Putin için yolun sonu mu?

Cafer TAR yazdı —

  • Wagner isyanı Putin’in devlet içerisindeki gücünü hem açığa çıkarmış hem de zayıflatmıştır. Putin bundan sonra gücünün bir kısmını kendi dışındaki çevrelerle paylaşmak zorunda kalacaktır. Wagner’in isyanı Rus oligarşisi içerisindeki güç ilişkilerini değiştirmiş, oligarşi içerisinde kimileri güçlenirken Putin’in gücü ve etkisi zayıflamıştır.

Dünyada üzerine en çok yazılan, konuşulan liderlerden bir tanesi hiç kuşkusuz Vladimir Putin’dir. Özellikle onun emriyle Ukrayna’ya başlatılan savaş sonrası insanlar her zamankinden daha fazla Putin’i şahsi olarak da tanımaya çalıştılar.

Özellikle Suriye iç savaşından sonra askeri olarak da görünür hale gelen Rusya ve ona bağlı paramiliter bir güç olan Wagner’in dünyanın birçok bölgesinde askeri olarak aktif olması herkesin dikkatini çekti. Eskiden dünya daha çok Amerikalıların askeri operasyonlarını bir tür reality şov izler gibi takip ederdi, bir süredir onlara Ruslar ve Rusların paramiliter gücü olan Wagner de eklendi.

Genel kanaat Wagner’in de Putin’e sadakatle bağlı, onun için her şeyi yapabilecek paramiliter bir grup olduğu yönündeydi. Wagner; Libya, Afrika’nın kimi ülkeleri, Suriye ve en son Ukrayna’da savaşın en ön cephesinde Rusya ve Putin için çarpışmış; sert ve Putin’e bağlı askerler grubu olarak değerlendiriliyordu.

Son birkaç aydır patlak veren Wagner krizinin Putin’in iktidarını sorgulanır hale getirmesi Rus/Ukrayna savaşının kaderini ve Rusya’da Putin iktidarının geleceğini de sorgulanır hale getirdi. Halbuki Wagner’in kurucusu ve lideri Yevgeni Prigojin yakın zamana kadar Putin’e en yakın isimlerden biri olarak biliniyordu.

Fakat bir anda işler tersine döndü; geçenlerde Beyaz Rusya Devlet Başkanı Aleksandr Lukeşenko uzun bir telefon konuşması sonucu Putin’i, “Wagner’in Patronu Yevgeny Prigojin’i öldürtmemeye” zor ikna ettiğini kamuoyu ile paylaştı.

Lukenşenko’nun Prigojin ile görüşme sonrası yaptığı açıklamalar sonucu Rus ordusunun savaş boyunca nasıl yıprandığını ve kendi içinde birden çok parçalara bölündüğünü de görmüş olduk. Kendilerini kibirle hızlı bir zafere hazırlayan Rus ordu güçleri ve Wagner bu olmayınca öfkeyle kendi içinde sorumlu aramaya başlıyor.

Rusya’yı yakından takip eden birçok Uzman Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Wagner lideri Yevgeni Prigojin ile yaşanan gerilimden zayıflamış olarak çıktığı konusunda hem fikir. Wagner’in başlattığı isyanın Rus siyasetine ve Ukrayna savaşına yapacağı etki henüz tam olarak ortaya çıkmadı.

Fakat Rusya’ya hatta direkt Putin’e bağlı paramiliter grubun bir Rus kentini kuşatması ve geri kalanların Moskova’ya doğru ilerlemesi çok önemli bir olaydır. Bu olayı bir tür sitem ve basit adalet arayışı olarak değerlendiremeyiz.  

Prigojin bütün açıklamalarında daha çok ordu içindeki kimi çevreleri hedef aldı; ancak hiçbir zaman doğrudan Putin’i hedef göstermedi. Fakat buna rağmen aslında Prigojin tarafından başlatılan isyan girişiminin en çok zarar verdiği kişinin Putin olduğunu söyleyebiliriz. Nasıl olmasın ki; Putin’in bugüne kadar kamuoyunda yarattığı sert ve kararlı adam imajı bu isyanla yerle bir oldu.

Merkel’i köpeği ile korkutan; Erdoğan’ı dakikalarca kapısında bekleten, yarı çıplak ata binen, Judo yapan, Rusya’nın en zengin oligarklarını bir masanın etrafına toplayan ve herkesi elindeki bir metne imza atmaya zorlayan bütün dünyanın, özellikle de NATO’nun sert tepki göstereceğini bilmesine rağmen Ukrayna’ya işgal girişimi başlatan Putin’in imajı hiç kuşkusuz bu girişim ile yerle bir olmuştur.

Aslında Putin’in Rus devlet aygıtına o kadar da hâkim olmadığı, devlet aygıtının net bir kararlılıkla Putin’e bağlı olmadığı ve kendi içerisinde birden çok parçaya ayrıldığı ve hepsinin kendi çıkarları ve bu çıkarları gerçekleştirmek için ellerinde bir programlarının olduğu ve bunun için diğer gruplarla kimi zaman çatıştığı, kimi zaman ise uzlaştığı gün yüzüne çıkmış oldu.

Rusya ve hatta Türkiye gibi toplumlarda aşağıdan itirazla iktidarın değiştiği çok görülmemiştir. Bu tür toplumlarda yarılma egemen sınıfların kendi içerisinde yaşanan güç ve para paylaşımının tetiklediği çatışmalar sonucu ortaya çıkmaktadır.

1917 Devrimi, Rus tarihinde Lenin’in dâhiyane taktikleri sonucunda ortaya çıkmış bir istisnadır. Bir zamanlar dünyanın en büyük iki süper devletinden biri olan Sovyetler Birliği’nin dağılması da aşağıdan gelen itirazla değil, Komünist Parti ve devlet mekanizması içerisinde yer alan bir grubun veya grupların ortak kararı sonucu olmuştur.

Bu gibi toplumlarda devlet tam olarak çürümeden aşağıdan gelen tepkilerle güçlü toplumsal dönüşüm olmuyor. Rusya’da bu yüzyılın başında savaşın da etkisiyle devlet otoritesi yok denecek seviyeye inmişti, yine Birinci Dünya Savaşı sonrası Osmanlı neredeyse fiilen yok hükmündeydi.

Rus Devrimi ve Kemalist Cumhuriyet varlıklarını aşağıdan gelen güçlü bir halk hareketine değil; devlet otoritesinin neredeyse tamamen ortadan kalkmış olmasına borçludurlar. Her ikisinde de ortada çok güçlü bir irade var; fakat bu irade gücünü tam olarak halkın çoğunluğundan ve kararlılığından değil, gücünü kendine bağlı kadrolardan ve dönemin koşullarından alıyor.

Wagner isyanı Putin’in devlet içerisindeki gücünü hem açığa çıkarmış hem de zayıflatmıştır. Putin bundan sonra gücünün bir kısmını kendi dışındaki çevrelerle paylaşmak zorunda kalacaktır. Wagner’in isyanı Rus oligarşisi içerisindeki güç ilişkilerini değiştirmiş, oligarşi içerisinde kimileri güçlenirken Putin’in gücü ve etkisi zayıflamıştır.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.