Ne olacaksa biran önce olmalı

Cafer TAR yazdı —

  • Bu sürecin boşa çıkması bundan sonra sadece Kürtlere bedel ödetmez, bütün Türkiye’ye bedel ödetir; fakat en ağır bedeli de Erdoğan ve çevresine ödetir. Ne olacaksa biran önce olmalı; hiç kimsenin kaybedecek bir elli yılı daha yok!

PKK’nin 12. Kongresi’ni yapması ve kendini feshetme kararı alması sonrasında gözler Türkiye cephesine çevrildi. Her ne kadar Türkiye’de hükümet çevreleri yürüyen sürecin gerisinde hiçbir pazarlık olmadığını iddia etseler de gerçeğin tam da böyle olmadığını bu türden süreçleri takip eden bütün çevreler bilirler.

PKK gibi sadece Türkiye’yi değil, politik söylemi ve pratik sahada yaptıkları ile neredeyse bütün Ortadoğu’yu etkileyen bir politik/ideolojik merkezin kendini feshetmesi başlı başına bir olaydır ve bunun kendi dışına doğru ciddi yansımaları olur.

Bundan dolaylı ve doğrudan etkilenen birçok devlet muhakkak söz konusu yeni duruma göre pozisyon almak isteyecek ve hatta mümkünse kendi durduğu yerden sürece mutlaka olumlu veya olumsuz müdahalelerde bulunacaktır.

Türkiye de bölgesel siyasette aynısını yapıyor. Suriye’ye bu kadar müdahale, Libya’da kalmak istemekte ısrar, Irak’ta askeri üs kurmak tam da bu olmaktadır. Dolayısıyla başka devletler de mutlaka aynısını yapacaklardır. Farklı çevrelerde aynı türden yeni duruma göre pozisyon alma, süreci etkileme veya bozma isteği muhakkak Türkiye’nin içinde de yaşanıyordur.

Dikkatinizi çekti mi bilmiyorum, son zamanlarda ısrarla Sözcü TV ve çevresi Ümit Özdağ ve partisini öne çıkarmaya çalışıyor. Ümit Özdağ Türkiye’de Kürt karşıtlığının merkez figürü haline getirilmeye çalışılıyor. Bu çaba sadece Sözcü TV çevresi ile de sınırlı değil. Türk devleti içerisinde geçmişte Avrasyacı olarak tanınan çevrelerin tamamı Zafer Partisi ve Ümit Özdağ’ı parlatmak için yoğun bir çaba içerisindedirler.

Yok eğer bu olmayacaksa Erdoğan’ın karşısına mutlaka Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ı çıkarıp eğer seçim kazanırlarsa ultra nasyonalist bir rejim inşa etmek istiyorlar. İşin doğrusu Mansur Yavaş’tan Netanyahu çıkarmaya çalışıyorlar.

Bakmayın öyle Gazze’ye ağlama yalanlarına. Bu çevre Netanyahu’nun Gazze’de yaptıklarını bizzat bütün Kürdistan’da yapmak için avucunu ovuşturuyor. Aslında Erdoğan’da benzer rüyalar görüyordu, fakat sahadaki gerçekler onları bambaşka bir noktaya getirdi.

Bu durumda eğer başta Devlet Bahçeli olmak üzere sürecin diğer muhatapları, yani Cumhurbaşkanı Erdoğan ve bütün kabinesi elini çabuk tutmalı, ne yapacaklarsa samimiyetle ve hızla biran önce yapmalıdırlar.

Birçok taktik gerekçelerle süreci uzatmak bu saatten sonra en fazla Cumhur İttifakı’na kaybettirir. Söz konusu süreç öncesi hükümetin kamuoyu desteği yerlerde sürünüyordu; şimdilerde de çok düzelmese bile, fazla aşağı doğru bir hareket de gözükmüyor.

“Çünkü Türkiye halkları acaba bunlar elli yıldır süren savaşı durdurabilirler mi?” diye bu hükümeti biraz olsun izleme eğilimine girmiş gözüküyor. Eğer Cumhur İttifakı özellikle de Erdoğan bu süreci bir noktaya götüremezse bir daha asla iktidar yüzü göremez.

Hükümet bir an önce haksız yere cezaevinde tutulan siyasi mahkumların özgürlüğüne kavuşmasını sağlayacak yasal düzenlemeleri yapmalı ve hemen sonrasında Meclis’te demokratik işleyişe sahip, geniş tabanlı bir komisyon kurulması için çalışmalara başlamalıdır…

Bu sürecin boşa çıkması bundan sonra sadece Kürtlere bedel ödetmez, bütün Türkiye’ye bedel ödetir; fakat en ağır bedeli de Erdoğan ve çevresine ödetir.

Ne olacaksa biran önce olmalı; hiç kimsenin kaybedecek bir elli yılı daha yok!

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.