Taliban ABD ilişkileri

Cafer TAR yazdı —

  • ABD işgal ve dışardan besleme işbirlikçilikle Afganistan'da etkili olamayacağını bir kaç yıl öncesinden fark etmişti. İran, Çin ve Rusya'nın Taliban'la ilişki kurması ABD'yi Afganistan konusunda yeni bir strateji izlemeye mecbur bıraktı.

Afganistan'da yaşanan gelişmeler hem bölgesel hem de küresel ölçekte sonuçlar üretmeye devam ediyor.

ABD'nin Afganistan'a müdahalesinin temel nedeni olarak; “11 Eylül 2001 yılında yapılan saldırıların sorumlusu olan Usame bin Ladin liderliğindeki El Kaide örgütünün Taliban'ın koruması altında Afganistan'da üstlenmesi” gösterilmişti.

Bu saldırılarda soğuk savaş sonrası tek küresel güç olarak öne çıkan ABD kendi topraklarında büyük bir darbe yemiş; 2296 kişi yaşamını yitirmiş ve 25000'den fazla kişi de yaralanmıştı. Saldırının üzerinden daha bir ay bile geçmeden 7 Ekim 2001 yılında ABD Afganistan'ı işgal hareketini başlatmıştı.

Nihayet 20 yıl sonra ABD Afganistan'daki askeri faaliyetlerini sonlandırmak ve askerlerini Afganistan'dan çekmek istiyor. Bu karar açıklandıktan kısa süre sonra da ABD (ve NATO bileşenleri) büyük oranda askerlerini geri çekiyor. Buradaki temel soru şudur: “Bu kadar insanın ölümüne ve ülkelerini terk etmelerine neden olan saldırılar sonrasında ABD ve müttefikleri ne elde etmiş oldular?”

2001 yılında ABD ve müttefikleri Afganistan'a saldırdıklarında Taliban Afganistan'da iktidardaydı. 20 yıl sonra ABD bölgeyi terk etmek zorunda kaldığında ülkeyi yine Taliban yönetecek!

Ayrıca o zaman sadece Taliban ve El Kaide varken; şimdi başta DAİŞ olmak üzere birçok radikal islamcı yapı ortaya çıktı ve bunlar dünyanın birçok bölgesinde aktifler. Üstelik dünyanın hiç bir bölgesi ABD'nin Afganistan'a saldırısından sonra daha güvenli hale gelmedi.

Durum bir çoğumuzun bildiği ağa/maraba metaforuna benziyor: Bu anlatımı bir çoğumuzun bildiğini düşündüğüm için burada yazmak istemiyorum. Fakat aradan geçen 20 yıla rağmen her iki taraf da tıpkı ağa/maraba metaforunda olduğu gibi ‘biz bu haltı niye yedik?’ pozisyonunda duruyorlar.

Taliban uzun bir süredir kendilerinin hedefinin Afganistan'la sınırlı olduğunu, bundan sonra bir daha Afganistan'da yabancı cihatçı yapılara izin vermeyecekleri konusunda dünyanın geri kalanına güvenceler veriyor.

Halbuki DAİŞ sınırsız bir küresel cihat gündemi ile bütün dünyayı tehdit etmeye devam ediyor. Temel hedeflerinin tüm müslüman ülkeleri içine alan bir siyasal oluşum kurmak olduğunu ve bunun için sonuna kadar savaşacaklarını söylüyorlar.

Ayrıca DAİŞ'in öldürülen lideri Abu Bekir el Bağdadi hilafet ilanıyla tüm müslümanların kendisine biat etmesi gerektiğini, dünyada iki halife olamayacağını ileri sürerek Taliban'dan kendisine biat etmesini istemişti. Bu da Taliban/DAİŞ arasındaki gerilimlerden birisi olmaktadır.

İran'da, Afganistan'da DAİŞ’in olmasındansa Taliban’ın olmasını istemektedir. Çünkü Taliban Sünni İslam'ın Hanefi mezhebine bağlı, tasavvuf inancına sahip bir harekettir ve Şii karşıtı mezhepsel çatışmalardan kaçınır; DAİŞ ise Sünni İslam'ın hoşgörüsüz Vahabi/Selefi ideolojisini benimser ve Şiileri dinsiz olarak görür.

2015'e gelindiğinde İran, Rusya ve Çin Taliban ile görüşmelere çoktan başlamışlardı. Çin aynı yıl Afganistan'ın doğu sınırında üstlenmiş El Kaide üyelerinin buradan çıkarılması ve buradan Çin'e saldırı düzenlenmemesi konusunda Taliban ile anlaşmaya vardı.

Rusya ise 2017 yılında Taliban'la doğrudan ilişki kurarak bölgede yeniden söz sahibi olmaya çalıştı; bunun için kimi Taliban yöneticilerini yaptırım listesinden çıkardı. Bütün bu gelişmeler üzerine ABD Temmuz 2018 yılında Taliban'la müzakerelere başlayarak bölgede inisiyatifi bu kez Taliban üzerinden yeniden ele geçirme çabasına girmiştir.

ABD işgal ve dışardan besleme işbirlikçilikle Afganistan'da etkili olamayacağını bir kaç yıl öncesinden fark etmişti. İran, Çin ve Rusya'nın Taliban'la ilişki kurması ABD'yi Afganistan konusunda yeni bir strateji izlemeye mecbur bıraktı.

Öyle anlaşılıyor ki; her iki taraf da belirli konularda daha dikkatli oldukları bir döneme giriyorlar. Muhtemelen ABD Taliban'dan Afganistan'da iktidar olma karşılığında DAİŞ benzeri yapılara karşı tavır alma ve Afganistan topraklarında barındırmama sözü aldı.

Bunun yanı sıra Taliban yönetimine bir süre sonra tanınma sözü verilmiş gibi de gözüküyor. İngiltere Savunma Bakanı Ben Wallace, “Afganistan'da hükümette kim olursa olsun, belirli uluslararası normları karşılıyorsa İngiltere onunla çalışacaktır!” diyerek bunun ilk işaretini vermiş oldu.

Yeni dönemde ABD geri kalan cihatçı yapılarla ve İran'la Taliban'ı kullanarak mücadele etme dönemine girmiş gibi gözüküyor; “buradan Erdoğan'ın payına ne düşer?” gelin isterseniz bunu da sonraki yazılarda birlikte değerlendirelim!

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.