Savaş değil, barış savunucusu olmak

Ahmet TURHALLI yazdı —

  • Ukrayna için 'barış' diyen Münafıklar, Kürdistan için savaş demekteydiler. Siha sattığı için para kazananların barış söylevleri bir aldatmadır.

Yeryüzünde nefislerinin esiri olmuş insanların, dünyayı yakıp yıktıkları tarihte kaydedildiği gibi, günümüzde de yakıcı bir şekilde yaşanmaktadır. Tarihteki savaşların da gerçeği, gününümüz savaşlarının da gerçeği nefislerine yenik düşmüş zalimlerin hükmetme arzularından kaynaklanmaktadır.

Nefislerine ve egolarına teslim olmuş kişiler, kendilerine göre egoist ve nefisperest bir topluluk örgütleyerek savaş çığırtkanlığı yapar ve sonuçta savaşların yaşanmasına neden olurlar. Savaşların ekseriyeti başkalarının mal varlıklarına ve hakimiyet alanlarına çökmedir. Bütün savaşlar açgözlülük ve tekebbürden kaynaklı yaşanmıştır/yaşanmaktadır.

Kur’an’ın ifade ettiği ve bize aktardığı ilk düşmanlık insan ve İblis arasında baş göstermiştir. Bu düşmanlığın nedeni olarak İblisin tekebbürü ve egosu anlatılmaktadır. Egonun ve kibrin savaşların yegane nedeni olduğunu hepimiz bilmekteyiz. Kibir, ego ve nefisperestliğin zemini olarak, başkalarına hüküm kurma istemi savaşların yaşanmasının asli nedendir.

Vicdanı ölmemiş ve dumura uğramamış insanın savaş ve yıkım istemi mümkün değildir. Savaş isteyenler ve savaşı zorunlu hale getirenler vicdanlarını yitirmişlerdir. Bütün Semavi dinlerde ve özellikle İslam da savaşmak sadece beş olgu saldırıya uğradıklarında meşruiyet kazanır. Bunlar: can, mal, akıl, nesil, din olarak belirtilmektedir. Bunun dışında hiç bir savaş meşru değildir.

Bu beş kutsala saldırı olduğunda kişi ve toplumlar savunma savaşı yapma hakkına sahip olurlar. Dikkat edilirse bu beş kutsala saldırı olmadan İslam savaşa asla cevaz vermez.

Kur’an savaşa fesat der yani yıkım. Müminlerin ve Müslümanları ıslah eden, yaşatan ve inşa edenler olarak kategorize eder. İslam Allah’ın insanlığa hediye ettiği bir barış projesidir. İslam, SLM, Silm Arapça da barış demektir. Anlamı barış olan bir dinin müntesipleri bu dini savaş dini olarak anlamakta ve çevrelerine de böyle algılatmaktadırlar. Çünkü İslam, peygamber sonrası kendi bağlamından koparıldı ve bir savaş dini olarak hayata geçirildi. İsmi barış olan bir din, nasıl bu hale getirildi? Nasıl sadece savaşla anılır bir hale geldi? Günümüzde İslam’ın hem kendilerine 'müslüman’ diyenler tarafından hem de gayri Müslimler tarafından algısı sadece savaş, yıkım, ganimet ve işgal olmaktadır. Çünkü İslam adına 'barış' hareketleri ne tarihte ne de günümüzde göze çarpmamaktadırlar. Olmuşlarsa da bizler bu durumdan haberdar değiliz. Müslümanlar arasında bir barış cemaati ne kendi aralarında ne de kendi çevrelerine ilişkin çalışmaları yoktur/Olmamıştır. Kendine 'müslüman' diyen toplumlarda sadece öldüren, yıkan, yakan, talan eden, işgal eden ve sürgünlere neden olan bir kültür oluşmuş durumdadır.

Nato adına Kore’de savaşanlara, 'şehit ve gazi' demişler. Ukrayna’ya Putin adına savaşa giden Çeçenler ormanlarda namaza durmaktalar. Rusya’nın oluru ile Efrîn’e savaşa gidenler Fetih sureleri okumaktalar. Serêkaniyê ve Grê Spî’ye bomba yağdıranlar minarelerden salalar okutmaktalar. Yemen’e bomba yağdıranlar salavat getirmekteler. Libya’da Mehter marşları ile insan katletmekteler. Yani tarih ve günümüzde kendilerine 'Müslüman' diyenler sadece savaş ve yıkımla meşguller. Oysa inandığımız din bir barış projesidir. Hakikati bir arada, savaşsız ve sömürüsüz bir proje olan İslam, nasıl bir savaş ve sömürü projesine döndü?

Ey iman edenler! Hep birlikte ve bütün varlığınızla barış ve huzur iklimine girin. Şeytanın adımları ardınca gitmeyin; çünkü o, size apaçık bir düşmandır. (Bakara 208)

Bu ayet emir fiili ile kullanılmış; namaz gibi, zekat gibi, oruç gibi. Ama dinleyen yok!

Müslüman barış iklimini sağlamak için var gücüyle mücadele edendir.

Ukrayna için 'barış' diyen Münafıklar, Kürdistan için savaş demekteydiler. Siha sattığı için para kazananların barış söylevleri bir aldatmadır. 'Yurtta sulh Cihanda sulh diyen' yalancılar elli yıldır aralıksız Kürt öldürmekte ve haksız bir savaşın sürmesine katılmaktasınız. Dünyanın destek vermediği ve görmezden geldiği Kürt’e karşı savaşı sürdürürken sevinç çığlıkları atmaktasınız. Sizler günümüz söylevi ile ikiyüzlü, İslama göre ise münafıklar tayfasısınız. Sizler Rusya’da Putin’in işgaline karşı çıkan vicdanlı ve savaşa karşıtı Ruslar’dan ders almalısınız. Kendine 'Müslüman' diyen Diyanet, Cübbeli Ahmet ve bilumum sahtekar cemaat şefleri, patronları, dünyada olup biten bu savaş ve yıkımların müsebbipleri sizlersiniz, münafıklığın öğretmenleri sizlersiniz. Kürt’ü öldürürken terörist dediniz. Canını, malını, dinini, neslini ve aklını sizlerden korumak için mücadele eden Kürt’ü her tarafta katletmektesiniz. Bununla da gurur duymaktasınız. Şuna inanmanızı isterim: Bu yaptıklarınız size misli ile geri dönecektir. İlahi adalet tecelli edecektir. Savaş ve yıkım girdabı sizi içerisine çekmiştir, daha fazla çekecektir. Tevbe kapısı kapanmamıştır!... Putine karşı çıkanlar kadar, sizler de kendi diktatör ve zalimlerinize karşı çıkmış olsaydınız, hiçbir insanın burnu kanamayacak ve savaşlar son bulacaktı.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.