Erdoğan nasıl dize geldi? 

Veysi SARISÖZEN yazdı —

  • Şimdi size asıl terör ağıyla Erdoğan, Akar, Soylu, Fidan ve hempalarının içli dışlılığına dair, “20 günlük” bir tarihsel şantajı hatırlatacağım.

Erdoğan adındaki şarlatanın seçim propagandası, “dün öyle yaptım bugün böyle yapıyorum” tarzında sürüyor. Çok konuşulan bu “dönme dolap” propagandanın bir unsuru imar affı, diğeri memur alımında mülakat, ötekisi Mısır’la anlaşmak, berikisi tüm bakanlar kurulunun tasfiyesi ve benzerleri. Yüz küsur imar affı çıkarmış, “imar affına karşıyım” diyor. Yirmi yıldır yazılıda birinci olan binlerce memur adayını mülakatla elemiş, “mülakatı kaldırma müjdesi” veriyor. Sisi’nin gözüne dört parmağıyla Rabia’yı sokmuş, Libya’da Mısır’a karşı her haltı yemiş, şimdi “Mısır’la Libya’da beraberiz” diyor. Ve sanki kendisi atamamış gibi, “bunlar bakan olamaz” kafasıyla tüm bakanlarını aday yapıp tasfiye ediyor.

Bu şarlatan, iktidarının ilk gününe ABD’ye verdiği “Irak işgalini birlikte yapacağız” sözüyle işe başlamış, bugün “anti-Amerikan” olmuş. İkinci gününe “AB aday üyeliğini” güpegündüz havai fişek gösterisiyle kutlamış, bugün AB’nin sülalesine küfrediyor. Üçüncü gününe “çözüm süreciyle” ve İmralı’yla konuşarak başlamış, bugün “Kurdistan’ı kimyasal silahlarla” bombalıyor ve Başkan Apo’ya iki yılı aşkın bir süreden beri “tecrit işkencesi” uyguluyor.

Yani “dön baba dönelim hacılara gidelim” misali.

Ama değişmeyen bir teması var: Muhalefet, PKK ve Cemaat’le ittifak kurmuş. Akar denilen dönme dolap da “teröristlerle ittifak kuranlara izin vermeyiz” diye hönkürmüş.

Şimdi size asıl terör ağıyla Erdoğan, Akar, Soylu, Fidan ve hempalarının içli dışlılığına ve onlara “gebe oluşlarına” dair, “20 günlük” bir tarihsel şantajı hatırlatacağım.

Yıl 2015… Angajman kuralları değiştirilmiş. Türkiye sınırına yaklaşan uçaklara vur emri verilmiş. Emri alan pilot sınıra yaklaşan Rusya askeri uçağını vurmuş, yaralı pilot DAİŞ çeteleri tarafından öldürülmüş.

Bir yıl sonra yani Rusya Halep’te Erdoğan’ın işbirliği yaptığı El Nusra çetelerini bombalamaya ve onları Türkiye sınırına doğru sürmeye başlamış. İntikam. Asıl intikam bu; Türk hıyarlarına boykot değil.

Erdoğan ve kafadarları, Rusya’nın bu intikam hamlesi karşısında apışıp kalmış ve Esad’ı devirmek için cepheye sürdüğü DAİŞ çetelerini “satmış”. Onlara en küçük bir yardım yapmamış.

Ondan sonrası şöyle:

DAİŞ Türkiye’ye ders vermek üzere harekete geçmiş: Beni satarsın ha!..

Şimdi 20 gün boyunca olup bitenleri anlatayım:

19 Aralık 2016 günü Mehmet Mert Altıntaş adında DAİŞ’in “uyuyan hücre” elemanı olan koruma polisi Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov’u tören salonununda öldürdü. Erdoğan da o an öleyazdı. Katilin konuşmaması için Soylu’nun polisleri Altıntaş’ı kalbura çevirdi.

DAİŞ “feleğinizi şaşırtırım” mesajı vermeye devam etti. Üç gün sonra 22 Aralık günü bir video yayınladı. Bu videoda iki Türk askeri bir demir kafeste görülüyordu. Derken üzerlerine benzin dökülüyordu. Ardında bu iki asker diri diri yakılıyordu. DAİŞ “hepinizi yakarım” demiş oldu. Sonra ne oldu? Mesajı alan Erdoğan ve avadanlıkları videoyu görmezden geldi. Perinçek’in gazetesi “bunlar ordudan firar edip IŞİD’e katılan teröristler” manşetini attı. Üç yıl sonra yakılan iki asker TSK tarafından “şehit” ilan edildi.

Askerlerin isimleri şöyle: Safter Taş, Fethi Şahin. Yakma emri veren Ebu Abdullah el Sai kod adlı Jemal Abdulrahman Alvi. Nerede mukim? Antep’te. Tesadüfen yakayı ele verdi. Lakin 2 Mart 21’de tahliye edildi.

Ama DAİŞ durmadı. Son mesajını 10 gün sonra İstanbul’un namlı eğlence merkezi Reine’da verdi; Abdülkadir Maskarkov adlı DAİŞ elemanı 31 Aralık’ı 1 Ocak’a bağlayan gece katliam yaptı.30’u aşkın ölü onlarca yaralı.

Teröristler Türk devletini dize getirmişti.

O andan sonra binlerce asker Suriye’ye daldı. İdlib’e yığılan cihatçıları korumaya aldı.

Bu 20 günlük şantaj terörü Türk devletinin ne kadar zavallı olduğunu ortaya koymuştur. Beş milyonu aşkın Suriyeli günahsız kitlenin içinde, bizzat Türk devletinin “eğitip donattığı” teröristler bugün de Erdoğan’ı tarassut altında tutmakta. Kıpırdadığı anda mesaj vermeye hazırlar. Aslında veriyorlar da. İdlib’de Erdoğan’ın Suriye’yle anlaşma yeltenişlerine karşı defalarca ayaklandılar, bu defa Türk askerlerini değil ama, Türk bayraklarını yaktılar. Ödlek Erdoğan ve suç ortakları, 20 günlük “mesajlara” karşı nasıl “tık” diyemediyse bunlara karşı da suspus olmak zorunda kaldı.

Ve bunca kanlı terör eylemlerine karşı Erdoğan ve kafadarları, göstermelik DAİŞ operasyonları dışında, bu çeteye mahkum durumda. O nedenledir ki, DAİŞ’in “emmi oğlu” Hüda Par’la ittifak kurmuştur. Erdoğan ve derin devletin karanlık adamları, Kılıçdaroğlu’nun seçimi kazanması ve Yeşil Sol Parti’nin TBMM’de belirleyici güç olmasını önleyemeyeceğini hesap ediyor ve böyle bir durumda beş milyon mültecinin arasında örgütlü, hepsini yakından bildiği DAİŞ teröristleriyle ve Hüda Par’la Türkiye’yi tehdit ediyor.

Bu tehdidi gizlemek için de muhalefeti PKK ile ittifak yapmakla suçluyor.

Faşist rejim en hakiki teröristlerle yıllardan beri iç içe.  

Ve PKK, Erdoğan’ın “müttefiki” DAİŞ’e karşı kazandığı zaferle Türkiye halklarına en büyük yardımı yapan güç.

İşte hakikat böyledir.

Ne demiş Tevfik Fikret: Göz yumma güneşten ne kadar nuru kararsa/Sönmez ebedi her gecenin gündüzü vardır”.

Ey Türk! Erdoğan’ın kanlı karanlığına bakma. Güneşin aydınlattığı hakikate bak.Çünkü Yeşil Sol Parti’nin logosundaki güneş senin için parlıyor.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.