Yüzyıldır dar ağaçlarındayız
Ahmet TURHALLI yazdı —
- Müslüman kardeş dediklerimiz bir gün olsun Kürt milletini neden darağaçlarına çekiyoruz sualini sormadılar. Hep Kürdistan’ın yerlisi ve kadim milleti olan Kürt'ü suçlayarak yaşamlarını sürdürdüler.
29 Haziran 1925’te Şeyh Said ve 46 arkadaşı Amed’de idam edildiler. Bu yıl itibarı ile tam bir asır oluyor, Türk devleti Kürt milletini darağaçlarına çekiyor!
Müslüman kardeş dediklerimiz bir gün olsun Kürt milletini neden darağaçlarına çekiyoruz sualini sormadılar. Hep Kürdistan’ın yerlisi ve kadim milleti olan Kürt'ü suçlayarak yaşamlarını sürdürdüler. Herkesin kendisini terk ettiği ve topraklarından söküp attığı Osmanlı son demlerini yaşarken, Osmanlı askeriyesinde muvazzaf subay olan Mustafa Kemal, asil ve dürüst Kürt milletinin samimi yaklaşımlarını kullanarak bir iktidar oluşturdu. Kürdistan topraklarındaki Kürtlerin direnişi ile iktidar yoluna koyuldu. Antep, Urfa ve Maraş vilayetlerindeki direnişten cesaret alarak iktidara yürüdü.
Kürtlerin kanı, canı ve malı ile açılan bu yolda iktidarını kalıcılaştırdı. Kürt cengaverleri savaşırken, o bu Kürt'ü nasıl aldatacağının hesaplarını yapıyordu. Kürt Mehmet nöbete yaklaşımı Mustafa Kemal tarafından yeniden işlenmekteydi. Kürt'ü savaşa süren Osmanlı subayı Kürt'ü kendine raya yapan Osmanlıdan daha acımasızca planlamalar yapmaktaydı. Yeni İktidarını oluşturduktan kısa bir dönem sonra Kürt'ü, Türkleştirme planlamalarını pratikleştirmeye çalışıyordu. Kürtlere verilen bütün sözleri unutmuş, Kürt'ü tasfiye etmek için bütün düğmelere birden basmıştı. Bu durumu kendisine ve millete yapılmış bir ihanet hançeri olarak görmeye başlayan Kürtler; bu duruma itiraz ettiler. Bu İtirazı 1925 hareketi olarak tanzim eden Kürtlere karşı, Türk devletinin Rusya’dan, İngiltere’ye kadar dış güçlerin de her türlü desteğini alarak, Kürtleri kanla ve katliamla bastırmayı başarmışlardı. Bundan bir asır önce Kürtlerin rehberlerini darağaçlarına çekerek, Kürtleri yok edebileceklerini düşünen bu iktidar fazlası ile yanılmaktaydı. Bu hareket ile birlikte Kürdistan’ın her tarafına müfrezelerini göndererek bir daha bu topraklarda Kürtlerin esamesi okunmayacak diye planlamalar ve uygulamalar gerçekleştirdiler. Şeyh Sait ve dava arkadaşlarını bahane ederek taş üstünde taş, gövde üzerinde baş bırakmamaya yemin etmişlerdi. On binlerce insanı, çoluk çocuk ve kadını katl ettiler. Sonra Dersim tenkil ve tedip harekatı adı ile bir askeri harekat başlatarak sivil ve savunmasız binlerce insanı yok ettiler. Seyit Rıza’nın dediği gibi ülkemizi Kerbela’ya çevirdiler. Agirî başkaldırısı ile birlikte, “muhayyel Kürdistan burada metfundur” diyerek Kürtleri bitirdiklerini ilan ettiler. Darağaçlarında şehit ettikleri rehberlerimizin mezarlarının yerlerini sakladılar. Türk devlet iktidarının acımasız ve vahşi yüzünü bir kez daha bize göstererek bizim sineceğimizi hesapladılar. Şeyh Sait ve 46 arkadaşını idam ettikleri günden itibaren, Kürt'ün idamını hiç durdurmadılar. Şark Islahat Planları, bölge yatılı okulları, demografik yapı ile oynama, dili, kültürü ve tarihi yok etmek için bütün enerjilerini tükettiler.
En son Sayın Abdullah Öcalan’ı da kendi müttefikleri ile birlikte derdest ederek İmralı’ya kapattılar. 29 Haziran’da Kürtlerin Rêberi sayın Öcalan’a da idam cezası verdiler.
Tam yüz yıl aralıksız idam ve darağaçları dışında hiçbir yaklaşım sergilemediler. Sonuç olarak onlar idam ettikçe, bizler çoğaldık. Onlar diz çöktürmeye çalıştıkça, bizler başımızı daha yükseklere kaldırdık. Yüz yıl sonra, Molla Abdurrahman’ın dediği gibi “Kürt bir ağaç değildir, ölür ama eğilmez”. Kürtler eğilmedi, dik durdu ve adım adım özgürlüğüne yaklaşmaktadır.
Bu yıl Azadî hareketinin rehberleri için Brüksel’de iki günlük bir konferans yapılacaktır. Ayın 27 ve 28’inde toplanacak olan bu konferansa meseleye vakıf akademisyenler katılacaktır. İdamın tam yüzüncü yıl dönümü olan 29 Haziran’da ise Almanya’nın Köln kentinde büyük bir miting düzenlenecektir. Mitingin bütün hazırlıkları yapılmış, gerekli yasal izinleri alınmıştır. Şimdi rehberlerimizin kabirlerinin yerini hep birlikte soracağız. Nerede atalarımızın kemikleri, neden bizim rehberlerimizin kemiklerini saklıyorsunuz? Atalarımızın kemiklerini vereceksiniz, bizler onların şanına yakışacak kabirler inşa edeceğiz. Atalarımızın ve şehitlerimizin kabirlerini inşa ettiğimizde bir Kürdistan hafızası oluşturmuş olacağız. Avrupa’daki bütün Kürtler ayın 29’unda Köln’e akmalıdır. Yüz yıl değil bin yılda geçse, bizleri her gün darağaçlarına da çekseniz biz özgürlüğüne aşık olan bir milletiz. Sizler darağaçlarında ve öldürmede ısrar ettiniz ve bundan dolayı helak olmaya doğru hızlıca koşmaktasınız. Bizler onların ardılları ve torunları olarak, onların davalarını zaferle taçlandıracağız.
İdamlarının yüzüncü yılında aynı gün ve aynı zihniyetle idam cezasına çarptırdığınız ama idam edemediğiniz, Kürt milletinin çağdaş Rêberi Sayın Abdullah Öcalan’la birlikte, Amed’de barış ve özgürlük stranları ile govende duracağız. Daha sonra rehberlerimizin kabirlerini inşa ederek, hep birlikte barış içerisinde kardeşçe yaşamı öreceğiz. Şimdiye kadar nasıl mücadele ederek bu kazanımları elde ettiysek, inşallah 2025 yılında da bu kazanımları Rêber Öcalan’ın özgürlüğü ve atalarımızın kabirlerini inşa etmekle taçlandıracağız.
Ulusal, dini ve insani olan görevimizi yerine getirmek amacı ile, herkesi Köln’e, 'atalarımızın kabirlerini istiyoruz' mitingine davet ediyoruz.
