Öcalan’a özgürlük, Rojava’ya barış!

Veysi SARISÖZEN yazdı —

  • Barışı elde etmek, Kurdistan’ı özgürleştirmek, Kürt ulusunu ve onunla birlikte tüm Ortadoğu halklarını savaşın vahşetinden korumak için, kurtuluşa kavuşmak için tek bir şeye ihtiyaç var: Özgür Apo’ya.

Olanlar oluyor. Üçüncü Dünya Savaşı’ndan yeryüzünde ilk söz eden insan 25 yıldır İmralı’da. İlk sözün edilmesi, şimdi içinden çıkılması mucizelere kalan durumu önlemenin biricik adımıydı. Kimse Basra Savaşları’nın ve ardından DAİŞ istilasının Üçüncü Dünya Savaşı terimiyle adlandırılan ve tüm dünyayı etkisi altına alan bir kaosa yol açacağını göremedi. Göremediğini önleyemezsin. Önlenemedi. Neler oluyor?
Türk devleti Rojava’nın yanında Irak-Başûr topraklarında PKK’nin var olduğu her yerin “alt ve üst yapısını” yok edeceğini ilan etti. “Alt ve üst yapı” ne demektir? Tüm “yapı” demektir. “Alt ve üst yapının” dışında dünyanın hiçbir devletinde, şehrinde ve köyünde bir başka yapı yoktur. “Sağ yapı sol yapı” denilen yapıları duydunuz mu? Duymadınız. Çünkü böyle yapılar yoktur. İnsanların yaşadığı her yerde sadece “alt ve üst yapılar” vardır. Bu yapıların dışında o yapılarda, civarında ve içinde hayatını sürdüren insanlar yaşamaktadır. Eğer bu insanlar betonarme sığınaklarda yaşamıyorlarsa, “alt ve üst yapıların” enkazı altında kalacaklardır.
Hakan Fidan o nedenle “üçüncü taraf” dediği Amerikan askerlerinin ve Suriye askerlerinin “alt ve üst yapılardan” uzak durmasını “tavsiye” etmiştir. Türk devleti Rojava’yı ve Medya Savunma Alanları’nı “bahane” göstererek, Suriye ve Irak devletine, onların hükümran olduğu topraklara topyekun saldırarak “savaş ilan etmiştir.” Ahmaklar sürüsü anlasın diye söyleyecek olursam, her hangi bir devlet Konya ovasında kendisine karşı bir “terör örgütü” olduğunu söyleyip, tüm İç Anadolu’nun “alt ve üst yapılarını” yok edeceğini ilan etse bundan siz ne anlardınız? Bunu Türkiye’ye karşı “savaş ilanı” olarak görüp siz de karşı harekete geçmez miydiniz?
Şu anda Türk devleti Suriye devletine ve Irak devletine savaş ilan etmiştir. Nokta.
Ve tam da bu esnada Filistin ve İsrail arasında, zaten yıllardır süren “savaş” yeni ve görülmemiş bir aşamaya yükselmiştir. İsrail’in tüm Filistin’i tank paletleri altında ezmesi, eğer yeni frenleyici faktörler devreye girmediği takdirde “an meselesidir.” “Filistin sorunu” Filistin’in haritadan silinmesi yoluyla çözülmüş olacaktır. Tıpkı Türk devletinin “Kürt sorununu” Kurdistan’ı haritadan silmeye yeltenerek “çözme” çılgınlığı gibi.
Hayır, bu kadar değil. Sarsılan uluslar arası dengeleri hepten alt üst edecek bir süreç, “domino taşları” gibi birbirini yıka yıka ilerliyor. Sırbistan ve Kosova arasındaki gerginlik, bir anda kanlı bir savaşa dönüşme istidadındadır. “Bize ne” demeyin sakın. Türkiye’nin Kosova’da askeri birlikleri var. İlk bombanın patladığı gün Türk devleti Balkanlar’da savaşın içine dalacaktır.
Bu kadar da değil. Bütün küresel devletler birbirlerinin karşısında “nükleer dehşet dengesiyle” şimdilik hareketsizler. Ama hareketleneceklerdir. Ukrayna savaşında NATO güçleri Rusya’ya daha büyük bir hırsla darbe indirmenin yollarını arayacaklardır. Polonya ve Belarus devletleri birbirlerine karşı kıpırdayacaklardır. Bunun Avrupa’da neleri tetikleyeceğini Allah bilir.
