Trump gitti sıra Erdoğan'da

Cafer TAR yazdı —

  • Hiç birimiz Donald Trump gidecek herşey mükemmel olacak diyemeyiz; fakat Biden'la Amerikalılar hem kendileri hem de dünyanın geri kalanı için başka bir şeye şans vermiş oldular.

“Yaşamın buna bağlıymış gibi oy ver” 3 Kasım'da ABD başkanlık seçimlerinde demokratlar yukardaki sloganı kullandılar. İlk bakışta çok iddialı gibi gözükse de, biraz yakından bakınca aslında sloganın yaratıcısının çok da haksız olmadığını görüyoruz.
Bir dönem daha Trump beyaz sarayda kalsaydı muhakkak Amerika ve üzerinde yaşadığımız dünya bugünkünden çok daha kötü bir yer olurdu. Nasıl mı? “ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo bundan bir yıl önce 4 Kasım 2019 yılında Küresel Paris İklim Anlaşmasından çekilmek üzere Birleşmiş Milletlere resmi başvuruda bulunmuştu.”
Seçimlerin yarattığı yoğun gündem nedeniyle insanlar bu gelişmeyi gözden kaçırdılar; fakat ABD 4 Kasım 2020'den itibaren 200 ülkenin imzaladığı anlaşmanın dışına çıkan tek ülke oldu. Burada herhangi bir ülkeden değil, dünyanın en büyük ekonomisinden bahsediyoruz. Bu Trump yönetiminin dünyayı ve Amerika'yı nasıl algıladığını gösteren basit bir örnekti; burada bunun gibi daha bir çok örnek sıralayabiliriz.
Hiç birimiz Donald Trump gidecek herşey mükemmel olacak diyemeyiz; fakat Biden'la Amerikalılar hem kendileri hem de dünyanın geri kalanı için başka bir şeye şans vermiş oldular. Seçim sonrası zafer konuşması yapan Biden’ın duyarlı davranacakları konulardan birinin de iklim ve çevre sorunları olduğunu ifade etmesini yeni yönetimin Küresel Paris İklim Anlaşmasına geri dönmesinin bir işareti olarak algılayabiliriz.
Burada üzerine konuştuğumuz şey Biden'in iyi olduğu ve onunla dünyanın daha adil bir yer olacağı değil; bundan söz etmiyoruz, bunu söylemek için çok erken, bunun için çok uzun bir yolumuz var. Bu aşamada üzerine koştuğumuz şey Amerika ve dünyanın bir kötülükten kurtulmuş olması. Biden yönetiminde bir Amerika'nın nasıl bir yer olduğunu göreceğiz; fakat tecrübe ettiğimiz Trump yönetimi hem Amerika hem de dünyanın geri kalanı için mutlak bir kötülüktü.
Türkiye'nin Rojava'ya yönelik pervasız saldırıları onun döneminde yaşandı. Trump'ın atadığı Suriye özel temsilcisi James Jeffrey bölgede Erdoğan'ın temsilcisi gibi faaliyet yürüttü. Erdoğan'ın pervasızca Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda salladığı Rojava'yı işgal planının Jeffrey tarafından hazırlandığı ortaya çıktı.
Trump ve ekibi Rojava'yı Erdoğan'a teslim etmeye çoktan razı olmuşlardı; fakat Kürtlere karşı amerikan kamuoyunda Kobanê Direnişi sonrasında ortaya çıkan sempati Trump ve adamlarının gözünü korkuttu. Bunun hesabını amerikan halkına veremeyeceklerini düşündüler.
Fakat bu Trump yönetiminin ilk dönemi için geçerliydi; Trump ikinci kez seçilseydi muhtemelen Türkiye Kuzey Suriye'de daha kolay hareket edecek, daha fazla insiyatif alacaktı. Trump ekibinin el altından onayı ile Erdoğan Rejiminin Rojava'ya yönelik saldırılarını yoğunlaştırdığı dönem; Biden Trump yönetimini Kürtlere ihanet etmekle suçlamıştı.
Bütün bu yaşanmışlıkların üzerine Biden yönetiminden Erdoğan Rejiminin Rojava'ya yönelik saldırgan tutumuna karşı tavır almasını bekleyebiliriz. Ayrıca Kürt sorunu sadece Rojava'dan ibaret de değil; Kürt Sorunu çözülmeden; ne Irak, ne Suriye, ne İran ne de Türkiye'nin demokratikleşmesi sorunu çözülemez.
Tabii ki dünyanın geri kalanı gibi Kürtler de Amerikan Başkanlık seçimlerini ortaya çıkaracağı sonuçlar itibariyle ilgiyle izlediler ve Kürt kamoyunun ezici bir çoğunluğu Trump ekibinin kaybetmesini istedi. Fakat bu onları Biden'cı yapmaz.
Trump'ın varlığı dünyanın geri kalanındaki diktatörleri cesaretlendiriyordu; ayrıca bu adamlar doğrudan ya da dolaylı Trump yönetiminin desteğini alıyorlardı. En olmadık zamanlarda Trump'ın nasıl Erdoğan'ın yardımına koştuğunu hepimiz hala hatırlıyoruz.
Trump ekibinin aktif desteği olmasaydı; Erdoğan ve ailesi Rezza Zarrab davasından bu kadar kolay kurtulamazlardı; Halk Bank davası bu kadar uzamazdı. Hatırlarsınız S 400'ler meselesinde Trump yaptırımlardan kaçınmak için suçu daha çok Obama dönemine atmış ve Türkiye'ye yaptırımlar konusunda gönülsüz davranmıştı. Halbuki Erdoğan'a “bu silahları Rusya ve müttefiklerine karşı kullanamayacağınıza göre kime karşı kullanmayı düşünüyorsunuz?” diye sorabilirdi.
Dolayısıyla Erdoğan Rejimi Trump gibi beyaz sarayda oturan önemli bir destekten yoksun kalmıştır. Trump'ın arkasında bu kadar göz yaşı dökmeleri bundandır. Onlar da yeni bir dönemin başladığını ve kendilerinin bu yeni dönemle uyumsuz olduklarını biliyorlar.
Trump gitti; sıra Erdoğan'da!

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.