Türban mağduriyetinden çıplak aramaya

Ahmet TURHALLI yazdı —

  • TC Turan devletinde, insanların çırılçıplak soyunarak işkence edildiğini, Kürt milleti yıllardır bilmekte ve yaşamaktadır. Kendine dürüst dindarım diyenler, neden sadece kendilerine zulüm yapıldığı zaman zalimi hatırlarlar. İslam dini sadece bir taifeye yapılan zulme karşı çıkmayı mı söyler?

HDP Milletvekili Dr. Gergerlioğlu’nun haysiyet saldırısı olarak da bilinen çıplak arama ahlaksızlığını kamuoyuna taşıması, Turan devletindeki bastırma ve korkutmaya rağmen gündeme yerleşmiş oldu. Din makyajlı dinsiz iktidar, başı örtülü (Özlem Zengin)’i Gergerlioğlu’nun karşısına çıkardılar. Başörtülülere yapılan bu haysiyetsiz uygulamayı bir başörtülü muktedire yalanladılar. Başı örtülü fakat yüreği kararmış bu kadın, hemcinslerine yapılan bu aşağılanmayı gündeme getiren Gergerlioğlu’nu terörist ilan etti. Bunda başarılı olamayan din makyajlı dinci iktidar, insan haysiyetine yapılan bu saldırıyı, gündemden düşürmek için, ihanet ve terörizm yaftalarına girişti. Bu saldırılara rağmen, çoğunluğu başörtülü olan çıplak arama mağdurları, haysiyet saldırılarının devlet personeli tarafından yapıldığını cesurca anlattılar. Bu defada çıplak arama emrini veren savcılar, devreye girerek, sosyal medyada bu aşağılık durumu ifşa edenlere karşı, tutuklama ve sindirme operasyonları başlattılar.

TC Turan devletinde, insanların çırılçıplak soyunarak işkence edildiğini, Kürt milleti yıllardır bilmekte ve yaşamaktadır. Bu durum yeni olamamakla birlikte, AKP ve Erdoğan’ın organize 15 Temmuz tiyatrosunun lütfu ile her türlü işkence, vahşet ve kişisel haysiyete saldırı, Erdoğan Bahçeli muhalifleri için sıradanlaştı ve kendi yandaşları tarafından da haklı olarak görünmeye başlandı.

Bunlar değil miydi iktidarlarını pekiştirmek için, kendilerinin kutsal ordu dedikleri, ordu mensuplarının kafalarını IŞİD gibi kesenler? Gariban olan sıradan askerlerin kafalarını keserek poz verenler? Bazılarını zindanlara tıkarak, korku ve vahşetle iktidarlarını muhkemleştirdiler. Cemaatin bankalarına sadece havale para yatırmaktan dolayı, ceza alan günahsız suçsuz insanların sayısı onbinlercedir. Bu kumpas ile yüz binlerce insan işten atıldı, milyonlarca insan mağdur edildi. Bankaya para yatıran gariban Mehmet’e, askerlik kutsaldır diye, askere götürülüp öldürülen Hasan’a yapılanlara karşı da ses çıkarmadılar. Bunlar darbe yapmış diyerekten, onlara yandaş olmayanların hepsine vahşet uyguladılar.

Kendilerini dindar diye isimlendirenler, Türk Turan devletinin yanında saf tutarak Kürtlere yapılanlara da ses çıkarmadılar. Kürtlerin haklı davasını, terörizm ve küfür diye ötelediler. Şimdi Kürt milletine uygulanan zulmün nasıl da dönüp bir kesimi de vurduğunu yaşamaktayız. Zulmün herkesi felakete sürükleyebilecek olabileceğini nasıl da göz ardı ettiler. Bu vahşeti ve zulmü Kürtlere, samimi dindarlara, işçilere, muhalif ve mağdur kesimlere uygulayanlar ise, (dinsiz dindarlar) muktedir olmuş, yanlarına Perinçek, Bahçeli’yi almış, milletin, aklını, imanını, iğdiş ederek, cebindeki parayı hortumlıyarak, lüks hayatlarına pişkince devam etmekteler.

Peki haysiyete, kadına, çocuğa, yaşlıya saldırmanın bu kadar sıradanlaşmasının sorumluları hepimiz değil miyiz?

Kürt kadınlarının vahşice öldürülerek, çırılçıplak soyularak sokak ortalarında cenazelerinin teşir edilmesini unuttuk mu? Cezaevlerinde Kürt kadınlarının göğüslerinin kesilmesini yaşamadık mı? Dağlarda Turan devletine karşı silahlı mücadele dışında çaresi kalmayan kadınların, cenazelerinin parçalanarak, teşir edilmesi yaşanmadı mı? Meydanlarda beyaz tülbentli Barış Annelerini yerden sürükleyenler ve tekmeleyenler nereye gitti? Kürdistan’da kaç Kürt kadını ve kızı Türk devlet erkanının tecavüzüne uğradı? Efrîn de ve Rojava’da halen her gün onlarca Kürt kadını ve kızı Turan devletinin eli ile cariye olarak satılmıyor mu? Tecavüze uğrayarak katl edilmiyor mu?

Yıllardır bu vahşete sessiz kalanlar bu vebale ortak olanlar, sizlerin de başına bunların gelebileceğini düşünmez misiniz? Bu zulmün çarkları ne zaman sizleri de içeriye çekecek diye hiç muhasebe yapmıyor musunuz?

Saddam’ı yargılayan hakime, Saddam bu yasalar çok katı dediğinde, bunlar senin yasaların ve şimdi senin yasalarınla seni yargılıyoruz. Muktedirken bu yaptıklarınızın, sizlere geri dönmeyeceğinin garantisini mi aldınız? Çıplak aramalara maruz kalanlar ve zulme uğrayanlar bizler bütün samimiyetimizle sizinleyiz. Bu haysiyetsizliğin zorbalığın ve zulmün bertaraf edilmesi için amansız mücadele yürütüyoruz. Bunun nasıl bir barbarlık olduğunu bizler biliyor ve yaşıyoruz. Ya sizler? Kürt milletine yapılanları şimdi anlıyor ve hissediyor musunuz? Filhakika Kürt milletine yapılanları görmezden geldiğimiz için bu sonuçlarla karşılaşıyoruz. Belki de Kürt kadınına yapılan zulmü görseydik ve bu zulmü bertaraf ederek kardeşçe ve adilce bir ortam inşa etmiş olsaydık, bugünkü sonuçlarla karşılaşmayabilirdik. Kendine dürüst dindarım diyenler, neden sadece kendilerine zulüm yapıldığı zaman zalimi hatırlarlar. İslam dini sadece bir taifeye yapılan zulme karşı çıkmayı mı söyler? Yoksa zulmün her türlüsüne karşı çıkmayı, dini, etnik, cinsi ve sınıfsal kimliklere bakmadan, mücadele etmeyi mi öğütler? İslam’ın temel prensibi zulme karşı mücadele etmektir ve Kur’an ‘Allah’ın laneti zalimlerin üzerinedir’ der. Türban ve din mağduriyeti ile muktedir olanlar, bugün kadınlarımıza en hafif biçimi ile çıplak aramayı dayatmaktadırlar. Bunların İslamcılıklarından geriye kalan sadece Irkçılık ve lüks yaşamdır.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.