Mihraç Miroğlu’na sözümüz var!

Cafer TAR yazdı —

  • Neredeyse herkesin Erdoğan’ın yenilmez olduğuna inandığı koşullarda ona meydan okuyan Kürtler Ortadoğu ve Türkiye’nin kaderini belirlemişlerdir. Bütün; ekonomik, askeri ve sosyal baskılara rağmen Kürdistan’da AKP’yi seçim sandığına gömen Kürtler Türkiye’nin başka bölgelerine umut vermişlerdir.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu geçenlerde yanına Jandarma Genel Komutan Yardımcısı Orgeneral Ali Çardakçı, Şırnak Valisi Ali Hamza Pehlivan ve diğer zevatı da alarak İdil’de bir zırhlı aracın çarpması sonucu yaşamını kaybeden Mihraç Miroğlu’nun ailesinin evine taziye ziyaretinde bulundu.

Onlar adına biz utandık, hepimiz aynı soruyu sorduk; “hangi yüzle?”

Ama bu adamların en önemli özelliği yüzsüzlük ve bizden buna alışmamızı istiyorlar. İstiyorlar ki sahte dincilik/milliyetçilik üzerinden manipüle ettikleri insanlar hiçbir şeyi sorgulamadan kendilerine biat etsinler!

İstiyorlar ki; onlar saraylarında oturup; güç, para ve iktidar oyunu oynarken toplumun geri kalanı kaderine razı olup gelişmeleri içine düşürüldükleri yoksulluk bataklığında sadece izlemekle yetinsinler. Aydınlar konuşmasın, Kürtler ulusal demokratik haklarını, toplumun yoksul kesimleri ise gelirin daha adil dağılımını talep etmesinler.

Hepimize bütün bu olanları kanıksatmaya çalışıyorlar; İstiyorlar ki hepimiz “Bu işler böyledir!” diyelim ve onlar da kirli iktidar oyunlarını oynamaya devam etsinler.

İstiyorlar ki biz yaşadığımız onca felaketi sıradanlaştıralım, işleri oluruna bırakalım. Tepkilerimiz sadece arabesk, kuru bir öfke ile sınırlı kalsın ve hiç bir şey olmamış gibi hayatımıza devam edelim.

Yanlışı tarif edemeyen toplumlar doğruyu yaşamazlar. İnsanların bir harmonide bir arada yaşamasını sağlayan iki temel olgu vardır bunlardan ilki ahlakilik, diğeri ise toplumsal katılımı esas alan demokratikliktir.

Bu ikisi bir toplumda bir arada olmazsa o toplum gelişme gösteremez, asla iç barışını sağlayamaz. O toplumda zalimler toplumun geri kalanı üzerinde baskı, şiddet ve yalanla tahakküm kurarlar. İşte Türkiye toplumu uzun yıllardır aşırı dozda; yalan, baskı ve şiddet yoluyla teslim alınmaya çalışılıyor.

Türkiye ve Ortadoğu’yu bu karanlık dönemden Kürtlerin öncülük ettiği içinde; HDP, SDG (Suriye Demokratik Güçleri) ve bölgenin diğer ilerici güçlerinin de olduğu demokrasi bloğu kurtarıyor. İnsanlar artık “Tünelin ucu göründü!” diyorlarsa bunu CHP ve İYİ Parti gibi düzen partilerine değil; Kürtlere HDP’ye SDG’ye ve diğer demokrasi günlerine borçludurlar.

Birçok insan sahada mücadele etmek yerine AKP/MHP faşizminin yaptığı yanlışlardan medet umma yoluna gitti; Kürtler de mücadele etmek yerine faşizmin yanlışlarından medet umsaydı AKP/MHP faşizmi bir adım dahi geriletilemezdi.

Halbuki bugün birçok çevrenin de tespit ettiği gibi AKP/MHP faşizmi geriliyor ve bunda en büyük pay Kürtler ve onlarla birlikte mücadele eden demokrasi güçlerinindir. Hala yapacak çok şeyimiz var; ancak şimdi öncesinden farklı olarak ne yapacağımızı daha fazla biliyoruz.

Neredeyse herkesin Erdoğan’ın yenilmez olduğuna inandığı koşullarda ona meydan okuyan Kürtler Ortadoğu ve Türkiye’nin kaderini belirlemişlerdir. Bütün; ekonomik, askeri ve sosyal baskılara rağmen Kürdistan’da AKP’yi seçim sandığına gömen Kürtler Türkiye’nin başka bölgelerine umut vermişlerdir.

Birçok çevre büyük bir yanılgı ile rehavete kapılma eğilimde gözüküyor; onlara göre sanki artık fazla bir şey yapmaya gerek yoktur; AKP/MHP faşizmi kendi yanlışları yüzünden zaten bir sonraki seçimlerde yenilecekler.

Biz hiçbir zaman böyle düşünmedik ve her zaman emeğimize güvendik; ancak dostlarımızı ve diğer demokrasi güçlerini bu konuda uyarmaya da devam etmeliyiz. Aslına bakarsanız en kritik döneme girdik.

Bu noktada sadece itiraz ederek AKP/MHP rejimini aşamayız; bir biçimde aşsak bile daha demokratik bir ülkeyi inşa edemeyiz; bunun için daha fazlasına ihtiyacımız var. “Demokratik Ulus” projesi halklarımızın özgür ve refah içinde yaşaması için en son çaremiz gibi gözüküyor. Aksi taktirde her defasında yeniden başa döneriz.

Bizim Ceylan Önkol, Mihraç Miroğlu ve daha birçok küçük yaşta yaşamını yitirmiş çocuklarımıza verilmiş bir sözümüz var; bu koşullarda her zamankinden daha, çalışmalı ve kazanmalıyız!

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.