Ramazan’da din bezirganları

Ahmet TURHALLI yazdı —

Biz Müslümanların mübarek olarak kabul ettiği, vahyin peygamber aracılığı ile insana intikal ettirildiği, aklın hakikatle buluştuğu ve buluşması gerektiği, ruhun bolca huşu içerisinde ibadet ettiği, manevi havanının herkesi kuşattığı atmosfer ayıdır Ramazan. Bu manevi ve duygusal havadan nemalanmak isteyen iktidarlar, toplumu daha rahat manipüle etme refleksleri ile hareket eder ve ona göre planlamalar yaparlar. İktidar için bu bir fırsattır, fırsat ise ganimet olarak bilinir, iktidar erkleri tarafından. Bu fırsatların kaçırılmaması gerekir ve bezirganlar devlet adına, maddi güç adına, istedikleri hedeflere daha rahat ulaşırlar. Toplumu maddi ve zihni aldatmanın, gaflete yatırmanın rahat oluşabilmesi için, bütün tv ve görsel medyada bolca din adamı, hoca, profesör ve ilahiyatçı ile ekranlar sahur vakitlerine kadar doldurulmuş durumdadır. Ekranlardaki bu tiplerin kahır ekseriyeti, çoğunlukla devlet ve iktidar dininin algılarını yerleştirmek için çabaladıkları ise gözlerden kaçmamaktadır.

Bunların asıl işleri İslami ve Kur’anî kavramların içini boşaltmaktır. Gerçek İslam’ın tamamen karşıtı olan, devlet ve iktidarların hizmetinde olacak karşıt İslam-ı İslam ın yerine ikame etmektir. Bu görevin karşılığında ise devlet ve iktidarlardan çok yüklü miktarda maddi karşılık alır, büyük meblağlarda paraya sahip olur, aynı zamanda büyük şöhrete de kavuşurlar. Allah’ın dininin çarpıtılıp tahrif edilerek, iktidarın hizmetine girmesini, hikaye ve menkibelerle, salya sümük anlatıp dururlar. Müslümanlar Kur’anî bir şuurla aydınlanmasınlar diye, toplumu hipnoze etmek için, bütün hünerlerini sergilerler. Allah’ın inzal ettiği dini, devletin ve ırklarının dinine çevirmek için, hiçbir tiyatro oyuncusunun beceremeyeceği rolü oynarlar. Birileri ipekten cübbesi ile, bir diğeri briyantin sürülmüş sakalları ile, bir diğeri ise dünyanın en pahalı ve markalı gömlek, kravat, kol düğmeleri takım elbise giyinmiş profesörler, gelecek nesillerinde model tipleri olarak ortalığı kaplamış durumdalar.

Ramazan’da çokça okuyarak ihya etmeğe çalıştığımız Kur’an ise bu bezirganlar hakkında şöyle söyler: “Allah’ın indirdiği kitabın bir bölümünü gizleyenler ve onu az bir karşılık için satanlar yok mu, onlar karınlarına ateşten başka bir şey doldurmuyorlar. Allah kıyamet gününde onlarla konuşmayacak, onları arındırmayacak! Onlar için elem verici bir azap vardır.’ Onlar, doğru yol karşılığın da sapkınlığı, mağfiret karşılığında azabı satın almış kimselerdir. Ateşe ne kadar da dayanıklılarmış.” (Bakara 174/175)

Okuduğumuz Kur’an din satarak yaşamlarını sürdürenleri karınlarına ateş dolduranlar olarak açıklarken, bunlar bize din satmayı model yaşam olarak gösterme çabasındalar. Din satanlar meşhur olur, din satanlar zengin olur, din satanlar rahat ve kusursuz maddi yaşama sahip olurlar. Din satanlar iktidarın yakınında durur ve eşraftan sayılırlar. Din satanlar Dünya saadetini yaşar ve el üstünde tutulurlar. Peki bunların sattığı din nedir? Bu bezirganların anlattığı din ile ne yaparsanız yapın, hangi günahı işerseniz işleyin, Onları dinlerseniz dünyada zelil fakir, bir lokmaya muhtaç da olsanız, köle, esir ve işsiz kalsanız, çalıştığınızın karşılığını zenginler ve iktidardan alamaz iseniz de halinize şükür etmelisiniz ki cennete girebilesiniz. Onlara göre, Allah’ın ve Kur’an’ın dediklerini değil, devletin ve iktidarların söylediklerini uyguladığınızda dindar olursunuz. Devlete ve iktidara karşı koyarsanız, onların dediklerinin dışına çıkarsanız dinden çıkmış olursunuz. Devlete ve iktidar ricaline karşı gelip hak ve hukuktan söz ederseniz, mürtet olursunuz, katliniz vacip olur, yıkanmadan kefenlenmeden herhangi bir araziye gömülürsünüz.

Bunları rol model olarak görenler, bunların anlattığı dine inananlar, hırsızlığı, iftirayı, gıybeti, yalanı, aldatmayı bir hüner olarak görmektedirler. Bütün bu günahları işleseniz de, oruç tutuyorsanız ve Teravih namazını da kılıyorsanız siz dindarsınız ve cennete gideceksiniz. Çünkü inandıkları rol modelleri iktidar ve devlet ricali de öyle yapmaktadır. Bu dininin kutsal mücahitleri ise, işkenceyi, öldürmeyi, cesetlere müsle (cesetleri parçalamayı) yapmayı, kadına ve zayıfa şiddet uygulamayı bir üstünlük olarak görür. Kürdistan’daki işgallerinde ise katlettikleri insanların vahşice öldürülmeleri ile ve müsle ile yetinmezler. Onların mezarlarını da tahrip ederler, mezarlardaki kemikleri kepçelerle çıkarır kemiklere yaptıkları işkenceler ile övünürler. Sonrada öldürdükleri çocukların kemiklerini karton kutulara koyarak posta ile annelere postalarlar. 

Bir kez bile olsun bunların bu vahşeti tenkit ettiklerine şahitlik eden var mıdır? Çocuklar tecavüze uğrarken, bunlardan bir söz işiten olmuş mudur? Hırsızlık yapan iktidar erkine tek bir eleştiri yapılmış mıdır? İşçiler maden ocaklarında ve tersanelerde ölüme gönderilirlerken, bu bir katliamdır dediklerini duyan var mıdır? Kürtler ve muhalifler zulme uğruyor, İslam’a göre zulüm haramdır, dedikleri duyulmuş mudur? Şatafatlı ve konfor hayat sürerek israfta tavan yapanların, yapmayın beyler bu haramdır dediklerine şahitlik yapan olmuş mudur? Başkasının, dilini inkar etmenin, Allah’ın ayetini inkar olduğunu bu topraklarda yaşayanların, dilini inkar etmenin dinsizlik ve Kuran karşıtlığı olduğunu, bir kez bile olsa dile getirdikleri görülmüş müdür? Başkasının, toprağını işgal etmenin, namusuna el uzatmanın, evlerini ve mal varlıklarının zorla ellerinden alınmasının günah ve haram olduğunu söyleyeni duymuş musunuz? Kocaman bir hayır. Kur’an karşıtı olan bu bezirganlar, karınlarına ateş doldurmaya devam etsinler. 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.