Müslüman görünümlü mafya reisleri

Ahmet TURHALLI yazdı —

  • İslam’ın bütün haramlarını bu reisler ve onların yandaşları kendilerine helal görürler. Bu bir sistemdir, çok kirli ve suçludur. İslam ve insanlık karşıtıdır. Bu sistem dağıtılmadıkça İslam ve müslümanlar rahata ve huzura kavuşamayacaklardır.

Son dönemlerde tekrardan Kemalist TC devletinin gerçek kimliği kendi Reisleri tarafından ifşa ediliyor. Gören ve duyanlar da ilk defa ve yeni şeyler keşif edilmiş gibi şaşırma numaraları yapıyorlar. Bu yönetim ve devlet Cengiz Han ve Hülagu’dan beridir aynı karakter ile yoluna devam etmektedir.

Nedir bu karakter: İşgal, talan, işkence, soykırım ve korkudur. Bu devlet yapılanmasının hiçbir tarihi kesitinde, kültürel gelişime, refah, huzur, ilim ve irfan yoktur. Başka kültürleri derdest ederek, çalarak çırparak el koyma, şimdiki tabirle çökme vardır. İslam döneminde Cengiz Han’ın torunu olan Hülagu, Bağdat’ı yakıp yıkmış, kütüphaneleri ve yazılı eserleri yakarak küllerini Dicle nehrine savurmuş ve yüzbinlerce insanı katletmiştir.

Bu kişi Müslüman olmamıştı. Bunun ardılları Müslüman olduklarını söylediler ve talan kültürünü bu seferde İslam adına üç kıtaya yaydılar. Daha sonra Mustafa Kemal öncülüğünde sözde batıya dönük cumhuriyete, seçme ve seçilme, modernlik ve demokrasi numara ve hilelerini dış dünyaya göstermiş gibi yapsa da, hakikatinde on dokuzuncu yüzyıla da, tekrardan kendisini sürdürmeye çalışan talan ve işgalci yapının devamı olmuştur/olmaktadır.

Cengiz Han, Hülagu, Selçuklular, Osmanlılar ve Mustafa Kemal farklı zamanlarda ve mekanlarda iktidarlarını sürdürseler de, muktedirlik ve devlet yönetme biçimi aynı kültür ile sürdürüle gelmiştir. Bunların askerleri ve dayandıkları güçler, katl ettikleri toplulukların kılıç artıklarını, korkudan arta kalmış ürkmüş ve bu kültürü kabul ederek eklemlenmiş bireylerden oluşturmaktadırlar. Askeri, iktisadi, siyasi, harici ve dini yapıları devşirmelerden oluşturulmuştur/oluşturulmaktadır. Köklerinden koparılmış, korkak, zalim ve gaddar olarak yetiştirilen bu kişiliklerin, maddi gücü ve devleti kutsamaları onları şekillendirmiş oldukları toplumun gözünde kahraman ve kutsal varlıklar biçiminde göstermektedir. O günkü reislikler ve bugünkü reisliklerin icraatları hep aynı olmuştur.

Nedir bu reislikler? Yukarıda açıkladığımız özellikleri hayat felsefesi haline getirmiş, korkak olduğu için korku üzerinden sistemlerini sürdüren bir yapılanmadır. Asla adalet, eşitlik ve demokrasiye inanmazlar.

İslam inancı ve reislerin yaşam biçimi: İslam İnancı temelini ikna ve adalet üzerine inşa eder. Reisler ve ceberut sistemleri ise; zulüm, üstencilik, zorbalık ve dayatma üzerinden kendisini sürdürür.

