Murray Bookchin’i anarken

İlham BAKIR yazdı —

  • Kürdistan’ın kuzeyinde eğer yerel yönetimler Muray Bookchin’in ve Öcalan’nın tarif ettiği biçimde işleyebilmiş olsaydı Kürtlerin özgürleşme sürecinde tarihi gelişmeler ortaya çıkabilirdi.

2006 yılında kaybettiğimiz 20. yüzyılın en önemli filozof, yazar, ekolojist ve eylem insanı Murray Bookchin’in geçen hafta ölüm yıldönümüydü. Çocukluğundan itibaren Marksizmle tanışan, komünist gençlik örgütleri içinde aktif rol alan Bookchin, fabrikalarda çalıştı, işçi örgütlenmelerinde aktif rol aldı. Çağımızın çok önemli filozoflarından biri oluşunu perçinleyen, öne çıkaran yanı Marksist düşünceyi, sosyalizmi ve anarşizmi radikal ekoloji ile, özgürlükçü özyönetim anlayışı ile buluşturan güçlü sentezciliğidir.

“Ekoloji ve Devrimci Düşünce” adlı makalesiyle ekolojiyi radikal politik kavram olarak ortaya attı ve ekolojik teknolojiler konusunda yaratıcı düşüncelere öncülük etti. İlerleyen yıllarda anarşizm ile bağları zayıflasa da anarşist toplumu, ekolojik ilkelerin hayata geçebilmesinin ön koşulu olarak gördü. Tıpkı Kropotkin gibi anarşizmi, sosyalizmin aşırı sol kanadı olarak değerlendirdi.  Bookchin toplumsal öz yönetimleri eksen alan, yerelin özgün örgütlülüğünü esas alan bir çerçeve çizerek düşüncelerini “Komünalizm” adı altında bir formülasyona ulaştırdı. Özgürlükçü yerel yönetim kavramının uygulamasını tarif eden, demokratik gelenekler üzerinde iz süren yazar, özellikle devletsiz halkların, devletin çürümüşlüğüne bulaşmamış olan toplulukların demokratik bir özyönetim kurmada öncü rol oynayabileceğinin altını ısrarla çizmiştir. Devletsiz bir halk olarak Kürtlerin, Kürt özgürlük hareketinin bu anlamda ortaya çıkardıkları “özgürlük paradigması”ın, Bookch’inden önemli etkilenmeler yaşadığı görülür. Bu anlamda Murray Bookchin’in, fikirlerinin “Kürt Özgürlük Hareketi” periferisinde gelişen toplumsal-devrimsel gelişmelerde hayat bulduğu nadir alanlardan biri olduğunu söylemek mümkündür. Eğer Bookchin, Rojava devrimine tanıklık etmiş olsaydı, fikirlerinin böylesine yaşam buluyor olmasını büyük bir sevinçle   karşılayacak belki de yaşamının son yıllarını Rojava’da geçirerek buradaki gelişmelere katkı sunmaya çalışacaktı. İki binli yılların başında Kürt özgürlük hareketi ile Bookchin arasında fikirsel anlamda önemli örtüşmeler yaşanmaya başlar. Öcalan, avukat görüşmelerinde Bookchin’den söz ediyor, Bakur Kürdistan’da belediye yöneticilerine Bookchin’in  “Kentsiz Kentleşme” kitabını, tüm Kürtlere  “Özgürlüğün Ekolojisi” kitaplarını okumalarını öneriyordu. 2004 baharında, avukatlarından Murray Bookchin ile iletişime geçmelerini isteyecekti. Murray’ın eserlerini iyi bir şekilde anlayabildiğini ve fikirlerini Orta Doğu toplumları için hayata geçirmeyi düşündüğünü ve Bookchin ile bir görüşme yapmak istediğini iletmelerini istedi. Ancak 83 yaşında olan Murray Bookchin bu daveti kabul edemeyecek kadar hastaydı ve nezaketle reddetmek zorunda kaldı.

Bookchin iki büyük Medeniyet Anlatısı yazmıştır: Özgürlüğün Ekolojisi ve Kentsiz Kentleşme. Öcalan’ın bir “Halkı Savunmak” kitabındaki düşünceleri, Bookchin’nin “organik toplumuna” benzer bir şekilde ilkel toplum biçimlerinden ve “doğal toplum” olarak isimlendirdiği “komünal yaşam biçiminden” bahsetmektedir. Bu iki düşünürün en yakın ortak özellikleri tarihsel gelişim perspektifiyle düşünme eğilimi taşımalarıdır. İkisi de Medeniyet tarihiyle ilgili çok önemli metinler yazdı ve birçok kez özgürlük mücadeleleriyle çarpışan devletlerin ve despotların iktidar ve direniş diyalektiği üzerine çözümlemeler yaptılar.

Kürdistan’ın kuzeyinde eğer yerel yönetimler Muray Bookchin’nin ve Öcalan’nın tarif ettiği biçimde işleyebilmiş olsaydı hem Kürtlerin özgürlüğünün gelişiminde tarihi gelişmeler ortaya çıkabilirdi hem de Türkiye’nin otoriter bir yönetime gidişinin engellenmesi ve demokratikleştirilmesi yönünde çok önemli gelişmeler yaşanabilirdi. 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.