Recep insan hakları mı dedi? 

Veysi SARISÖZEN yazdı —

  • Adam hasta. Kanser metastaz yapmış. Ömrü gün saymakta. Böyle bir hasta iyileşir mi? İyileşmez. Ama ömrü biraz uzatılabilir. Dayarsın “reform markalı kemoterapiyi” uzatırsın. Avrupalı’nın finanse ettiği “insan hakları” projesi, “faşist rejimin ömrünü uzatma” projesidir.

“Islahat” ne demek?

“Reform” demek.

Şu bizim Arapça meraklısı Recep, neden “ıslahat” demiyor da “reform” diyor.

Demek zorunda. Çünkü bu “ıslahat” yerli ve milli değil. Avrupa kurumlarının 1 milyon 200 bin Euro ile finanse ettiği bir “proje”. Onlar “ıslahata” reform diyorlar. Haliyle Reis de frankofen oluyor.

Bu proje “insan hakları eylem planı” değil de, “Kayseri sucuklarını ıslah etme eylem planı” da olabilirdi ve Avrupa’ya ihraç edilen sucukların içinde şarbondan telef olmuş beygir, eşek, katır eti şüphesinden kurtulamayan Avrupa bu projeyi de finansa ederdi. Ha “faşist rejimde ölmüş adaleti ıslah projesi”, ha “ölmüş beygir etinden sucuğu ıslah projesi”… Avrupalı her iki projeden de bir halt çıkmayacağını bilir bilmesine de, maksat “dostlar alışverişte görsün” hesabı. “Hasta adamın” ya da “hasta beygirin” ömrünü uzatmak yani. Hasta adamın ömrü biraz daha uzasın ki, tekeller silah milah satabilsin, hasta beygirin ömrü uzasın ki ekmek yerine silah kuşanan millet açlıktan ölmesin.

Islahat ya da reformun Türkçesi ne?

İyileştirme…

Adam hasta. Kanser metastaz yapmış. Ömrü gün saymakta. Böyle bir hasta iyileşir mi? İyileşmez. Ama ömrü biraz uzatılabilir. Dayarsın “reform markalı kemoterapiyi” uzatırsın. Avrupalı’nın finanse ettiği “insan hakları” projesi, “faşist rejimin ömrünü uzatma” projesidir. Bu hasta sağken ne yapıyor idiyse, kabristana defnedilene kadar aynı işleri yapmaya devam eder. Tıpkı “hasta adam Osmanlı İmparatorluğu” gibi. Faşist bir rejim “iyileştirilemez.” Ya yok edilir ya da milleti de kanser eder.

Bakın. Bu proje bundan iki yıl önce başladı. Süresi 1 Mart’ta doldu, 2 Mart’ta da Recep metni okudur. Eğer bu proje kelimenin gerçek anlamında “insan hakları”yla ilgili olsaydı rejim bu projeyi “yazmaya” başlar başlamaz, yani bundan iki yıl önce ve iki yıl içinde, “insan haklarını iyileştirmek” için hiçbir şey yapmasa da, “kötüleştirmekten” vazgeçmez miydi? “Madem insan haklarını iyileştirmek üzere Avrupa’ya söz verdim, o halde hemen iyileştiremesem de, projenin yazımı bitene kadar daha fazla insan haklarını ihlal etmeyeyim, elimdeki anayasayı ve yasaları çiğnemeyeyim, HDP’yi kapatıp ve vekilleri düşürüp hapse atmayayım, bari yeni kayyım atamayayım, hiç değilse yüzde yüze yakın engelli erkek ve kadınları, bebekli anneleri, bu arada AİHM ve AYM’nin bırakın dediği Demirtaş’ı, Kavala’yı, Ahmet Altan’ı daha fazla hapiste tutmayayım, Öcalan’ı bırakmasına bırakmam, ama evrensel hukuka ve kendi hukukuma aykırı olarak onun üstündeki tecrit işkencesine son vereyim” demez mi?

Demez.

Neden?

Çünkü faşist rejimler iyileştirilemez. İyileşemezler. Hitler, Mussolini, Salazar nasıl iyileştirilemedi iseler, Recep de iyileştirilemez.

İki yıl boyunca projeyi yazıyor ve rejimin esasına dokunmayan vaatlerle dolu projenin iki yıldır, giderek artan şiddette tersini yapıyor.

Avrupalılar bu dolmayı yutar mı? Elbette yutmaz. Ama yutmuş gibi yaparlar. Projenin okunduğu salonda BM, AB, AK, elçiler kaka bardakları gibi dizilip Recep’i boşuna dinlemediler. Dinlerken elbette ellerinde akıllı telefon var, Recep okurken Bahçeli’nin Yargıtay’a emrinden de, Yargıtay’ın da sektirmeden emri yerine getirerek HDP için kapatma adımı attığından da haberleri vardı. Yine de dinlediler.

O halde bu neyin nesi? “Doğaldır, bunları yapmasına yapıyor, çünkü henüz projemizin yazımı tamamlanmamıştı, şimdi yazıldı hep birlikte umutla izleyeceğiz” mi dediler. Evet öyle dediler. Tıpkı AB müzakereleri gibi, bitmez tükenmez bir “bekleyiş” içinde olacaklar. Rejimin öleceğini biliyorlar. Ama istiyorlar ki, faşist rejimden demokrasiye “yumuşak iniş” yapılsın. Sistem karşıtı güçler, Kürt özgürlük hareketi faşizmin ölümünden yararlanmasın, “armut pişsin, ağzımıza düşsün”. Belki bir “Millet koalisyonu kurulsun. Eğer “uslanmazsa” HDP dışlansın. Bu olmuyorsa, Davutoğlu’nun, Babacan’ın partileri hala nal topluyorsa, bu defa İyi Parti MHP’nin yerini alsın. Akşener Recep’in yerine geçsin, AKP’nin enkazını devralsın, “iyileştirsin”, “ıslah etsin”, “reformlasın”… Soylu gitsin Soysuz gelsin. Akar gitsin Akmaz gelsin.

Kılıçdaroğlu ne olsun? Avrupalı mırıldanıyor: Ne olursa olsun.

Şimdi göreceğiz. Daha önce yazdığım gibi, bu projenin bilmem kaç yüzlük vaatlerinin, diyelim ki “avukatların vergi işini düzeltme” maddesi uygulanır uygulanmaz başta Merkel topu birden “Turko, demokrato, İsa aşkına bravo” diye alkışlayacaklar.

Defalarca yazdım. Faşist rejimden hiçbir hak talebinde bulunulmaz. Bulunursan burnuna işte böyle bir proje dayarlar. Faşist rejimle her türlü muhataplığı kesmek şarttır. Tamam parlamentoda istediğiniz kadar kalın, gözümüz yok, ama yapılacak iş faşizmi yıkmaktır. Kanser urunu iyileştirmek değil, kökünden söküp atmaktır.

Eğer muhalefet bunu yapmazsa, Merkel onlar için de “Turko, demokrato, bravo” diyecektir.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.