İslam katli ve öldürmeyi, en büyük günah sayarak, bir insanın haksız yere öldürülmesini bütün insanlığın öldürülmesi olarak değerlendirir. Reisler ve ceberut sistemleri ise; kan dökmeyi, öldürmeyi, vahşeti ve soykırımları bir ayrıcalık ve üstünlük olarak görür. İslam başkasının malına dokunmanın günah olduğunu söyler ve kul hakkına girenlerin bağışlanmasının sadece mal sahibi tarafından yapıla bilineceğini söyler. Reisler ve ceberut sistemleri ise; İşgale, zorla başkasının malına el koymayı, gaspı ve çökmeyi bir babayiğitlik olarak bilir ve helal lokmayı bir eksiklik olarak görür.

İslam uyuşturucunun her çeşidinin alımını, satımını ve kullanımını haram sayar. Reisler ve ceberut sistemleri ise; gemilerle, uçaklarla tonlarca kokain, eroin, uyuşturucu hap ve yüzlerce çeşit uyuşturucuyu diplomatik pasaportlarla, reislerin oğulları reisciklerin anlaşmaları ile uluslararası piyasalara satarlar. Birde gariban kimsesizlere de pandemiden korunma amacı ile Venezuela’ya maske eldiven ve ilaç hibe ederlermiş. Kendi vatandaşlarına da ne aşı, ne maske ne de tıbbi malzeme verirler.

İslam yalanı ve iftirayı Allah’ın lanetine duçar olmak olarak tebliğ eder. Reisler ve ceberut sistemleri ise; gazetelerde televizyonlarda, camiler de, okullarda cadde ve çarşılarda hayatlarını yalan ve iftira ile sürdürürler.

İslam’ın bütün haramlarını bu reisler ve onların yandaşları kendilerine helal görürler.

Bu ceberut sistemin reisleri ve reiscikleri vardır. Reisleri Cengiz Han, Hülagu, Padişahlar, Mustafa Kemal, Erdoğan sayabileceğimiz reislerdir. Altta taşımacılık, tetikçilik yapanlar ise reisciktirler. Reisler uyuşturucunun her çeşidi, gasp, talan, kumar, işgal, tefecilik ve hırsızlıkla elde ettikleri kazançlar ile sistemlerini sürdürürler.

Bu haram kazançları ile Sultan Ahmet, Selimiye, Çamlıca ve en son olarak Taksim’de kocaman Mabetler yaptırırlar. Böylelikle ezbere ve taklidi olarak inananları aldatırlar. Haram para, kan ve göz yaşı ile çöktükleri malın bir kısmını da Diyanetteki Müftü, İmam ve görevlilere dağıtarak sistemlerini din boyasına bandırırlar.

Yani çok değil bir ton kokainle, kocaman bir cami yaptırır, bir ton eroin ile de imamların ve müftülerin maaşlarını öderler. Şimdi Abdurrahman Dilipak’ın ve bütün İslam adına ilim ve irfan adamları diye ortalıkta dolanların neden Sedat Peker’le boy boy fotoğraflarının olduğu daha iyi anlaşılmaktadır. Neden televizyon ve gazetelerin sürmanşetten küçük reiscikleri verdiği daha iyi görülmektedir.

Bu bir sistemdir, çok kirli ve suçludur. İslam ve insanlık karşıtıdır. Bu sistem dağıtılmadıkça İslam ve müslümanlar rahata ve huzura kavuşamayacaklardır. Bu sistem varlığını Kürt’ün ve onları fark edenin şimdiki düşmanı ola bilir, ama hakikatinde her güzelliğin düşmanıdır, reis ve reisciklerin bazen Namaz kılmaları, bazen liberal görünmeleri, bazen demokrat ve ya sosyalist görünmeleri kimseyi aldatmamalıdır.

Bu sistem, bazen Namaz kılan Erdoğan’dır, Alevi Kılıçdaroğlu’dur, Kürt Metiner’dir, solcu Perinçek’tir, milliyetçi Bahçeli’dir, kadın Akşener’dir, Ağar’dır, Cübbelidir, Emin Çölaşan’dır.

Bu sistem Ortadoğu’da dağıtılmadan ne müslümana, ne sosyaliste, ne demokrata rahat yoktur.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.