Putin-Erdoğan görüşmesi 

Cafer TAR yazdı —

  • Tahran’daki Astana formatında düzenlenen İran, Rusya ve Türkiye zirvesinde istediğini alamayan Erdoğan, aynı gündemle Soçi’de yeniden Putin’in ayağına kadar gitmesine rağmen yine istediğini alamadan dönmüş gözüküyor.

Beklenen Putin/Erdoğan görüşmesi nihayet gerçekleşti; bu görüşme sadece Türk ve Kürt kamuoyu tarafından değil; başta ABD ve Avrupalı yetkililer olmak üzere birçok çevre tarafından yakından takip ediliyordu.

Putin’in özellikle her fırsatta Türkiye’de Erdoğan rejimini ayakta tutmak istediği konusunda kimsenin kuşkusu yok. Putin Rusya’sı sadece Türkiye’de Erdoğan’ı değil, Macaristan’da Viktor Urban’ı, Almanya’da AfD’yi ve Fransa’da ırkçı Le Pen hareketini destekledi.

Sovyetler Birliği’nin tasfiyesi sonra yaşananlardan başta ABD olmak üzere bütün Batı ülkelerini sorumlu tutuna Putin, Batı demokrasilerini istikrarsızlaştırmak için bu ülkelerdeki aşırı sağ hareketleri destekliyor.

Amerika’da Donald Trump’ın seçilmesinde Rusya’nın önemli bir rolü olduğu mahkeme kayıtlarına geçti. Uzun araştırmalar sonucunda FBI, Rusya’nın seçimlere müdahale ettiğini raporladı. Fakat FBI Trump’ın bu noktadaki işbirliğini ispat eden bir delile ulaşılamadığını; bundan dolayı Trump’ın sadece delil yetersizliğinden beratını teklif etti.

Putin açısından Erdoğan, bölgeyi ve NATO’yu istikrarsızlaştıran bir unsur ve bu noktada Rus çıkarlarına hizmet ediyor. Her ne kadar zaman zaman Rusya ve Türkiye karşı karşıya kalsa da, son tahlilde Erdoğan Putin için her durumda bir yol bulunabilecek bir politik figür!

Türkiye’de artarak devam eden ekonomik problemler ve her geçen gün daha da görünür hale gelen toplumsal hoşnutsuzluk Erdoğan’ın halk nezdindeki popülaritesinin hızla azalmasına neden oluyor. Bütün kamuoyu araştırmaları Erdoğan’ın normal koşullarda bir daha seçim kazanmasının mümkün olmadığını gösteriyor.

Bu noktada gaz ticaretinin ruble ile yapılması kararı oldukça önemli; hatta Erdoğan ruble ile ticaretin sadece gazla sınırlı kalmayacağını ilan etti. Rus ve Türk bankaları, Rus turistlerin ödemelerini dolara gereksinim duymadan yapabilmeleri için çalışma yapıyor.

Bütün bunların tamamı Putin’in Erdoğan’a seçim hediyesi; çünkü zaten döviz problemi olan Türkiye’nin Rusya’dan dolarla gaz alabilmesi çok zor olacaktı. Bu yolla hem Rus turistlerin Türkiye’ye gelişi ve Türkiye’de para harcamaları kolaylaştı; hem de Türkiye’nin dolara gereksinim duymadan Rusya’dan gaz alabilmesinin önünü açıldı.

Buraya kadar her şey Erdoğan’ın istediği gibi gitmiş gözüküyor; fakat Erdoğan uzun bir süredir gündeminde olan Rojava’ya yönelik bir operasyon konusunda Rusya’dan istediği desteği bir türlü alamıyor. Birçok noktada Erdoğan’a destek olan Putin, bu noktada Erdoğan’ı yalnız bıraktı.

Tahran’daki Astana formatında düzenlenen İran, Rusya ve Türkiye zirvesinde istediğini alamayan Erdoğan, aynı gündemle Soçi’de yeniden Putin’in ayağına kadar gitmesine rağmen yine istediğini alamadan dönmüş gözüküyor.

Peki bu niye böyle, neden birçok noktada Erdoğan’ı destekleyen Putin bu noktada çaresiz kalıyor? Bu tamamen Türkiye’nin Suriye’deki konumu ve orada birlikte çalıştığı DAİŞ artığı yapıların Suriye yönetimiyle ilişkilerinden kaynaklanan bir durum.

Suriye yönetimi, İran ve hatta Rusya olası bir saldırı sonrası eğer Türkiye başarılı olursa YPG’nin boşaltacağı alanın Özgür Suriye Ordusu denilen içinde birçok çeteyi barındıran yapı tarafından doldurulacağını biliyorlar.

YPG ve Kürtlerle bütün zorluklarına rağmen Suriye yönetimi bir yol bulabilir; fakat Suriye yönetimi bu çete yapılarla birlikte yaşayamaz. Bu yapılarla hiçbir biçimde bir yol bulması mümkün değil. Türkiye’nin o bölgede başarısı İran için büyük bir yenilgi, Suriye yönetimi için sonun başlangıcı olur.

Bu noktada Putin Erdoğan’a yol verse bile; Suriye yönetimi ve İran süreci bloke eder. Çünkü Türkiye ile hareket eden bu yapıların başarısı Suriye yönetimi açısından an başa dönmek anlamına gelir.

Dolayısıyla Suriye’de yönetim Suriye Demokratik Güçleri ile öyle ya da böyle bir yol bulmak zorundadır. Aksi halde kendi güvenliğini tek başına sağlayamaz. YPG’nin bölgedeki varlığı Suriye yönetiminin de DAİŞ karşısında daha güçlü durmasını sağlıyor.

Bütün bunlardan Türkiye’nin Rojava’ya saldırmayacağı anlamı çıkmamalıdır. Erdoğan’ın bir sahte zafere ihtiyacı var ve bana göre seçimlerden önce Erdoğan Rojava’ya büyük ihtimalle saldıracak; fakat saldırının kapsamı ve şiddetini düşürmek zorunda kalacak!
Erdoğan Rojava’da yenilecek ve başta Türkiye olmak üzere bütün bölgede demokratikleşmenin önü açılacak!

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.