Newroz ve devlet dindarları

Ahmet TURHALLI yazdı —

  • Devlet dinine inanlar, devletin fetvasını din olarak kabul ederler. Oysa İslam’da ölçü Kur’an’dır. Devletin resmi dindarları Newrozu ‘nevruz‘ olarak değiştirdiler ve şimdi de, demir döverek ateşlerin üzerinden atlamaktadırlar.

2633 yıldır başta Kürdistan olmak üzere birçok milletin kutladığı Newroz, zulümden ve zalimden kurtuluş bayramı olarak, insanlık tarihinin altın sayfalarında yerini almıştır. Kadim tarihimizin insanlığa bıraktığı bu onura sahiplenmek elbette değerlidir ve insanlık nüvelerini taşıyanların bu bayrama sahip çıkmaları da tabiidir.

Newroz’a ilişkin dinin ve devlet dindarlarının yaklaşımını, neden ve sonuçlarını yazacağım. Yazımın diğer bir nedeni de, günümüzde kendilerini devletin muhalifleri olarak lanse edenlerin, Newroz’a TC devletinin ideolojik ölçü ve gözlükleri ile baktıklarını ortaya çıkarmaktır. Kişi, cemaat ve cemiyetlerin biz bağımsızız demeleri ne kadar doğru ve gerçekçidir? Olaylara ve hayata devletin argümanları ve bakış açısı ile bakanların, bağımsızlık iddiasında bulunmaları kendini aldatma ya da toplumu aldatmak değil midir? İktidar dinini hedefleyenleri tanımak ve teşir etmek dinimizin ve dindarlığımızın selameti açısından hayati derecede önem arz eder. İslami kesim diye kendilerini adlandıran bu kesimin yaklaşımlarını Newroz üzerinden deşifre etmek gelecek açısından önemlidir.

Milletimizin ve dürüst Müslümanların dinin yegane ölçüsü olan Kur’an’dan, inançlarını öğrenmeleri de hayatidir. Kur’an ölçüleri bizi Allah’ın istediği dindarlar yaparken, İktidar ve devletlerin dindarlığı ise bizi maddi güce bağımlı kılacak ve inancımızın içini boşaltarak, bizleri Kur’an karşıtı yapacaktır. Müslüman Kur’an karşıtı olabilir mi? Sorusu sorulduğunda, günümüzün Müslümanları canlı örneklerdirler.

Newroz bayramı binlerce yıldır Ortadoğu ve Kafkaslar’da kutlanan bir bayramdır. Türkiye Cumhuriyetinin oluşumdan sonra ise yasaklı bir bayram ulmuştur. Yeni Türk ulusu oluşturulacak diye, insanlar zorba bir şekilde kökenlerinden uzaklaştırılmışlardır. Bugünkü Türkiye diye tabir edilen topraklar üzerinde yaşayan milletler, mengeneye sıkıştırılmış tütün yaprakları gibi kıyılarak, geçmişlerine ait ne varsa silinmeye çalışılmıştır. Bu kıyımı gerçekleştirme projesi olan Kemalizm, geçmişe ait dini, kültürel ve milli aidiyetleri tamamen ortadan kaldırmayı hedeflemiştir. Bu projenin namaz kılanları ve kılmayanları vardır. Farkları yeşil ve kırmızı renkli olmalarıdır.

Kur’an’ı ve doğru İslam’ı yaşam biçimi ve inanç olarak kabul eden müslüman kesim ve bireyler, ya fiziki veya düşünce olarak ortadan kaldırılmışlardır. Türk İslam vahşetine teslim olmamış hiçbir müslüman, Türkiye diye isimlendirilen bu sözde, (muasır medeniyet cumhuriyeti) dedikleri ceberut devletin hışmına ve gazabına uğramasın. Haklarını arayan Kürtler ve hak sahipleri TC’de sadece karakol, hapishane ve adliye gibi yerlerde görülmüşlerdir. En son Ömer Faruk Gergerlioğlu canlı örnektir. Sonuç olarak ya katledilmişler ya da hapishanelerde teslim alınmışlardır

Dikkat edilirse Efrîn işgalinde de ilk yıktıkları Demirci Kawa’nın Heykeli olmuştur. Kendi Anıtkabir putlarına ibadet edenler her okuluna, caddelerine sokak ve evlerine put yaptırmakla övünürlerken, tarihi zulme karşı direnen ve zalimleri al aşağı eden Kawa’ya düşmandırlar.

