Tezkere ve cumhuriyet

Suat BOZKUŞ yazdı —

  • CHP’nin ilk defa ve açıkça bu tezkereye karşı çıkması, HDP ile birlikte “Hayır” oyu kullanması önemli ve olumludur. Daha da önemlisi bu durum, devlet içindeki savaş cephesi arasında derin bir ayrılığın, çatlamanın göstergesidir.

Tezkere TBMM’de kabul edildi ama hiç de hayırlı olmadı. 

Erdoğan’ın iktidarını sürdürebilmek için girdiği “Yurtta savaş, dünyada savaş” politikasının çıkmazı şimdi daha iyi görünüyor.

Erdoğan, ekonomi battıkça faiz politikasıyla ekonomiyi düzeltmeye çalışıyor. Bu da doların kontrol edilemez yükselişiyle piyasaları alt üst ediyor. Durumu iyice kötüleşen emekçi kitleler ve gençlik itiraz ettikçe de onları susturabilmek için zulmediyor.

Erdoğan, savaşı sürdürebilmek için Amerika, Avrupa ve Rusya arasında silah ve para alabilmek için dört dönüyor. Amerika’dan ne istediği uçakları, ne de verdiği parayı geri alabiliyor.

Erdoğan kabul edilen tezkere ile ordunun zaten işgalci olarak bulunduğu Irak ve Suriye topraklarında bulunma süresini iki sene daha uzatmış oldu.

Erdoğan diktası bu tezkereyle, yarattığı savaş ortamıyla bütün muhalefeti ezmeyi ve susturmayı amaçlıyor. Ama bu mümkün mü?

Dağılan mutabakat

Daha ilk adımda Erdoğan etrafında oluşturulan Yenikapı ruhuna dayalı mutabakat dağıldı. Bahçeli ve Erdoğan’ın yaşatmaya çalıştığı Yenikapı ruhuna Fatiha okundu.

CHP’nin ilk defa ve açıkça bu tezkereye karşı çıkması, HDP ile birlikte “Hayır” oyu kullanması önemli ve olumludur. Daha da önemlisi bu durum, devlet içindeki savaş cephesi arasında derin bir ayrılığın, çatlamanın göstergesidir.

Erdoğan’ın Garê bozgunundan beri sorgulanmaya başlanan savaş politikaları artık CHP’nin desteğini kaybetmektedir. Açık ki Erdoğan-Bahçeli diktasının zulmü sürdürülebilir değildir.

Son tezkereye Hayır denmesi yetmez. Önceki tezkerelere verilen “Evet”ler de geri alınmalı ve oralarda işgalci olarak bulunan askerler geri çekilmelidir.

Kara mizaha dönen kutlamalar

Tam da bu günlere denk gelen Cumhuriyet’in 98. yıl kutlamaları ise bir kara mizaha dönüştü.

Cumhuriyet hamaset nutuklarıyla kutlanıyor, iktidarda “Cumhur ittifakı” var, ama Cumhur’un kendisi ortada yok.

Cumhur’un seçtiği vekiller ve belediye eşbaşkanları hala zindanlarda. Erdoğan geri kalanlarını da zindana tıkmak için bahaneler arıyor.

Atatürk’ün cumhuriyeti emanet ettiği gençler ise karakolda ve hapiste değilse, parklarda yatacak yer arıyor.

Cumhuriyetin 98. yılı cumhuriyeti yok etmek isteyen diktacılarla, demokratikleştirmek isteyen cumhur (halk) arasında ciddi bir mücadeleye sahne oluyor.

Bu mücadeleyi demokrasi güçlerinin kazanması için diktatörlüğe, yurtta ve dünyada savaş politikasına son verilmesi gerekiyor. Ancak o zaman demokratik cumhuriyet gerçekleşebilir ve coşkuyla kutlanabilir.

Hukukun askıya alındığı, diktatörlüğün yargı kararlarını kabaca çiğnediği bir sistemde, ne barış, ne demokrasi ne de adalet olur.

Erdoğan’ın açıkça yargı kararlarına uymam dediği, Bahçeli’nin bile her kafası estiğinde Anayasa mahkemesine posta attığı bir sistemde güven ve istikrar olur mu?

Son büyükelçiler krizinde bir kez daha görüldü ki hukuk düşmanı keyfi politikalar kimseye güven vermez.

Tezkereyi sokakta geçirtmemek

Bu tezkere geçmiş olsa da, uygulanması halkların direnişine çarpacaktır.

Savaşa karşı barış, diktatörlüğe karşı demokrasi, zulme karşı adalet özlemiyle ayağa kalkacak olan halk kitlelerini susturmak ve bastırmak olanaksızdır.

Gerekli ve önemli olan bu geniş halk güçlerini, zulme karşı tek cephede birleştirebilmektir. Bu birlik gerçekleştiğinde tezkerecilerin kanlı diktası yıkılacaktır.

Cumhuriyetin özüne sahip çıkmak için onu demokratikleştirmek vazgeçilmez bir ilk şarttır. Yeni Osmanlı değil, yeni cumhuriyet, demokratik cumhuriyet!

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.