Namlunun ucundaki çiçek açarken
Veysi SARISÖZEN yazdı —
- PKK son bir gayretle, harekete geçeceğe benziyor. Süreç karşıtlarının "PKK silah bırakmayacak" diyerek demokratik adımların atılmasını engellemelerine karşın, silah bırakarak onların elinden "bahane silahını" alacak.
Ne oluyor? Medya'da PKK'nin Bakur Kürdistan’ında pek yakında silah bırakacağına dair haberler yayınlanırken, İzmir'de CHP'ye yapılan "şafak operasyonunda" eski İzmir Büyükşehir Belediye başkanı da dahil 157 CHP üyesi göz altına alınıyor. Bu yazıyı yazdığım günün akşamı Saraçhane'de yapılacak olan CHP mitingine karşı Taksim ve havalisi çelik bariyerle kapatılıyor ve bir günlük gösteri yasağı getiriliyor. Havada provokasyon kokuları var.
Ve iktidar barış ve demokrasiye açılan süreçte, İmralı'da bir iki düzenleme dışında tek bir somut adım atmıyor. "Önce silahsızlanma sonra demokrasi" diye diye atılacak adımlar erteleniyor ve ortam son gözaltılar ve Leman dergisine karşı kışkırtılan saldırılarla tehlikeli provokasyonlara açık hale getiriliyor.
Medyaya yansıyan haberler eğer gerçekse, PKK iktidar tek bir somut adım atmadığı halde, bu tehlikeli gerginliği önlemek için "silah bırakarak" müdahale edeceğe benziyor. Çünkü CHP'ye karşı giderek tırmanan bu saldırılar, CHP'yi Başkan Apo'nun başlattığı barış ve demokratik toplum sürecinden kopartma, meydanı İyi Parti ve Zafer Partisi’nin, bu arada CHP içinde yuvalanmış Yılmaz Özdil ve Soner Yalçın gibi Kürt düşmanı unsurların, onlarla paralel yayın yapan kimi Cumhuriyet Gazetesi yazarlarının baltalama girişimlerine ardına kadar açıyor. Belli ki, adı konmamış süreci devletin ve AKP'nin içindeki karanlık çevreler ülkede iç karışıklık yaratarak sona erdirmek için harekete geçmiş bulunuyor.
Medyaya yansıyan haberlere, DEM Parti sözcülerinin açıklamalarına bakılırsa, PKK son bir gayretle, harekete geçeceğe benziyor. Süreç karşıtlarının "PKK silah bırakmayacak" diyerek demokratik adımların atılmasını engellemelerine karşın, silah bırakarak onların elinden "bahane silahını" alacak.
Böyle bir adım ülkede demokratikleşme ortamını yaratmanın önündeki en büyük bahaneyi ortadan kaldırdığı durumda iktidarın ya da karanlık mihrakların CHP'ye yönelik saldırılarını da devam ettirmesi önlenecek. Çünkü bir yandan demokratikleşme süreci devam ederken, diğer yandan toplumun çoğunluğunu temsil eden muhalefete saldırmanın önü de kesilmiş olacak.
Ya da "PKK önce silah bıraksın, sonra demokratikleşme adımlar atılsın" bahanesinin arkasında devam eden sürece iktidarın karşı olduğu ortaya çıkacak.
Gerçekte PKK'nin silah bırakması, çözüm sürecinde basit bir ayrıntıdır. Çünkü PKK 12.Kongre’sinde bu yönde karar almıştır. PKK sözcüleri bu karardan geriye dönüş olmayacağını defalarca açıklamıştır. PKK feshedilmiştir ve Başkan Apo'yla sürdürülen müzakerede verilen sözler isterse uygulanmasın, ne fesih kararı geri alınacaktır ne de yeniden silahlı mücadele başlatılacaktır.
Çünkü silahlı mücadele önüne koyduğu amaçlara ulaşmış ve bu manada Bakur Kürdistan’ında ömrünü doldurmuştur. Hiçbir anayasal temele dayanmasa da Kürt varlığının inkarı ve Kürt dilini unutturarak asimilasyon süreci fiilen yenilgiye uğratılmış, savaşın sonucunda bu fiili kazanıma Anayasal güvenceyi elde edebilecek muazzam bir siyasi Kürt halk hareketi yaratılmıştır. Bu silahsız mücadelenin büyük gücünü, defalarca uygulanan, en son Kürt şehirlerinde taş üstünde taş bırakmayan saldırılara rağmen geriletmek mümkün olmamış, halk tüm kayyım gasplarına rağmen yerel yönetimlerde kendini yönetme iradesine sahip çıkmıştır. Silahlı mücadele bu kazanımları elde ettiği için, yarın PKK silah bıraktığında bu kazanımların tehlikeye girmesi şöyle dursun, devletin elinden silahsız halka karşı saldırmanın en son bahanesi de alınmış olacak ve meşruiyet mücadelesini böylece Kürt halkı kazanmış olacaktır.
Ülkede barış ve demokrasinin hakim olması, Başkan Apo'nun özgürce çalışır olma hakkının kazanılması, Kürt sorununda çözümün TBMM'de sağlanması, böylece bütün sorunları çözmenin önünün açılması, artık "silahın" değil, siyasi mücadelenin işidir. Ve bu mücadeleyi başarıya ulaştıracak olan, kimisi tereddütlü olsa da, kadın uyanışının öncülüğünde bir halk çoğunluğu ortaya çıkmıştır.
Şimdi yapılacak iş, Türk-Kürt, Alevi-Sünni, Müslüman-Hıristiyan tüm yurttaşların demokrasi hedefinde sarsılmaz ittifakını gerçekleştirmektir.
