Seçim barajı

Cafer TAR yazdı —

  • HDP'nin yüzde on barajını kolaylıkla aşması sadece AKP iktidarını tehdit etmiyor; aynı zamanda başta CHP olmak üzere bütün muhalefet partilerini de kendilerini sorgulamak zorunda bırakıyordu. Türkiye'de artık kimse ne daha önce olduğu gibi iktidar, ne de muhalefet olabilirdi.

Nihayet beklenen oldu; AKP ve MHP'nin uzun bir süredir üzerinde çalıştığı seçim kanunu Meclis’te kabul edilerek yasallaştı; bu kanuna göre Türk Devleti Kürtleri ve onların dostlarını artık yüzde on barajı ile durduramayacağını itiraf etmek zorunda kaldı. Düzenlemeyle seçim barajı yüzde 7'ye indirildi.

Türkiye'de verili sistem kurulduğu ilk günden itibaren; toplumsal muhalefeti ve onun en önemli dinamiklerinden biri olan Kürtleri marjinalleştirmeye, görünmez kılmaya çalıştı.

Türkiye toplumunun yaklaşık yüzde otuzuna denk gelen Kürt nüfus devlet tarafından yok sayıldı, inkar edildi. Kürtler reel hayatta vardı, ama devlet eliyle yok sayılıyorlardı. Kürt Özgürlük Hareketinin başlattığı var olma mücadelesi sonrası en kör gözlerin bile görmek zorunda kaldığı demokratik Kürtlük bu kez de; katliamlarla, tutuklamalarlar anti demokratik yasalarla marjinalleştirilmeye çalışıldı.

Devletin daha en baştan itibaren en fazla korktuğu şey; Kürtlüğün demokratik bir içerikle var olması ve önemli bir kurucu irade olarak ortaya çıkması olmuştur.

Bütün engellemelere, cinayetlere, tutuklamalara ve sürgünlere rağmen her dafasında daha da güçlenerek gelen Kürt Özgürlük mücadelesinin dinamize ettiği legal hareket, sadece Kürtlerin değil, diğer bütün devrimci, demokratik muhalefetin de önünü açmıştır.

Devletin yıllarca sesini kısmaya çalıştığı çevreler HDP üzerinden parlamentoya girmiş, Türkiye halkları nezdinde daha görünür hale gelmişlerdir.

Yüzde on barajı üzerinden devlet topluma yıllarca devrimci muhalefetin güçsüz olduğu ve dolayısıyla oyun kurucu olamayacağı mesajını vermeye çalıştı. Daha öncesinde seçimlere bağımsız adaylarla giren Kürtler ve onların dostları 7 Haziran 2015 tarihinde yüzde on barajını aşarak yeni bir dönemi de başlatmış oldular.

7 Hazirana giden süreç gerçekten tarihsel önemdedir. O yıllarda sözüm ona “Kürt Sorunu benim de sorunumdur” diyen Erdoğan/AKP; bir yandan Kürt Halk Önderi ile görüşüyor, diğer yandan da Kürtlere ölümcül tuzaklar kurmaya çalışıyordu.

Devlet heyeti 7 Haziran’a giden süreçte Kürt Halk Önderi ile görüşmelerde HDP'nin seçimlere bağımsız adaylar olarak girmesinde ısrar ediyor; fakat Kürt Halk Önderi devlet heyetinin bu tuzağına düşmüyor ve her ne payasına olursa olsun HDP'nin seçimlere parti olarak girmesini sağlıyor.

Bize bunu anlatan sayın Hatip Dicle, devlet heyeti ve Kürt Halk Önderi arasındaki en önemli kırılmanın burada yaşandığını söylemişti. Gerçekten de yüzde on barajının aşılması Türkiye'deki demokrasi mücadelesi ve Kürtlerin özgürlüğü açısından çok önemli bir dönemecin daha geçilmesi anlamına gelmişti.

Önceleri insanlar bu gelişmenin sadece AKP'yi tehdit ettiği gibi bir yanılsama içerisine girdiler; fakat 7 Haziran sonrası ortaya çıkan tablo Türkiye'deki siyasal süreç açısından göründüğünden çok daha önemli sonuçlar ortaya çıkarmıştı.

HDP'nin yüzde on barajını kolaylıkla aşması sadece AKP iktidarını tehdit etmiyor; aynı zamanda başta CHP olmak üzere bütün muhalefet partilerini de kendilerini sorgulamak zorunda bırakıyordu. Türkiye'de artık kimse ne daha önce olduğu gibi iktidar, ne de muhalefet olabilirdi.

Birbiriyle kıran kırana mücadele eden iktidar ve düzen muhalefeti HDP'nin seçim başarısı sonrası aynı oranda telaşa düşüp, Meclis’te dokunulmalıkların kaldırılması ahlaksızlığını birlikte organize ettiler.

“Yeni seçim kanunu Devlet içi dengeleri nasıl değiştirir?” bunu biraz da yaşayarak anlıyacağız. Fakat bu kanunla devlet bir bütün olarak Kürtlerin artık Türkiye Cumhuriyeti’nde kalıcı bir politik aktör olduğunu itiraf etmek zorunda kalmıştır.

Bundan sonra rehavete kapılmak yerine her zamankinden daha fazla çalışmalı; Türkiye'de her milletten yoksul insanın daha fazla söz ve iktidar sahibi olduğu, Kürtlerin özgürlüğünü esas alan bir düzen kurmayı önümüze gerçekleştirilebilir bir hedef olarak koymalıyız.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.