Sıkışmışlık ve Kabil Hava Limanı

Cafer TAR yazdı —

  • Türkiye'yi yönetenler tıpkı yıllar önce Kore'de olduğu gibi yine bu toprakların çocuklarının kanı üzerinden ABD ile ilişkilerini yeniden düzenlemek istiyorlar.

ABD Başkanı Joe Biden'ın 24 Nisan mesajında 1915'de yaşananları soykırım olarak tanımlamasından sonra Türkiye'yi yöneten zevat buna sesiz kalmayacaklarını; Türkiye'nin güçlü bir devlet olduğunu ve bunun hesabını yeni ABD yönetiminden mutlaka soracağını söylüyorlardı.

Yine her zaman yaptıkları gibi kapalı kapılar ardında zavallı, ricacı; Türk kamuoyunda ise vatan kurtaran kahramanı oynadılar.

Bu kadar esip gürleme sonrasında Türkiye'nin ABD ile ilişkilerde mesafeli ve güya hesap sorar bir pozisyonda olması gerekirken; gelişmeler tam aksi bir istikamette seyir etti. Joe Biden'ın 1915'de yaşananları soykırım olarak tanımlamasına rağmen Erdoğan/Bahçeli faşizmi yeni ABD yönetimi ile ilişki arayışını hızlandırdı, adeta devlet bütün kurumları ile seferber edildi.

Daha öncesinde ABD Ulusal Güvenlik Danışmanları düzeyinde görüşmeler yapan İbrahim Kalın, Biden ABD başkanı olduktan sonra ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı düzeyinde görüşmelere razı olmak zorunda kaldı.

Türk devletinin bütün yetkilileri seferber olmuş ABD ile pozitif gündem arayışında; fakat taraflar karşılılıklı çıkarları esas alan pozitif bir gündem bir türlü oluşturamıyorlar. Türkiye sürekli üzerine gelinen; fakat buna rağmen ilişkileri koparmaktan korkan taraf görüntüsü veriyor.

Türk ekonomisi muazzam zor durumda; fakat buna rağmen ABD Merkez Bankası Türkiye ile SWAP anlaşması yapmak istemiyor; ABD hükümeti Türk ürünlerinin ABD pazarlarına girişini kolaylaştırmaktan ısrarla kaçınıyor. ABD Dışişleri Bakanlığı Türkiye'yi ABD vatandaşları açısından riskli bölge olarak ilan etme ısrarından bir türlü vazgeçmiyor.

Bunca şeye rağmen Türkiye'yi yöneten AKP/MHP faşizmi içerde üst perdeden Batı, özel olarak da ABD karşıtlığı yaparken dışarıda ABD ile sözüm ona yeniden pozitif gündem yaratabilmek için araya aracılar koyuyor, ABD'ye heyetler gönderiyor.

Çok uzun bir süredir hiç bir Türk yetkilisi artık 24 Nisan'ı ağzına almıyor. AKP/MHP faşist bloğu yeni ABD yönetimi ile ilişkileri geliştirebilmek için her şeye hazır olduğu görüntüsü veriyor.

Önce işverenler üzerinden yeni ABD yönetimini etkilemeye çalıştılar; fakat öyle anlaşılıyorki bu çabalar çok başarılı olmadı; şimdi biraz daha damardan etkili olmak adına, riskli NATO misyonlarını üstlenerek, yeniden pazarlık masasında olmak istiyorlar.

Türkiye her anlamda muazzam bir sıkışmışlık hali yaşıyor; bütün kurumlar kendi içinde parçalanmış durumda. Yukarda tek adam var ve herşey onun kontrolündeymiş gibi gözüküyor ama gerçekte durum oldukça farklı. Devletin bütün kurumları kendi içinde hiziplere ayrılmış durumda ve Erdoğan'ın bütün çabalarına rağmen kurumlar arasında, kurumların kendi içinde istikrar bir türlü sağlayamıyor.

Bunu içerden biz biliyorsak ABD yönetimi hayde hayde biliyordur. AKP/MHP faşizmi içerde muazzam bir sıkışmışlık; dışarıda ise her an büyük bir askeri yenilgi ile karşılaşma tehlikesi yaşıyor.

Rejim bu sıkışmışlıktan kurtulabilmek için yeniden şapkadan tavşan çıkarma telaşında. Erdoğan'ın durduk yere NATO güçleri Afganistan’ı terk etme kararı vermişken Kabil Hamid Karzai Hava Limanı'nın güvenliğini üstelenmesi tam da bu sıkışmışlıktan kaynaklanmaktadır.

Türkiye'yi yönetenler tıpkı yıllar önce Kore'de olduğu gibi yine bu toprakların çocuklarının kanı üzerinden ABD ile ilişkilerini yeniden düzenlemek istiyorlar.

Türkiye ‘Üçüncü Dünya savaşı’ olarak tanımlanan sürecin kaybeden tarafıdır; dikkat ederseniz kimse artık “Mavi Vatan”dan da bahsetmiyor, Türkiye Libya'dan çekilmeye başladı. Doğu Akdeniz uzun bir süredir Erdoğan'ın gündemi olmaktan çıktı; bundan dolayı Erdoğan sürekli Karadeniz'den müjdeler(!) vermek zorunda kalıyor. Yakında Suriye'de işgal ettikleri toprakları da bırakıp geri çekilmek zorunda kalacaklar.

Türkiye toplumu Kürdistan'dan gelen cenazeleri bir yere kadar görmemeye alıştırıldı; fakat Afganistan'dan gelecek cenazeler Erdoğan/Bahçeli ikilisinin işini bitirecek.

Yeni bir dönem başlıyor; bu yeni döneme her düzeyde hazır olmalı; askeri, siyasal, sosyal, ekonomik hazırlıklarımızı tamamlamış olarak girmeliyiz.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.