Bitti sanmayın. Şu sıralar Erdoğan’ın gölgesinden çıkıp, devletin “asıl” yöneticileri olduklarını ilan edenler, Kalın, Fidan ve “yeni İçişleri” Bakanı ile “yeni savaş Bakanı” Ermenistan’a Karabağ’dan sonra en büyük darbeyi indirmeye hazırlanmaktadır. Azerbaycan ile Nahçıvan’ı birbirinden ayıran “Ermeni dilini kopartmanın” planlarını yapmaktadır. Buradan bir koridor açmak üzere Ermenistan topraklarının bir kısmını daha işgal ve ilhak etmek, böylece hem Azerbaycan ile Nahçıvan’ı birleştirmek, hem de Azerbaycan ile Türkiye’yi birbirine doğrudan bağlamak ve böylece İran’a karşı “jeopolitik dengeyi” kökten değiştirmek hesapları içindedir. Bu amaçla ilk adımın atıldığı gün İran, Azerbaycan, Ermenistan ve Türkiye halkları kendilerini, bütün küresel devletlerin de karışacağı amansız bir savaşın içinde bulacaklardır.
Bu kadarı yeter değil mi?
Uluslar arası komplo işte şimdi yaşadığımız savaşları başladığı Irak topraklarında durdurabilecek olan en büyük faktörü, başında Öcalan’ın fiilen bulunduğu Kürt Özgürlük Hareketi’ni tasfiye etmek için yapıldı. Biz her ne kadar komplonun yenik düştüğünü söylesek bile, PKK ve onun askeri-politik güçleri komplonun etkisi altında ciddi bir sarsıntı geçirdi. Bu kriz döneminde dört parçada “ulusal birlik” kurulamadı. Türkiye’ye, Irak’a ve İran’a “savaşı önleyecek” ölçüde müdahale imkanı bulunamadı. PKK’nin geçici olarak zayıflaması barış davasına çok büyük bir zarar verdi.
Uluslarası komplo Ortadoğu’da Üçüncü Dünya Savaşı’nın önünü açtı. Komplonun insanlığın başına açtığı bela ile karşı karşıyayız.
Ama komplo Kürt halkının direnişini yok edemedi. Şimdi PKK’yi yöneten kadrolar, düşmanlarını şaşırtırcasına komplonun ağır sonuçlarını ortadan kaldırdılar. Yenilmez bir hamleler sürecini başlatabildiler. Bakur’da defalarca “yerel iktidarı” ele aldılar, Rojava devriminin en büyük destekçisi oldular. Kandil’i, Medya Savunma Alanları’nı zaptedilmez kalelere çevirdiler.
Çevirdiler ama bu hareket küresel ve bölgesel emperyalistlerin meş’um rollerini önleyemedi. Üçüncü Dünya Savaşı tehlikeli şekilde tırmanmaya devam etti.
Neden? PKK, HPG, YJA-Star, Bakur’da ve Başûr’da “yanlış” mı yaptı? YPG-YPJ Rojava’da yoldan mı saptı? Onlar birer “şehitler ordusu” olarak Öcalan’ın çizdiği yolda, zayıflıklarını aşa aşa ilerliyorlar. Ama yol uzuyor. Neden?
İşte uluslar arası komplonun en büyük darbesi bu yolun uzamasıdır. Dünya savaşının kışkırtıcıları bu yolun uzamasından yararlanıyor. Bundan yararlanarak Kürt halkını “yormaya”, “takatsiz bırakmaya”, “karamsarlığa yuvarlamaya”  çalışıyorlar.
Her Kürt bu alçakça yönelimin farkındadır. Eskisinden çok daha fazla “zindeleşmek”, “kuvvetlenmek” ve yeniden “devrimci iyimserlikle” donanmak için neye ihtiyacı olduğunu bilmektedir.
Onun direnmek için her şeyi var. Ama barışı elde etmek, Kurdistan’ı özgürleştirmek, Kürt ulusunu ve onunla birlikte tüm Ortadoğu halklarını savaşın vahşetinden korumak için, kurtuluşa kavuşmak için tek bir şeye ihtiyaçları var:
Özgür Apo’ya.
O, elli milyon Kürt’ü birleştirebilir, Ortadoğu’yu toptan tehdit eden kaosu, birleşik Kürt halkı, diğer halklara öncülük ederek önleyebilir; Kurdistan, Ortadoğu, Kafkasya ve Balkanlar bu yolla yıkımdan, buraların halkları soykırımdan kurtulabilir. Bir başka güç var mı? Varolanlar bu kanlı savaşların müsebbipleri ve taraflarıdır. Birtek “devletsiz Kürt halkı”, devletlerin şaşkına çevirdiği ve savaşlara alet ettiği halklara barış için öncülük etme yeteneğine sahiptir.
O nedenle şimdi komplonun 25. yılında "Öcalan’a Özgürlük" mücadelesi, Üçüncü Dünya Savaşı’nın en ön cephesi olan Rojava’yı savunma eylemleriyle birleşmiş bulunuyor.. Dünyanın sağır vicdanı şu sloganla harekete geçirilmeli:
Öcalan’a özgürlük, Rojava’ya barış!

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.