Mecnunlar-Ferhatlar, Leylalar ve Şirinler

Veysi SARISÖZEN yazdı —

  • AYM denilen "İstiklal Mahkemesi"nin delile melile ihtiyacı yok. Durumu müsait görürlerse gözlerini karartır, HDP’yi kapatırlar. 
  • Bunların temel meselesi HDP’yi kapattıklarında, ileride başlarına bir bela gelip gelmeyeceği hesabı. Durumu müsait görürlerse gözlerini karartır, HDP’yi kapatırlar.

AKP-MHP iktidarı HDP’yi kapatma yeltenişine ne zaman başladı? Kalü Bela’dan beri. Anayasa Mahkemesi HDP ile "terör iltisaklı örgüt" iddiasıyla hazırlanan iddianameyle bu işi nicedir yapıyor.

AYM’nin "delile" ihtiyacı var mı?

İnsanı güldürmeyin. Eğer on AYM üyesi Saray’dan ve "Devlet Malikanesinden”" gelen talimata uyarsa, delildi, resimdi, teypti, itiraftı filan bakmadan HDP’yi kapatır.

Adamların ne yeni delile ihtiyacı var ne de "eski deliller" bunların umurunda. Önlerindeki soru şu: HDP’yi kapatalım mı, yoksa kanadını, kolunu mu kırpalım?

Bir şeyler yapacaklar.

O nedenle siz siz olun, "aman bunlara delil olabilecek resimdi, kasetti, afişti, şuydu buydu vermeyelim" diye kendinizi "strese" sokmayın. "Tüh yahu, şu bizim yönetici ya da vekil şöyle yapmasaydı, böyle yapsaydı, ağzından çıkanı kulağı duysaydı, Şêx Seîd’in torununun babaannesiyle resim çektirmeseydi" filan diye dövünmenin alemi yok. Çünkü AYM denilen "İstiklal Mahkemesi"nin delile melile ihtiyacı yok. Bunların temel meselesi HDP’yi kapattıklarında, ileride başlarına bir bela gelip gelmeyeceği hesabı. Durumu müsait görürlerse gözlerini karartır, HDP’yi kapatırlar.

Delili filan boşverin, "iltisak" AYM için yeterlidir. 

"İltisak" nedir?

"Bitişmek, birleşmek" gibi anlamlarının yanı sıra bir de "kavuşmak" demektir. Açın bakın Türk Dil Kurumu sözlüğüne, böyle yazmakta.

Fuzuli’nin Leyla ile Mecnun mesnevisinde "kavuşma" yani "iltisak" ne yazık ki "mezarda" gerçekleşir. Hikayeyi bilirsiniz. Özetle: Mecnun, bir kabile reisinin dualar ve adaklarla dünyaya gelmiş olan Kays adlı oğludur. Okulda bir başka kabile reisinin kızı olan Leyla ile tanışır. Bu iki genç birbirlerine aşık olurlar. Okulda başlayıp gittikçe alevlenen bu macerayı Leyla'nın annesi öğrenir.

Kızının bu durumuna kızan annesi, kızına çıkışır ve bir daha okula göndermez. Kays okulda Leyla'yı göremeyince üzüntüden çılgına döner, başını alıp çöllere gider ve Mecnun diye anılmaya başlar. Fuzuli’nin mesnevisi "kavuşamamanın" trajedisidir. 

Anneannem Leyla ile Mecnun mesnevisini her okuduğunda seller gibi göz yaşı döker, "ah, Ya Mecnun döneydin ya çöllerden, kavuşaydın ya dünyalar güzeli Leyla’yla" diye inim inim inlerdi. Sonra her ikisinin ruhlarına birkaç rekat namaz kılar, "Rabbime şükürler olsun ki, onlar Cennet’te kavuşmuşlar" diyerek yekinir, işine gücüne dönerdi.

"İltisak" lafını duyduğunuzda midenizin bulandığını biliyorum. Ama bu terimin "kavuşmak" olduğunu hatırlamanızı diliyorum.  Gurbete yolculuk başa gelince, seferberlik ilan edilip evlat askere gidince ya da jandarma,’ kaçakçıdır’ deyip babayı hapse gönderince, bir oğul ve kız bir gün sırra kadem basıp, sonra haberi "dağdan" alınınca, konu komşu eve dolar da ne der?Allah kavuştursun."

Allah’a "iltisak" için dua eden bu millete şimdi rejim, "Allah kavuştursa da ben ayırırım" demekte.

Eh, o halde soruyorum. Kendini çöllere vuran Mecnunlarla  Leylalar ya da dağlara çıkıp granit kayaları delen Ferhatlarla Şirinler keşke "iltisaklı" olaydılar, keşke bu büyük aşklar "kavuşmayla" sonlanaydı demez misiniz?

Anneannem diyordu, siz de öyle demelisiniz. "Aşık ile maşukun kavuşması günah değildir, ayrılığı Allah yazdıysa bozsun."

Olmuyor işte. "İltisak" Türk faşizmi tarafından “"suç" sayılıyor. Leylaları, Şirinleri Mecnunlardan, Ferhatlardan "ayırmak", onları "belalardan belalara" düşürmek için bin bir zulmü reva görüyor. 

Oysa "bela" Mecnunların, Ferhatların yüreğindeki aşk ıstırabının ilacıdır. Mecnun şöyle haykırıyor:

"Az eyleme inâyetini ehli derdden

Yani ki çok belâlara kıl mübtelâ beni"

Hakikat şudur

Size bir şey diyeyim mi? Şu anda Cudi’de, Zağros’da, Amanoslar’da kayaları tırnaklarıyla delen, ta oralardan tüneller açıp, kendini Başûr çöllerine taşıyan nice Ferhatlar, nice Mecnunlar var. Ve her Ferhat’ın bir Şirin’i, her Mecnun’un bir Leylası var. Ve onların dağlarda, çöllerde "iltisak" hayaliyle bela uçurumlarına sevinçle atladıklarını ben size anlatmayayım. 

Hay Allah, HDP’yle başladım, nerelere uçtum. Ne alakası varsa…

Sanırım gramofonda (tövbe internette) Zeki Müren’i dinlediğimdendir belki de. Konular karıştı.

***

"Şimdi uzaklardasın

Gönül hicranla doldu

Hiç ayrılamam derken

İltisak hayal oldu"

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.