmasında muhakkak çok önemli bir rölü var; fakat savaşların kazanılmasında, barışın işaa edilmesinde; diplomasi, halkın dirayeti, fedakarlık, barışa katkı sunma, savaşa karşı tutum alma gibi faktörler de çok belirleyici olurlar.

Almanlar ve diğer Avrupa ülkeleri İkinci Dünya Savaşı sonrası ortaya çıkan yıkım ve açlıkla mücadele edebilmek için muazzam bir fedakarlık sürecine girdiler. Bütün toplum karşı karşıya olduğu açlık ve yoksulluk sorununu ortadan kaldırabilmek için büyük bir fedakarlık gösterdi.

Avrupa Birliğinin kuruluşundan itibaren temel aldığı politika alanlarından biri de açlıkla mücadele ve yoksulluğun bitirilmesi olmuştu ve buna ilişkin somut planlamalar yapıldı.

Şimdiki kuşaklar bunu çoktan unutmuş gözüküyorlar ama çok değil daha elli yıl kadar önce şimdinin refah toplumları açlıkla mücadele ediyorlardı. Yaşlı Almanlar her fırsatta nasıl günlerce aç kaldılarını ve soğukta uyuduklarını anlatırlar.

İngilizler, İrlandalıların özgürlük iradesini kırmak için onların en temel besini olan patatesin ekimini yasakladılar; bundan dolayı binlerce insan açlıktan yaşamını yitirdi. Birçok insan açlık ve yoksulluk nedeniyle ülkesini terk etmek zorunda kaldı.

Yine bütün Sovyet coğrafyasında yaşayan halklar ikinci dünya savaşı ve sonrasında büyük bir var olma/yok olma mücadelesi verdiler!

Hiç bir halk, hiç bir inanç, hiç bir ideoloji kendi başına, büyük bedeller ödemeden var olamamıştır. Tarih bize; özgürlük, barış ve hatta ancak bunlar varsa, varolabilen refahın da büyük fedakarlıklarla elde edilebileceğini gösteriyor.

Kürtler de yüz yıldan uzun bir zamandır özgürlükleri için kimi zaman düşük yoğunluklu, sadece bir bölge veya inanç temelinde; son kırk yıldır da bütün Kürdistan'da özgürlük mücadelesi veriyorlar.

Bu halk büyük fedakarlıklara katlandı; hala da katlanmaya devam ediyor. On binlerce insanını faili meçhullerde kaybetti, yine on binlerce insan cezaevlerinde, şehirleri düşmanları tarafından yakılıp yıkıldı.

Fakat 17 Nisan gecesi AKP/MHP faşizminin medya savunma alanlarına gerçekleştirdiği saldırı diğerlerinden farklıdır: Rejim bu sürece çok daha hazırlıklı ve teknik olarak donanımlı girmiştir.

Fakat buna rağmen rejim istediği sonucu henüz alamadı; sahada büyük bir hezimet yaşamaktadır. Türk devletinin yarı resmi ağızları sorunun aslında PKK değil bütün Kürtler olduğunu açıkça ifade ediyorlar.

Geçenlerde Sözcü gazetesi Türk Orta Sağı'nın en önemli insanlarından biri olan Hüsamettin Cindoruk'la bir röportaj yapmıştı. Cindoruk orada çok net olarak Rojava ve Güney Kürdistan'da Kürtler bertaraf edilmeden Türkiye'nin toprak bütünlüğünün sağlanamayacağını söylüyordu. Benzer açıklamaları başka çevrelerden de duyuyorsunuz. Fakat bu ifade resmi ağızlarda hemen PKK ile mücadele haline geliyor.

Devletin Kürtlere yönelik yok etme siyaseti sadece AKP/MHP çevrelerinde karşılık bulmuyor; yüzyıllık devlet aklının kendisi böyle işliyor ve bu anlayış ancak güçlü bir direnişle kırılabilinir. Hakim Türk devlet aklı güney dahil bütün Ortadoğu'da Kürtlerin bütün kazanımlarını yok etmeden durmayacak.

Bunu ailevi çıkarlarını ve yatırımlarını yurt dışında güvenceye almış işbirlikçiler umursamayabilir; fakat bu ortalama bir Kürt'de bilince çıkarılmalıdır. İktidarlardan bağımsız büyük bir mücadele dönemi bizi bekliyor.

Kürtler; öz savunma, diplomasi, örgütlülük, her alanda daha fazla yetkinleşerek ancak özgürlüklerine kavuşabilirler; bu da ihanet ve bozgunculukla değil, daha fazla örgütlü olarak sağlanabilir.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.