Ufukta devrimin devamı var
Selim FERAT yazdı —
- Kaybeden Mollalar, kazanan halklar denklemi; mücadele diyalektiğine uygun. Mollalar kaybederse, Kürdistan kazanacaktır. Ufukta, Güney Kürdistan, Rojava ve Doğu Kürdistan’ı birleştirecek, devrimin devamı var!
İsrail/İran çatışması yeni değil.
İsrail’in İran’a yıldırıcı askeri saldırı yapması ise, yeni ve Ortadoğu’daki dengeleri alt üst edecek bir gelişme.
Üsttekiler yeni bir senaryoyu sahneye koydular.
En alttakiler ise, Rojava’dan sonra Doğu Kürdistan’da yeni bir süreç başlatacaklar.
İran, Hamas- Hizbullah ve Ayetullahçı örgütlenmeler üzerinden, Ortadoğu’da coğrafik olarak etki rejimiydi.
İsrail’in son saldırısı, bu dönemin sonunun geleceğine işaret ediyor.
Bu çatışmaların Tahran’da ve Tel Aviv’de sivilleri hedef alması kaçınılmazdı.
Her savaş, halkları da hedef aldığından dolayı kabul edilemezdir.
Egemenler, halkları manipüle etmek için savaş başlatırlar.
Askerler halktan oluşur.
Eğer savaşacaklar egemenlerden oluşsaydı, savaş olmazdı.
İlk planda ileri sürülenler, satranç oyunundaki gibi, piyonlar(halk)dır.
Yine de bugünü kavramak için geçmişe bakmakta yarar var:
1979 yılında İran’da İslam’ın iktidarı devralmasından sonra, Humeyni aynı zamanda İsrail’i "baş düşman“ ilan etmişti.
İslami doktrinde baş düşmandı.
Humeyni’nin başlattığı "Kudüs Günü“yle, her yıl ve İran başta olmak üzere, dünyanın her yerinde, "Kudüs’ün kurtarılması“ ve İsrail’in varlığına son verilmesi talep ediliyordu.
İran’a bağlı güçler, "Direniş Ekseni“ adı altında, Buenos Aires’te bir Yahudi cemaatine karşı gerçekleştirdiği saldırıda, 90’lı yıllarda 114 kişinin öldürülmesinden sorumlu tutulmuşlardı.
Sonrasında Hizbullah, İslami Cihad ile Lübnan’da güçlenen bir İran var.
Ve daha önemlisi, İran’ın silahlandırdığı, aynı zamanda Gazze Şeridi’nde, "Direniş Ekseni“ oluşturan, İsrail’e komşu olan bir İran var.
İsrail Humeyni’den önce, Rıza Pehlevi yönetimiyle çalıştı. İsrailli uzmanlar İran güvenlik ve istihbarat güçlerine eğitim verdiler.
İsrail (Netanyahu Hükümeti), Filistin halkına karşı acımasız politikası ve özellikle de Gazze Şeridi’nde, savaş suçları, insanlığa karşı suçlar ve soykırımdan dolayı, 2024 yılında, Uluslararası Ceza Mahkemesi nezdinde yargılanan ülke oldu.
İsrail’in saldırısı, "gizli“ ve vekalet savaşlarına son verdi. Sahne şimdilerde, Ortadoğu’ya "ben hükmederim“ iddiasına sahip iki rakip gücün savaş alanı.
Son gelişmeler:
Ortadoğu’da egemen güç olan, İran rejiminin daha da etkin olmak ve İsrail’i devre dışı bırakmak için başlattığı seferberlikten;
Dört tarafı kendisini kabul etmeyen "ezeli düşman“dan oluşan İsrail’in bu kuşatma çemberinden kurtulmak için, baş düşman olarak gördüğü İran’ı bertaraf etmek için başlattığı askeri faaliyetlerden bağımsız düşünülmemelidir.
Tüm bunlara rağmen, Yahudi halkı için, savaş opsiyonu ve Netanyahu’nun piyonu olma dışında, başka bir kurtuluş yolu var.
İran’da, Fars halkı ve özellikle de Fars kadınları için, Molla rejimine ait karanlık tünel dışında, özgürleşecekleri bir seçenek var.
Azeri ve Beluci halkları, kendileri olmak için, Kürdistan’daki halklarla birleşecekleri tarihi bir aşamadalar.
Doğu Kürdistan, Rojava’dan sonra "sömürgecilik kördüğümü“nü çözecek bir aşamaya geldi.
Mevcut durumda İran, askeri olarak İsrail’e karşı başarı şansına sahip değil.
Muhtemelen, ABD’nin ve özellikle de İngiltere’nin İran’a karşı askeri güç kullanmaları, İran’ı kudretsiz ve tahakküm gücü olmayan bir ülke haline getirecektir.
Askeri kazanan İsrail, "Direniş Ekseni“‘nin kırılmasından sonra, Filistin Devleti’nin kuruluşunu kabul etme dışında bir opsiyona sahip olmayacaktır.
Askeri başarısızlığa uğrayan İran, İran resmi sınırları içinde, politik, sosyal psikolojik baskı uygulama ve sessiz direniş tufanı halinde, tetikte duran halklar üzerinde hükmetme gücünde olmayacaktır.
Kaybeden Mollalar, kazanan halklar denklemi; mücadele diyalektiğine uygun.
Mollalar kaybederse, Kürdistan kazanacaktır.
Ufukta, Güney Kürdistan, Rojava ve Doğu Kürdistan’ı birleştirecek, devrimin devamı var!