İslam dışı gösterilen bu bayram Kur’an’da zikr edilmiştir

Andolsunki Musa’yı da: Kavmini karanlıklardan aydınlığa çıkar ve onlara Allah’ın günlerini hatırlat diye mucizelerimizle gönderdik. Bunda çok sabırlı, çok şükr eden herkes işin ibretler vardır.(İbrahim 5)

Musa: buluşma zamanımız, bayram günü, kuşluk vaktinde insaların toplanma zamanı olsun dedi. (Taha 59)

İbni kesir müfessiri tefsirinde bu bahsi geçen günü Nevrwoz olarak isimlendirmektedir.

Numan bin sabit (Ebu Hanife ve onun ardılları hanefi mezhebinde (farz ramazan orucunun dışında Newroz günü oruç tutmanın mekruh olduğunu söylemişlerdir). Çünkü bayram günü oruç tutulmaz.

Gel-gör ki; nice resmi, milli bayramların kutlanmasına katılan veya sessiz kalan bir kısım sözde bağımsız Müslümanlar, söz konusu Kürtlerin Newroz’u olunca hemen “caiz değildir!” Haramdır, ateşperestliktir diye yaygara koparırlar.

Yine, Bağdat müftülüğü yapmış ve büyük mücedditlerden Mewlana Halidê Kurdî’nin de talebesi olan allame Alusi’ye göre; Med ya da Asur kralı zalim Dahhak’ı (Avesta’da Babil kralı) deviren halk kahramanı Ninowalı Demirci Kawa, tevhid ehlidir. Yani tek Allah inancına sahiptir. Bütün bunlar Newroz’un bir mitoloji veya efsaneyi de aşan bir özünün olduğunu, diğer bir tabirle özünün yaşanmış destansı bir tarih olduğunu da gösterir.

Beyhakî'nin es-Sünenül Kübra'sında veya Cizreli Kürt tarihçi, allame İbn-i Esir’de geçtiğine göre; İmam Ebu Hanife’nin dedesi merzûban (sınır bekçisi) Zuta-Zuto, Newroz’da hediye olarak Hz. Ali’ye nakışlı, kaynatılmış bir yumurta vermiştir. İmam Ali de: “Keşke bütün günler Newroz (gibi) olsa!” demiştir.

Osmanlı Şeyhülislamı Ebussuudun, "Newroz, Mecusi adeti değildir. Şenliklerle kutlanmasında dinen bir sakınca yoktur!" fetvası da Newroz'un Osmanlı'da da serbestçe kutlandığını gösterir.

Devlet dinine inanlar, devletin fetvasını din olarak kabul ederler. Oysa İslam’da ölçü Kur’an’dır. Devletin resmi dindarları Newrozu ‘nevruz‘ olarak değiştirdiler ve şimdi de, demir döverek ateşlerin üzerinden atlamaktadırlar. Ama devletin fideliğinde yetişen sözde bağımsız müslüman kişi ve cemaatler ise hala Kürtler ve ezilen milletlere, zulme karşı kıyamın sembolü olan Newroz’un haram olduğunu propaganda etmekteler. Kemalist düşüncenin ve yasaklarının gönüllü savunucuları bu kendine bağımsızız diyen müslümanlar olmaktalar. Newrozu zulme karşı kıyam olarak kutlayanların Newrozunu kutluyor, barış ve hakikatin muzaffer olmasını diliyorum.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.