Sömürgeciliği koruma hakkı

Ziya ULUSOY yazdı —

  • İsrail’in Apartheid sömürgeciliği, “kendisini savunma hakkı”yla meşrulaştırılmaya çalışılan savaşıyla, 2 aylık tek bir etapta 17 bin Filistinli’yi katletti. Hem de çocuk, kadın,  gazeteci, BM görevlisi sivil insanları.

İsrail, Aksa eylemine karşı savaş başlattığı ilk gün, Biden, “İsrail’in kendisini ve halkını savunma hakkı vardır” sözüyle destek verince sömürgeci devletin meşru savunma hakkı var mı sorusu yeniden güncelleşti. 

Sömürgeci devletlerin meşru savunma hakkı olmaması gerektiği, dünya çapındaki sömürgeciliğe karşı mücadelenin bütün acı deneyimleriyle kanıtlandığı halde bu soruyu Biden’ın yeniden güncelleştirebilmesi elbetteki ABD’nin emperyalist gücünden geliyor.

Fakat meselenin esası emperyalist ve bölgesel sömürgeci devletlerin, diğer halkları köleleştiren boyunduruğunu savaş gücüyle sürdürmesinin/savunmasının bir hak olarak ileri sürülebilmesi.

İsrail’in Apartheid sömürgeciliği, “kendisini savunma hakkı”yla meşrulaştırılmaya çalışılan savaşıyla, 2 aylık tek bir etapta 17 bin Filistinli’yi katletti. Hem de çocuk, kadın,  gazeteci, BM görevlisi sivil insanları.

Hamas ve diğer örgüt savaşçılarına yönelik olarak, Hitler’in ölüm fırınları benzeri yöntem olarak İsrail ordusu yetkilileri tünellerin suyla doldurulmasını gündeme getirebildiler.

Meşrulaştırılan sömürgecilik soykırımın kapısını açar, bu gerçek yeniden acı biçimde kanıtlanıyor.

ABD, Irak işgalinde, kimyasal silah yalanıyla sömürgeleştirici savaşını meşrulaştırmaya girişmişti. Yüzbinlerce Iraklı’nın öldürülmesiyle sonuçlandı.

Yugoslavya’da halklar emperyalistlerle Sırp şovenist devleti arasındaki sömürgeci paylaşım savaşlarında canlarını verdi.

Afrika’da ABD liderliğindeki kolektif emperyalist işgaller ile Fransa’nın işgalci savaşları ve Ruanda’da yolaçtığı soykırımın toplam sonuçları dünya siyasetinin gündemine giremedi bile.

Türkiye’de, generaller ve iktidardaki suç ortakları ile Erdoğan-Bahçeli çetesinin, Kürt halkımıza karşı soykırımcı saldırıları onbinlerce sivili katletti. 4 milyona yakın Kürt köylüsünü tehcir etti. Siyonist çetenin işkencelerinin on mislini yaptı. Muş-Vartinis köyündeki gibi köylü evlerini içindeki aileyi  yakarak katletme örnekleri yaşattı.

Yaraladığı ve öldürdüğü erkek-kadın gerillaları çırılçıplak soyarak cemselerin arkasına bağlayarak sürükledi.

Erdoğan-Bahçeli çetesi, Cizre-Sur vahşetinde tank-top ateşi ve yangın bombalarıyla insanları katletmeyi övünerek gerçekleştirdi.

Rojava işgallerinde Erdoğan-Bahçeli çetesi, yaklaşık 4 bin Rojavalı insanı katletmekle övündü. İşgal altında Kürt nüfusu Êfrîn ve diğer yerlerden tehcir etti. Destekçisi koloni nüfus  yerleştirdi. 

Medya Savunma Alanları’nda siyonist çeteden daha kuralsız davranarak kimyasal ve napalm bombaları kullanıyor. Tünellere kimyasal gaz atıyor.

Erdoğan-Bahçeli çetesi sömürgeci savaşının zulmünü  “bölücülere, teröristlere karşı savunma hakkı“ söylemiyle meşrulaştırıyor. ABD ve AB emperyalistleri ise, “Türk devletinin kendini savunma hakkı vardır” diyerek destekliyor, fakat daha fazla artırmayın uyarısı yapıyorlardı. Bugün siyonistleri uyardıkları gibi.

Erdoğan-Bahçeli çetesi, Kürt düşmanı ve büyük devlet şovenizmiyle İslamcısından Türkçüsüne ve Kemalistine uzanan genişlikte kitlesel destek sağladığı için, zulümde pervasızlaşıyordu. İşgalde ve soykırımcılıkta, Êzîdî kadın köleleştirmede daha ileri giden heyheylenmelerini anti emperyalistlik olarak satıyordu, satmaya devam ediyor. Emekçi solun bir bölümünü bile etkileyerek utanç verici sessizliğe itiyordu.

Şimdi Erdoğan-Bahçeli çetesi, siyonist çetenin Filistinlilere soykırımına karşı ikiyüzlü ajitasyonla kendi soykırımını örtmeye/unutturmaya çalışıyor. Onda bile ikiyüzlü. Ailesinden  ve yandaşlarından patronların siyonist çeteyle ekonomik ilişkisini sürdürmelerine izin verecek kadar riyakâr. Güçsüz devletlere ve devletsiz Kürtlere savaş uçakları, Siha’lar ve uçak gemileriyle saldıracak, Libya’ya ve Afrika’ya savaş çeteleri  gönderecek kadar savaş kudurganı Erdoğan-Bahçeli çetesi , militarizmde kendisinden güçlü siyonist çete karşısında korkak ve ikiyüzlü.

İslamcı ve Türkçülerden, Kemalist ve sosyal şoven sol bölüklere uzanan çok sayıda kesim, bu ikiyüzlülüğü sorgulamıyor.

İşçi sınıfı enternasyonalisti komünistler ile tutarlı devrimciler, sömürgeciliğe ve soykırımcı zulmüne karşı, kimden gelirse gelsin ayrımsız tavır alan yegane güçlerdir.

Sömürgeci zulme ve soykırıma son vermek amacıyla, emperyalist-kapitalist iktidarlarını tasfiye edecek işçi sınıfı ve ezilenlerin enternasyonalist devrimlerini ilerletmek, sömürgeci soykırıma da son vermenin yegane çözümüdür.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.