Kürtlerin sinir uçlarıyla oynamayın
Hüseyin GEDİK yazdı —
- Sürecin hatırı için her şeyin sineye çekilecek hali yoktur. Süreç bozulmasın diye Kürt tarafının sağduyulu, anlayışlı yaklaşımını zafiyet gibi görerek daha fazla taviz koparmaya çalışmak, tasfiye, teslimiyet dayatmak ve Kürtlerden bunu beklemek ham hayaldir.
Bazı anlar vardır, ‘nerede inceyse orda kopsun’ noktasına gelip dayanır. Umutların tükendiği, direncin zayıfladığı, dayanma gücünün kalmadığı anlarda tahammül sınırları aşınmış olur. Bir tür sinir harbi diyeceğimiz psikolojik savaş durumu yaşanır. Bu tür durumlarda verilen kararların duygusal yönü çok daha fazla ön plana çıkmaktadır.
Meclis’in açılışından günümüze, MHP kurumsal kimliğiyle Devlet Bahçeli’nin yaptığı çağrılarla başlayan süreç ve bu süreç etrafında süren tartışmalar, yaşanan gelişmeler, ezber bozan pratik adımların atılmasıyla Meclis’te komisyon kurulmasına kadar geldi.
Her şey bir çağrıyla başladı desek yeridir. Önder Apo, bu çağrıya samimi bir karşılık vermiş ve sürecin gelişmesine yol açmıştır. Kürt sorununun bir tarafı olan PKK, İmralı çağrısına verdiği sözün gereklerini pratikte yerine getirerek bu süreçte yapıcı bir rol oynamıştır. Fesih ve silahları imha kararı, verdiği sözün gereklerini yerine getirme aşaması olmuştur.
Kürtler, halk olarak sözün kıymetini bilen kültürel bir gelenekten geliyorlar. PKK de sözün kıymetini bilen bir harekettir. Söz, PKK’nin ahdi gibidir. Söz namustur, şereftir, onurdur. Tıpkı Yuhanna İncil’inin ilk cümlesinde olduğu gibi ‘Başlangıçta söz vardı’ ilkesine benzer özelliğe sahiptir. PKK’nin kadro yapısında söz her şeyden önce gelir ve bağlayıcıdır. Çözüm sürecine ilişkin verilen sözlerin arkasındadır.
Bu iyi niyeti suistimal edenler, zayıflık gibi görenler, fırsata çevirenler, çıkar devşirenler fena halde yanıldıklarını göreceklerdir. Sürecin akamete uğraması için avucunu ovuşturup leş kargaları gibi kenarda bekleyenler bir hayli fazladır.
Tek taraflı atılan adımların kıymetini yeterince değerlendirmeyen bir cephe vardır. İktidar kanadından bir takım muhalif çevrelere kadar, tuzu kuru kesimlerin ahkam kesmeleri, bazı medya kuruluşlarının kullandığı dil, sözde ulusalcılık ve Kemalizm adına kemikleşmiş kimi kafa yapıları bu süreci heba etmenin yoğun çabası içindeler.
Gerek PKK’ye düşmanlık ve gerekse PKK’ye dostluk kisvesi adına çatışmalı süreçlerden nemalanan çevrelerin bu süreçle birlikte suyu kesilince daha da keskinleşerek adeta kin kusup öfke saçıyorlar. Oysa ki, savaştan beslenen asalaklar, ölü seviciler dışında barışın kime ne zararı olabilir ki?
Savaş yılları boyunca esemesi görülmemiş, suspus olmuş ve hatta savaşın rantından, PKK’nin yarattığı saygınlıktan, itibardan faydalanmış kimi Kürtler de bu sürecin cengaverleri kesilmekteler. Kana ekmek doğrayıp yiyen her kimse, Türk’üyle, Kürt’üyle lanetlenmesi gereken aşağılık yaratıklardır.
Bütün art niyetlere, engellemelere, provokatörce yapılan eylem ve söylemlere rağmen Kürtler çözüm süreci konusunda gereğinden fazla sebat etmekteler. Kanaatimizce zaman ziyan edilmektedir. İktidar tarafından atılması gereken adımların atılmaması süreç hakkındaki olumsuz düşünceleri beslemektedir.
Meclis’te kurulan komisyonun Kürtçeye tahammül etmemesi art niyetlerinin bir göstergesidir. Kuşkusuz tek gösterge bu değildir. İstedikleri kadar kişi ve kurum temsilcilerini dinlesinler zaman israfına yol açacak uygulamalardan vazgeçmeleri gerekiyor. Sokaktaki, basındaki nefret dilinden vazgeçmeleri gerekiyor. İsteyen istediği gibi Kürtlere atıp tutması engellenmelidir. Spor müsabakalarında bile Kürtlerin linç edildiği bir ülkede kardeşlik nasıl sağlanacaktır?
Kin ve nefret söylemi sadece Türkiye’de değil, Rojava Kürtleri için de geçerlidir. Suriye’de çözümsüzlüğün tek nedeni Türkiye’nin faşist, ırkçı, kafatasçı zihniyetin ürünüdür. Kürtlerin bütün kazanımlarını hedefleyen imha girişimleridir. Kürtlere soykırım planlarıdır. Rojava’yı Kürtlerin Gazze’si yapmak istiyorlar.
AKP iktidarı krizden, kaostan, kandan, ranttan beslenmesini bilen bir harekettir. Bütün olumsuzlukları ‘Allah’ın lütfu’ gibi görmeyi, siyasi çıkarları doğrultusunda kullanma uyanıklığını sergiliyor. Kürt kartını da böyle kullanmak istiyor. Kendi iktidarının yedeği haline getirerek sorunu çözme anlayışına sahiptir.
Eldeki veriler bize şunu göstermektedir: PKK’nin fesih ve silahları imha kararına evet ama yetmezmiş gibi bir hava esiyor. Topyekun teslimiyet dayatılıyor. Rojava’daki yapılanmaları da PKK’nin uzantıları gibi görerek tümüyle HTŞ’ye teslimi öngörüyor.
Sürecin hatırı için her şeyin sineye çekilecek hali yoktur. Süreç bozulmasın diye Kürt tarafının sağduyulu, anlayışlı yaklaşımını zafiyet gibi görerek daha fazla taviz koparmaya çalışmak, tasfiye, teslimiyet dayatmak ve Kürtlerden bunu beklemek ham hayaldir.
Muhtemel provokatif bir girişimle, Kürt tarafının sinir uçlarıyla oynayarak süreci bozan taraf haline getirmek için gayret gösteriyorlar. Bu sürecin bütün yükünü Kürt tarafı omuzlamaktadır. Bu nedenle demokrasiye şans tanınması açısından azami düzeyde hassasiyet göstermektedir. Taviz vererek tek taraflı risk üstlenmiştir. Bunun iyi anlaşılması gerekiyor.
"Milli dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu", temsil ettiği misyonun altını henüz dolduramamıştır. Meclis’te barış arayışı dışarıda iktidarın savaş çığırtkanlığı birbiriyle tezatlık oluşturmaktadır. Düşmanlık ve demokrasinin bir arada yürümeyeceği artık anlaşılması gerekir. Komisyon çalışmaları sona doğru yaklaştıkça şimdiki belirsizlik ortadan kalkacak, şapka düşecek kel görünecektir.
